KİM ne derse desin Galatasaray Avrupa’da bir başka oynuyor. Ruhunu sahaya yansıtıyor. Real Madrid maçını bir tarafa bırakın, (onda bile ilk 30 dakikada Real’i madara etmişti, 1 gol atsa her şey değişirdi) Juventus deplasmanı ve dün Kopenhag önünde sergilenen futbolla Galatasaray, “Ben Avrupa takımıyım” diye bağırıyor adeta...

SARI-KIRMIZILILAR belki de Şampiyonlar Ligi’nde bugüne kadarki en rahat maçını oynadı. İlk dakikadan itibaren oyunu rakip yarı alana yığan Galatasaray, Danimarka takımıyla kedinin fareyle oynadığı gibi oynadı. Taraftarıyla bütünleşen Galatasaray, Melo’nun golü sonrası iyice havaya girdi. Geldiği günden beri takıma oynattığı futbolla eleştirilen Mancini, kenardan sürekli hücum talimatı verirken, oyuncuları da onun yüzünü kara çıkarmadı.

EBOUE'NİN iki asistinde önce Sneijder, sonra da Drogba fileleri havalandırırken, taraftarlar kutlama yapmaya çoktan başlamıştı bile. Galatasaray’da dün kötü oynayan kimse yoktu. Herkes canla başla mücadele etti. Sağda Eboue çok çalıştı, 2 güzel asist yaptı. Melo bildiğimiz hırsıyla sahadaydı. Selçuk iyi toplar dağıttı. Sneijder sıkı markajdan kurtulmak için savaştı. Drogba tüm hücum organizasyonlarında vardı. Burak, hiç koşmadığı kadar koştu. Bruma, tecrübe ve fizik eksikliğini kıvraklığıyla kapattı.

KOPENHAG, kendi liginde orta sıralarda bir takım. Kesinlikle Şampiyonlar Ligi ayarında değiller. İkinci yarıda biraz baskılı göründüler ama bunda Galatasaraylı futbolcuların oyunu rölantiye almasının da etkisi büyüktü.

GALATASARAY bu galibiyetle puanını 4’e çıkarıp gruptan çıkma yolunda büyük avantaj sağlarken moral de buldu. Sarı-kırmızılı teknik heyet ve futbolcuları tebrik etmemiz gerekiyor. Ancak en büyük tebriğimiz Galatasaray taraftarına... Maç öncesinde, karşılaşma sırasında ve müsabaka bitiminde muhteşemdiler.