Başlıktaki iflas sözcüğüne bakıp...
Yazı hakkında peşin hüküm vermeyin.
Yüzlerce benzer makalede okuduğunuz...
Tahmin kılıflı temenni yok devamında.
Sözünü ettiğim iflas siyasi anlamdadır.
Ama illa ki ekonomi diyorsanız...
Gelin ünlü tezi hatırlayalım:
AKP, ekonomik krizin eseridir,
kılıçla yaşayan kılıçla ölür,
krizin şişirdiğini, kriz söndürür.
* * * * * *
Peki, aslında hakikaten öyle mi?
2008 büyük krizini nasıl atlattılar öyleyse?
Bu yıl, yüzde 1.7 büyüme, yüzde 10.5 işsizlik...
Yine de AKP gelecek seçimin iddialı partisi.
Demek ki iktidarın siyasi tükenişi...
Ekonomide iflasa dönüşür mü sorusu için...
Sadece göstergelere bakmak yetmez.
Vücuttaki iltihabın ateşe yol açması misali...
Siyasetin ekonomide yarattığı hasarı, yükü...
Rakamların arkasında yatan ittifakları...
Hatta ihanet ve rövanşı anlamak lazım.
* * * * * * *
Dünyada hiçbir devleti küçümsemeyin.
Hele Türkler gibi bin yıllık tarihte devleti 17 defa deneyip...
Bıkıp usanmayanı, yorulmayanı sakın hafife almayın.
Devletin kuruluş genetiği öyle ülkeye göre değişmez...
Her devlet bekasına yani hayatta-ayakta kalmaya çalışır.
Tarif ettiği coğrafyada vergi ve silahlı güç tekeli kurar.
Polisine, askerine itaat eden, vergisini ödeyen...
Geleceğine tehdit saymadığı tebaası ile yaşar gider.
Amma ve lakin sakın yanılgıya düşmeyin...
Günümüzde baskı ve zulüm bir ölçüde işe yarar.
O yüzden devlet aklı günlük, anlık ittifaklar arar.
Hiç akla gelmeyen, sürpriz müttefiklerle iş görür...
* * * * * * *
Soyut lafa, somut örnek mi lazım, peki verelim.
12 Eylül Paşaları solcu ve ülkücülerden korkardı.
O korkuyla laikliği boşverip.
Kur’an elde, besmele çekip ...
Meydanlarda din ticareti yaptılar.
Sonra gün geldi, 28 Şubat çattı.
Bu kez devletin düşmanı siyasi İslam’dı.
Devlet ittifakını düşmana göre yeniledi.
12 Eylül’de devrilen, göz altına alınan siyasi liderler...
O tarihte Cumhurbaşkanı ve Başbakan koltuğundaydı.
Kadim devlet, eski düşmanları ile ittifak kurdu.
Eski müttefikini, yeni düşmanını tasfiyeyi başardı.
Ama tıpkı 12 Eylül örneğindeki gibi...
Hiçbir düşmanını çöpe atmadı, gününü bekledi.
AKP’nin günü geldiğinde devlet çoktan hazırdı.
Hakkını verelim...
AKP geçmiş her iktidardan çok daha hızlı çıktı.
Öncekiler gibi devlete teslim olmadı.
Aksine kendi ittifaklarını (cemaat) kurdu.
Devletin en derin alanlarına nüfuz etti.
Sonuçta 18. Türk devleti kuruldu: AKP Devleti.
* * * * * * *
Parti devleti herkese her yere hakimken.
Askeri, polisi, işadamı, gazetecisi, yargıcı vb ile...
Tam tekmil ve eksiksiz, büyük hızla çöküşe geçti...
Neden mi?
Çünkü devlet AKP’nin yükünü kaldıramadı.
Ne demiştik devlet genetiği için...
Devlet vergi ve silahlı güç tekelidir...
AKP’nin parasal atardamarı belli.
Ekonomik rantı tek alana, inşaata yöneltti.
Müteahhit sınıfını besledi, havuzunu doldurdu.
Devletin kent rantından vergi alması önerisi,
ancak 12 yıl sonra akıllara gelebildi.
(O vergiye de Cumhurbaşkanı muhalif!)
Silahlı güç tekeline gelince...
Geçtik Güneydoğu’yu, kentlerin hali ortada.
Devletin esamesi okunmuyor.
Yeter ki seçim pazarlığı bozulmasın.
* * * * * * *
Büyük ekonomik krizler...
Hep aynı sebeple çıktı.
Devlet açık verdi, battı.
Ekonomiyi çökertti.
Ama bu kez durum farklı.
AKP önce devleti ele geçirdi.
Sonra işlevsiz bıraktı, yok etti.
AKP devleti ise işlemiyor, yönetemiyor.
Devletsiz ekonomi ne kadar yaşar?
Yabancı güvenip borç para verir mi?
İşadamı yatırım yapıp istihdam yaratır mı?
Tüketici yarını düşünmeden parasını harcar mı?
Bekleyelim görelim!