NE yalan söyleyeyim, bu maçtan galibiyet beklemiyordum. İyi futbol yeterliydi benim için. Öyle bir ilk 45 dakika oynandı ki, bizim için tam anlamıyla bir eziyet. Çekler ilk atak girişiminde gole ulaştı. Goldeki organizasyon mükemmeldi. Biz izlemekle yetindik. İlk kornerde de gol attılar. Rakip korner atıyor, 18 çizgisi civarında tek oyuncumuz yok. Yani, kolay gol yeme alışkanlığımız devam ediyor. İlk yarıda bizi ayağa kaldıran tek olay Selçuk’un frikiği. Yani organize tek atak mı, araki bulasın... İşin kötü yanı kenardan oyuna müdahale de yok.

BİRAZ Arda Turan, biraz Selçuk İnan. İkisi dışındakiler sahada yok sanki. Abdullah Avcı ilk yarıda oyuncularına sesini duyuramamış olacak ki, tüm uyarılarını devre arasına saklamış sanki. Değişikliklerden sonra biraz canlandı milliler. Pas trafiği düzeldi, pozisyonlar da arka arkaya geldi. Presle birlikte mücadele gücü de arttı.

SONUCUN önemi yoktu aslında. Hazırlık maçlarının önemi nedir? Takımın durumunu görmek, eksikleri gidermek ve yeni oyuncular kazanmak. İki idmanla eksiklerin giderileceğini beklemiyoruz elbette. Oyuncuların durumu mu? Hemen hepsi liglerinde şampiyonluk mücadelesindeler. Kimse onlardan yüzde yüz performans beklemesin. Peki ya yeni oyuncular? İşte orası önemli. Milli takımdaki tek yeni isim Ahmet İlhan’dı. O da 68. dakikada oyuna girdi. Peki biz neden oynadık ki bu maçı?

ABDULLAH Avcı göreve gelirken hepimiz milli takımdan heyecan verici futbol ve yeni isimlerle güçlendirilmiş bir kadro bekliyorduk. Gurbet hamlesi dışında bir yenilik olmadı. Sonuç da ortada. Bu gidişle o koltukta uzun oturacakmış gibi de görünmüyor zaten. Yerine düşünülen ismi kendi de biliyor zaten...