İstanbul, Anadolu’dan büyük takımlara gelen genç oyuncular için çok tehlikelidir.
Tehlikelidir diyorum, çünkü bu hayatı iyi biliyorum.
Hayatları boyunca podyum yüzü görmediği halde kendilerine “manken” ünvanını layık gören kızlar, genç futbolcuların peşinden koşarlar.
Av sahaları, sosyetenin uğrak mekanlarıdır.
Futbolcuların gidebileceği olası gece kulüpleri, restoranlar, barlar ve kafelerde cirit atarlar.
Karşılıklı kesişmeler sonrası, futbolcu ağa düş müştür.
Futbolcu avcısı manken, lavaboya gitmek için masadan kalkar, gece çalışan bir-iki magazinciyi cep telefonundan arayıp tüyoyu verir.
Sohbet sonrası mekandan dışarıya çıkılırken aniden flaşlar patlayıverir.
Ertesi gün futbolcunun boy boy fotoğrafları gazetelerde yayınlanır.
Bütün bunları niye anlattım biliyor musunuz?
Bu anlattıklarım genç futbolcuların kulaklarına küpe olsun diye anlattım.
Kaçamak yapmasınlar, tatlı bakışlara, gülüşlere aldanmasınlar diye anlattım.
Nereden esti derseniz onu da söyleyeyim.
Trabzonspor’dan Beşiktaş’a transfer olan kaleci Tolga, Edirne’de Rıdvan Dilmen’e yakalanmış.
Allahtan pek nahoş bir durum yok ortada.
Rıdvan Dilmen de bunu yemeyip içmeyip İstanbul’a dönüşünde Tolga’yı hem Beşiktaş camiasına, hem de kamuoyuna şu cümlelerle deşifre ediyordu:
“Çok alakası yok diyebilirsiniz ama cumayı cumartesiye bağlayan gece Edirne’de Trabzonlu bir boksör kardeşimizin maçı vardı gece 11’de. Ben oradaydım, Tolga da oradaydı. Kesinlikle Tolga’ya art niyetle söylemiyorum yanlış anlaşılmasın.”
Daha nesi yanlış anlaşılsın ki?
Sen bütün bunları Antalya maçı sonrası deşifre et, sonra da “yanlış anlaşılmasın” de...
Velhasılı kelam, Tolga da bundan sora kimseye güvenmemesi gerektiğini öğrenmiştir sanırım.
İstanbul’da, hele hele büyük bir camianın takımında top koşturuyorsan bazı şeylere dikkat edeceksin.
Bütün bu anlattıklarım da genç kardeşimin kulaklarına küpe olsun.
Edirne’deki Trabzonlu boksör arkadaşın maçına gideni yazmam da, gecenin bir yarısında kızlarla fink atanları asla affetmem.
Ne ünlü futbolcular geldi, geçti bu sahalardan... Düşünsenize şimdi bunlar neredeler?

Aman, Mancini’ye dikkat!

Fatih Terim gitti, yerine Roberto Mancini geldi...
İyi mi oldu, yoksa kötü mü? Onu ilerleyen zaman diliminde göreceğiz.
Ama bilinen bazı gerçekler var ki, Roberto Mancini zor adam...
Teknik direktörlük kariyeri boyunca yıldızlarla arası pek iyi olmamış.
Fiorentina’da Portekizli ünlü futbolcu Manuel Rui Costa ile takıştı.
Arada bazı takımlarda çalıştı ama asıl kariyeri 2009-2010 sezonunda Manchester City ile parladı.
Başarılı hoca, burada da Mario Balotelli ve Bosna Hersek’li futbolcusu Edin Dzeko’ya taktı.
Defansa ve orta sahaya yardım etmiyorlar diye bu ünlü futbolcuları kızağa çekti.
Bu tavrı ile daha sonra her iki futbolcuyu da yola getirmeyi başardı.
Hal böyle olunca Galatasaray’da topa koşmayan, ayağına top bekleyen bir çok futbolcu Mancini’nin hışmına uğrayabilir.
Mesela Burak...
Fatih Terim döneminde sürekli kadroya giren, bir kere girmediği zaman da tepki gösteren Burak bakalım ne yapacak?
Bugün Juventus kadrosunda olacağı bile meçhul.
Sonuç itibarıyla, Galatasaraylı futbolcuları kolay değil, zor günler bekliyor.
Merakla bekliyorum.
Bakalım bugün Galatasaray’da kimler kadroya girip kimler girmeyecek.
Bir de Mancini’nin Juventus karşısındaki ilk sınavı nasıl sonuçlanacak.
Maç saatini iple çekiyorum.

Yapma be başkan!

Önümüzdeki pazar Fenerbahçe-Trabzonspor maçı var...
Bu tür derbiler genelde tansiyonu yüksek derbilerdir.
Tıpkı geçtiğimiz haftalarda olaylara sahne olan Beşiktaş-Galatasaray derbisi gibi...
Bir kıvılcım bekler fanatik seyirciler.
Sonra ayıkla pirincin taşını...
Pazar günkü derbi de çok önemli bir derbi.
Ama derbi öncesinde Trabzonspor Kulübü Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu, açıklamalarıyla ortamı gerdikçe geriyor.
Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Yıldırım Demirören’e gidip Fenerbahçe’nin kazandığı şampiyonluk kupasının kendilerine verilmesini istedi.
Federasyon Başkanı ile aralarında ne geçti bilinmez, Hacıosmanoğlu daha sonra katıldığı bir etkinlikte, şunları söylüyordu:
“Şike olayının mahkeme tarafından tescillenmesinin ardından Fenerbahçe’ye verilen şampiyonluk kupası geri alınıp Trabzonspor’a verilmelidir. Biz bu işin sonuna kadar takipçisi olacağız. Çünkü o kupa bizim namusunuz oldu.”
Hoppalaaaa!..
Şimdi bu derbi maçı öncesi olacak iş mi?
Edilecek laf mı?
Durup dururken ortamı germenin ne alemi var.
Üstelik, “Şükrü Saraçoğlu’na gelip derbiyi izleyeceğim” diyorsun.
Eğer en küçük bir olumsuzluk yaşanırsa hepimiz üzülürüz.