TRABZONSPOR'U anlatmaya gerek var mı?.. Var... Hem de çok... Türk futbolunun bir dönem fırtınası olan Trabzonspor ne yazık ki, deneme tahtasına çevrilen bir takım oldu... Sezon başında alınan futbolcular ile birlikte verilen milyon eurolar şimdi buruşturulup bir kenara atılan kağıt parçası... Takımda ne ruh kalmış, ne inanç... Yönetiminden taraftarına kadar, teknik heyetinden futbolcusuna kadar hemen herkes ayrı telden çalıyor... Tam bir kaos hakim... Bu sezon kör-topal böyle gidecek... İnşallah ateş kuyusuna düşmez ama görünen köy de kılavuz istemez...

BEŞİKTAŞ mı?.. Hava süper... Eee Fenerbahçe’yi yenmişsin, liderin ensesine yapışmışsın, şampiyonluk hiç de uzakta değil...

TEKNİK direktör Samet Aybaba, dengeyi çok iyi sağlıyor. Yokluklar içerisinde en iyisini yapmaya çalışıyor. Sakatlıkların pençesinde kıvranmasına rağmen hiçbir gün “Of” bile demeden tutundu lige...

TRABZONSPOR'UN teknik direktörü Tolunay Kafkas geldiği günden beri arayışlar içinde. İki maç üst üste aynı kadro sahada yok. Durum böyle olunca da oyuncularından istediği verimi alamıyor. Oyuncular kendilerine olan güveni kaybedince de bu da hem oyuna hem de skora yansıyor.

ŞİMDİ Olcan bu mu?.. Değil... Ya Halil, Adrian, Sapara?..

GÜVEN kaybı olunca sonuç böyle oluyor.

İKİ pozisyon sayabiliriz Trabzon adına. Birisi Halil’in, diğeri de Adrian’ın...

BEŞİKTAŞ, Fenerbahçe maçının aksine beraberliğe razı bir oyun sergiledi...

HOLOSKO kayıptı, Olcay Şahan Fenerbahçe maçındaki futbolundan uzaktı. İbrahim Toraman görevini çok iyi yaptı. Cenk güven verdi, Oğuzhan bencillik yaptı, Niang, çok koştu ama sonuca gidemedi.

FERNANDES mi?.. Oynadı, oynattı ama hala o eski Fernandes değil... Son söz: Derbiye yakışan bir futbol yoktu sahada... Amatör maçlar bile daha güzel..