FUTBOL Federasyonu eski başkanı Mehmet Ali Aydınlar bir basın toplantısı yaparak federasyon başkanlığı döneminde yaşadıklarını anlattı. Bir gazetecinin Kıbrıs’ta elim bir trafik kazasında oğlunu kaybetmesi ile ilgili saçma sapan bir soru sorması yüzünden gözyaşlarını tutamayıp toplantıyı yarıda bırakmak zorunda kaldı. Aramızda çok gazeteci var. Ama hala nerede ve nasıl soru sorulacağını bilmeyen gazeteciler de maalesef bulunuyor. Mehmet Ali Aydınlar’ı Fenerbahçe’de yöneticilik yaptığı tarihten bu yana tanıyan bir kişiyim... Doğru ve dürüst bir insandır. Fenerbahçe’ye çalışmaları ile büyük hizmetler etmiştir. Federasyon Başkanı olduktan sonra da bir-iki görüşmemiz olmuştur. Kişiliğini bildiğim için çok dikkatli olması gerektiğini kendisiyle paylaşmışımdır. Bizim federasyonumuz ne kadar özerk olsa da aslında hiçbir zaman özerk olamamıştır. Kağıtta özerk ama uygulamada hala siyasi. Hangi federasyon başkanı kendi kurullarını kendisi seçmiş, çıksın söylesin. Hiçbiri kendi seçemez. Hükümete yakın kişiler hep yönetimde olurlar. Şimdiki futbol federasyonu başkanı Yıldırım Demirören de hükümetin getirdiği bir şahşiyettir. Her zaman Beşiktaşlılığı ile övünen Demirören, Beşiktaş’ın başkanıyken bir gecede çok sevdiği Beşiktaş’ı bırakıp Göksel Gümüşdağ’ın isteği ile federasyon başkanı oldu. Aslında federasyonun gizli başkanı Göksel Gümüşdağ’dır. Yıldırım’a talimatları verir, Yıldırım da uygular. ‘Göksel Gümüşdağ niye bizzat federasyon başkanı olamıyor?’ sorusunun cevabı ise şike davasında telefon konuşmaları içerisinde bulunmasıdır... O konuşmalar olmasaydı şimdi Tayyip’in akrabası olduğu için o koltukta oturacaktı. Mehmet Ali Aydınlar kimseden emir alamayacağı için o koltuğu bıraktı. O koltukta otursaydı dik duracaktı. Bu da kimsenin işine gelmedi. Federasyon başkanlığı döneminde şike operasyonundaki bütün kararlarda Fenerbahçe’nin yararları doğrultusunda hareket ettiğini ve bunu da en iyi Ali Koç’un bildiğini söylemesi de çok doğru. Aydınlar’ın 5 Ekim’deki divan toplantısına gidip bilinmeyenleri F.Bahçelileri anlatması en doğru hareket olurdu. Ancak o olağanüstü genel kurulda konuşacağını söyledi. En büyük şanşsızlığı o dönemde federasyon başkanı olmasıydı. Eğer 3 Temmuz süreci yaşanmasaydı Aydınlar’ın Türk futbolunu Haluk Ulusoy dönemindeki günlerine döndüreceğinden emindim. Aydınlar’a bir konuda katılmıyorum o da yönetimde çalıştığı ve şimdi Galatasaray’da CEO’luk yapan Lütfü Arıboğan... Haluk Ulusoy zamanında federasyona maaşla girmiş bir şahsiyettir. Basketbol camiasının iyi tanıdığı Arıboğan basketbol federasyonuna aday olmuş, kazanamayınca da futbola geçmiştir. O futbol federasyonuna adım attığından bu yana yaşananlar onun eseridir. Hatta o günlerde bir yazımda Mehmet Ali Aydınlar’a Lütfü Arıboğan’a karşı ‘Dikkat’ demiştim. Çünkü o günlerde Aydınlar’ın haberi olmadan federasyonda büyük kulisler yaşanmıştı.

Zararın neresinden dönsen kardır

G.SARAY Real Madrid’e 6-1 yenildikten sonra genel sekreter Adnan Nas’ın yapmadığım dediği açıklamalar ne kadar doğru ne kadar yanlış bilinmez. Adnan Nas belki de bu açıklamaları maçı yanında seyrettiği arkadaşlarına söylemiştir. Ama yapmadığım dediği açıklamalar ertesi gün bütün medyada paylaşılınca “Ben böyle konuşmadım” diye herkese açıklama yaptı. Yalanlamadığı tek konu ise Fatih Terim’in milli takıma geçmesinin kabul edilemez olduğu... Esas olay da bu zaten... Fatih Terim’in mili takımın başına geçtiği günden bugüne kadar hep aynı şeyi yazdım. Fatih Hoca iyi bir teknik adam ama hem milli takım hem de Galatasaray olmazdı. Ligdeki bütün takımlar milli maç aralarında eksiklerini giderir. Bu yalnız bizde değil tüm dünya liglerinde böyledir. Ama Fatih hoca bu arada Galatasaray ile değil de milli takımla ilgilenince olmadı. Bir program yapıp yardımcılarına verdi. Yardımcılarının yaptırdığı çalışma ile patronun yaptırdığı çalışma arasında dünya kadar fark vardır. Çünkü ciddiyet ortadan kalkar, ciddiyetsizlik alır başını gider. Sonucunda da ligde Antalya beraberliği, arkasından da iddialı olduğu Şampiyonlar Ligi’nde hezimet yaşandı. Şimdi önünde Beşiktaş derbisi var... Onda da kaybedilecek 3 puan Galatasaray’ı daha büyük sıkıntıya sokacaktır. Bu arada milli takımımızın 11 Ekim’de Estonya ve 15 Ekim’de Hollanda ile iki önemli maçı var. Bu arada da Fatih hoca Galatasaray’la değil milli takımla ilgilenecek. Sonra ligde oynayacağı bir maçtan sonra 23 Ekim’de Kopenhag ile karşılaşacak. O maçta da alınacak bir mağlubiyet sessiz kalan taraftarı kızdıracak. Fatih hocanın bir an önce ne yapacağını açıklaması lazım. Ya Galatasaray ya da milli takım... Zararın neresinden dönülürse her zaman kardır.

Avrupa’da Türk rüzgarı

Arsenal’a transfer olan Mesut Marsilya deplasmanında sahaya çıktı. Real Madrid’de oynadığı kadar güzel oynadı. Adeta takımın maestrosuydu. Ne kadar kaliteli bir oyuncu olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Arda da, Şampiyonlar Ligi’nde Zenit’e bir gol attı, bir de asist yaptı. Zaten hemen ardından Atletico Madrid Kulübü Arda’yı ödüllendirip sözleşmesini 2017 yılına kadar uzattı. Bu gidişle Arda’yı artık Türkiye’ye transfer etmek hayal olur. Çünkü Atletico Madrid artık Arda için dünyaları ister. Her şey bir yana, insan gururlanıyor. Hem Arda hem de Mesut ile gurur duyuyoruz.