Akıl almaz bir din simsarlığıyla halkı hipnotize etti. Sonra yapmadıkları melanet kalmadı.
- Demokrasiyi “amaç” değil, “araç” olarak kullanacağız.
- “Elhamdülillah şeriatçıyım”
- Amaca “şeriata” ulaşmak için her şey (yolsuzluk dahil) mubahtır dedi, 2002’de yüzde 35 oyla iktidar oldular. Başka bir ülkede olsa halk bunları meşe sopasıyla kovalardı.
Laik Cumhuriyeti bir türlü içine sindiremeyen Derviş Vahdeti kalıntıları, rejimi ve Cumhuriyeti hedef aldı. Başta laiklik, Atatürk kazanımlarını bir bir yok etmeye başladılar. Mezhep kavgaları, etnik ayrıştırmalarla insanları hasımlaştırdılar.
Tüm bunlara karşın 2007’de yüzde 46 oyla yine iktidara geldiler.
Ne yaparsam yapayım halk beni tutuyor diye melun bir kumpasla ulusal güvencemiz, onurumuz orduyu çökertti, kolunu kanadını kırdırdılar.
Deniz Feneri’nden paçayı kurtarınca SİT alanları, kupon arsa talanlarına başladılar.
Tüm bunlar yaşanırken mamaladıkları bilgin, aydın, yazar-çizerler amigoluğunda 2011’de yüzde 49,9 oy alarak bu kez de baş tacı edildiler.
Sorgu sual edilmeyince artık her şeyi korkusuzca yapıp, zıvanadan çıkınca 17-25 Aralık’ta asırların devlet soygunuyla suçüstü yakalandılar.
Tüm bunları örtbas etmek, Yüce Divan’a gitmemek için yapmadıkları melanet kalmadı.
Böyle rezillikler başka bir ülkede yaşansa gök kubbe başlarına indirilirdi.
Bizde ise ne kadar yolsuzluk ve suç işlenirse o kadar oy artıyor. Yüzde 52 oyla Cumhurbaşkanı oluyorlar.
Meclis soruşturmasıyla Dümbüllü tiyatrosu oynanıyor. Zarrab, paralarımı iade edin yoksa hepinizi yakarım diyor. Bir hafta sonra rüşvet paraları faiziyle iade ediliyor. Erdoğan Bayraktar da aynısını yapacak. Beni Yüce Divan’a gönderirseniz “esas suçlu Tayyip Erdoğan’dır, biz her şeyi onun emriyle yaptık” diyecek, hepsini ele verecektir.
Bu nedenle Erdoğan onu Yüce Divan’a göndermemek için akla gelen, gelmeyen her şeyi yapacaktır.

ATATÜRK İSMİ BİLE FELEKLERİNİ ŞAŞIRTIYOR, FITTIRIYORLAR

Atatürk’ün çağdaş devrimleri, tüm değer ve varlıklarını bir bir yok etti. Eserleri, yaptırdığı fabrikalar, Atatürk Orman Çiftliği ne varsa haraç-mezat sattılar. Türk yok Türkiyelik var dedi. “Ne Mutlu Türküm Diyene” söylemini yasakladı, demokrasiyi, hukuk devletini yerle bir ettiler. Hırsızlıkları meşrulaştırıp, Türkiye’yi soyup, soğana çevirdiler.
12 yıldır tüm bu melanetler yaşanırken Türkiye’de yaprak kımıldamadı.
Yüzde 43 Türk halkı, 311 AKP’li vekil, medya, anayasal organlar, üniversiteler, sendikalar, sivil toplum örgütleri tüm bu rezillikler, bu soygunculara, neyin karşılığı, bu denli Bodyguardlık yaptıklarını tarih sorgulayacak.
Rüşvet ve hırsızlıkları örtbas için gözü hiçbir şey görmüyor. Bu yaptıklarıyla yarın seçimi kaybettikleri gün her şeyi yakıp, yok edeceğinin sinyallerini veriyor.
Ancak şimdi cami duvarına yapıyor, “başkanlık uğruna” vatana musallat oluyorlar.
Artık bıçak kemiğe dayanmıştır.Tük milleti uyanacak “söz konusu vatansa her şey teferruattır” diye bunları doğduklarına pişman edecektir.
Analar ağlamasın hokkabazlığıyla vatanı peşkeş çekmek, “Misakımilli’yi sıfırlamak” rüşvet paralarını sıfırlatmaya benzemez.
ABD Güneydoğu’da çıkarlarını ve İsrail’i koruyacak ABD jandarması uydu bir Kürt devleti amaçlıyor. Bunu tıpkı Barzani modeli önce özerk, sonra bağımsız devlet olarak tezgahlıyor.
Türkiye’yi de tıpkı Irak, Libya, Suriye gibi parçalayacaklar.
Erdoğan 2015 seçimlerinde AKP’nin tek başına iktidar olmaması halinde başına gelecekleri iyi bildiği için HDP’yle seçim entrikaları planlıyor.
Bir yanda kaçak saray mukimi “AKP’yi tek başına iktidar yapın, bana Başkanlık oyu sağlayın”,
Öte yanda İmralı canisi “bana özgürlük, Güneydoğu’ya özerklik” diyor,
Kapalı kapılar ardında (celep pazarlığı) ve akıl almaz bir gaflet ve dalaletle “oyla-vatan” becayiş (değiş-tokuş) ediliyor. Bunun adı da çözüm oluyor. Kuşkusuz bu çözüm ellerinde infilak edecektir.
Dünya üzerinde hırsızlıkları örtbas için oy karşılığı vatanı feda eden bir iktidarı tarih yazmıyor.
Eğer bunlar gerçek değilse neyin karşılığı, nasıl anlaştıklarını TBMM’den, milletten gizlememeleri gerekiyor.
Bu vatan, Türk ve Kürtler’in ortak vatanıdır. Hem Türk, hem de Kürtler’in “bu vatanı ABD emellerine peşkeş çekenlerin” oyununa gelmemelerinin bilincinde olmaları gerekiyor.
Sonuç: Dış şer odakların oyununa gelip, kanla, irfanla kurulan vatanın Misakımilli’nin parçalanmasına (hayatları pahasına da olsa) kimse izin veremez.
Bunun için cemaatin Ekrem Dumanlı, Hidayet Karaca’ya sahip çıktıkları kadar, Türk Milleti’nin de yedisinden yetmişine kadar “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” diye kükreyip, büyük bir azim ve cesaretle vatanlarına sahip çıkmaları gerekiyor. Bunlar Atatürk ismini duyunca fıttırıyorlar.