G.SARAY,Akhisar deplasmanından yaralı döndü.Ama sarı kırmızılı taraftarlar yenilgiden çok Bülent Tulun’u konuşuyor. Fatih Terim zamanında Florya’ya girmesi yasak olan Bülent Tulun, Terim’in gönderilmesinin ardından rahat nefes alanların başında geliyor. Zira Galatasaray’lı oyuncuları taşıyan otobüs, İzmir’den Manisa’ya hareket ettiği sırada Bülent Tulun’un ön koltukta oturması gözlerden kaçmadı. Sanki ‘giden gider ama biz buradayız’mesajı verir gibi gerilmişti koltuğa... Bence hiç de doğru bir hareket değildi. Bülent Tulun, İzmir’den bir otomobil kiralayıp Manisa’ya gidemez miydi? Giderdi tabi...Ama o otomobil kiralayıp gitmek yerine otobüsün ön koltuğuna kurulmayı tercih etti. Hal böyle olunca da eleştiri oklarına hedef oluverdi. Bülent Tulun, özel danışmanı olduğu için bu hareketiyle Başkan Ünal Aysal’ı da zor durumda bıraktı.Öğrendiğime göre Başkan Aysal da yaptığının yanlış olduğu konusunda Tulun’u uyarmış. Tulun, acaba bundan böyle takım otobüsüne binmeye devam edecek mi? Bilemeyiz. Bunu zaman gösterecek. Ama eğer binmeye devam ederse Başkan Aysal’ı zor durumda bırakır haberi olsun.

BAŞKAN MI PROVOKATÖR MÜ?

Hafta sonu bir derbi yaşadık. Yine futboldan çok yaşanan olaylar konuşuldu, konuşulmaya da devam ediyor. Hacıosmanoğlu’nun sözleri ve sözlerinin ardından uğradığı saldırı derbiye damgasını vurdu. Eğri oturup doğru konuşalım. Türkiye’nin en büyük dört kulübünden biri olan Trabzonspor’un Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu, bir taraftarın“Hakemi kaça satın aldınız?”şeklindeki sorusuna şu şekilde cevap veriyor: Onu başkanınıza sorun. Satın alma işlerini o iyi biliyor...Hiç yakışıyor mu bir spor kulübünün başkanına bu tür bir cümle?..Ondan sonra taraftar da kontrolden çıkıyor, başkanın otomobiline saldırıyor.Neyse ki bir linç girişimi,güçlükle önleniyor. Aklıselim birçok dostumla bu konuyu tartıştım. Hepside bana “Başkanın orada ne işi var”diye soruyor.Hatta, Saracoğlu’na gelmekte direnen Hacıosmanoğlu’nun resmen provokasyon yaptığı görüşünde birleşiyorlar. F.Bahçeli bazı dostlar, sert görünümlü bir mizaca sahip olan Başkan Hacıosmanoğlu’nun, duruşu ve bakışıyla bile sarı-lacivertli taraftarları kızdırdığını söylüyor. Maçın hemen ardından Emniyet yetkililerinin ikazlarını kulak ardı edip,VIP tribünü çıkışında bekleyen otomobiline yönelmesi büyük bir hataydı. Stat önündeki televizyoncular mikrofon uzatacaktı kendisine.O konuşmalarından pay çıkaracak olan bazı seyircilerde kendisine sataşacaktı. Öyle de oldu.Allah’tan linç olayı sadece girişim boyutunda kaldı. Eğer kalmasaydı bugün Türk futbolu karalar bağlayabilirdi. Allah korudu. Hacıosmanoğlu’na nacizane bir tavsiyem var. Bundan böyle misafir olarak da olsa asla Saracoğlu’na gelmesin. Çünkü seyircinin inanılmaz tepkisini aldı.

YİNE TUGAY KERİMOĞLU?

2010-2011 sezonuydu... O yıl öyle kötü bir Galatasaray vardı ki, ligi ancak 8. sırada bitirebildiler. Fenerbahçe şampiyon, Trabzonspor da averajla ikinci oldu. Zaten o şampiyonluğun ardından, 3 Temmuz’da da şike operasyonu başladı. Aziz Yıldırım ve bazı Fenerbahçeli yöneticiler tutuklanıp hapse atıldı. Hatta bazı futbol otoriteleri, Galatasaray’ın o yıl şike ile adının anılmayışını da ligdeki başarısızlığına bağladı. O yıl takımın başında Rijkaard vardı. Alınan başarısız sonuçların ardından Rijkaard’ın görevine son verildi, Hagi getirildi. Tugay da Hagi’nin yardımcısı olarak yuvaya döndü. Aradan yıllar geçti. Tugay Kerimoğlu bu defa Mancini’nin yardımcılığını üstlendi. Takım yeni teknik kadrosuyla daha ligdeki ilk maçında çakıldı. Galatasaray bir maç eksikle 13. sırada... Ligin başında büyük oranla şampiyonluk umutlarını toprağa gömmüş durumdalar. Takımın başında Rijkaard veya Hagi yok ama yardımcı antrenör yine Tugay Kerimoğlu... Ne garip bir tesadüftür değil mi?