Şırnak’ın Cizre ilçesinde önceki gün Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) tarafından öğretmenlerin cep telefonlarına atılan SMS’le, öğretmenlere süresiz izin verildi. Gelen mesajla birlikte öğretmenlerin çoğu ilçeyi terk etti. 

Öğretmenlerin olmadığı ilçede okul bahçeleri de boş kaldı.


Anadolu Eğitim Sendikası (AES) Genel Başkanı Cansel Güven, 90 lı yıllarda Güneydoğu’da çalışmış, defalarca çatışma ortamında kalmış, tehdit edilmiş bir eğitimci...AES Başkanı Güven,  her gün faili meçhullerin yaşandığı, onlarca öğretmenin terör şehidi olduğu o günlerde bile öğretmenlerimize "senin güvenliğini sağlayamam, memlekete dön" denmediğine dikkat çekerek MEB'e tepki gösterdi.

İşte, öğretmenlerin cep telefonlarına atılan o SMS!


Cansel Güven'in "Öğretmen devlettir, eksilmesin" başlıklı yazısında şu ifadelere yer verildi:

" Uzak gezegenlerde yaşam olanaklarının araştırıldığı çağda, ülkemizin akademik başarısını konuşmak yerine HAYATTA KALMAYI konuşmak üzüntü verici. Cizre’de görev yapan öğretmenlere memleketlerinde seminer görecekler gerekçesiyle ilçeyi terk edin dendiğini öğrendiğim anda dilimdeki cümle buydu: “öğretmen devlettir, şefkattir, barıştır, aydınlıktır. Onu çekip aldığımızda kararır ortalık. Öğretmenim eksilmesin vatan toprağından”.

"ÖĞRETMENİN SINIFTA OLUŞU, DEVLET BURADA DEMEKTİ"


Bu ülke otuz yılı aşkındır terörle mücadele ediyor. 90 lı yıllarda Güneydoğu’da çalışmış, defalarca çatışma ortamında kalmış, tehdit edilmiş bir eğitimci olarak söylüyorum; her gün faili meçhullerin yaşandığı, onlarca öğretmenimin terör şehidi olduğu günlerde bile öğretmenlerimize "senin güvenliğini sağlayamam, memlekete dön" denmemişti. Tam tersi bizim sınıflarda oluşumuz DEVLET BURADA demekti. Okullara askeri araçlarla intikal ettiğimiz, biz dersteyken askerin bahçede beklediği günleri de gördük ama nöbette kaldık. On yıl sonra bile, dersteyken bir egzos patladığında irkilmem, adeta pozisyon almam bundandır. Yaşamayan bilmez, kimse de öğrenmesin zor günlerdi.

"MEMUR İÇİN GÜVENLİ DEĞİLSE SİVİLLER İÇİN DE DEĞİLDİR"

Her tehlikeye rağmen yollarda ve okullarda kalalım demiyorum ama bir kısa mesajla memurunu ilçeden çıkaran devlete de aşina değilim. ÇIK dediğin öğretmene otogar güvenli değil, farklı imkanlarla ilçe dışına çıkın diyen bürokratı da anlamaya çalışıyorum. Vebal almamak adına yol göstermeye çalışıyor, hukuki olarak sorumluluktan kurtarmayacak olsa da. Nitekim kamyonlara otostop yaparak ilçe dışına çıkan öğretmenlerimle görüştüm. Erkek olanlar görece cesur, risk aldılar ve tanımadıkları araçlara binerek ilçe dışına çıktılar. Bayan öğretmenlerle empati yaptığımda böyle bir riski almak olası değil. İlçedeki genç, yeni atanmış öğretmenler araç sahibi değil, organize olup güvenle çıkmak mucize kabilinden. Nitekim saatler sonra sokağa çıkma yasağı başladı ve artık “biz sana çık dedik, çıksaydın” denme zamanı.

Üyelerimizin tamamına ulaşabildik ama ilçedeki kaç öğretmenimiz çıktı-çıkabildi, kaç tanesi kalmayı tercih etti, kaçı yerli ve istese de çıkabilecek yeri yok, hatta ayın 14 ü itibariyle cebinde beş kuruşu yok tam olarak bilemiyoruz.

Çıkan veya kalan için bir ortak kaygı da şu; ya diğer siviller, memurlar, masumlar, öğrencilerimiz ne olacak? Tüm bir ilçe potansiyel terörist mi, kalanlar direnişçi mi, gidecek yeri ve gitmeye olanağı olmayanların başına ne gelebilir soruları yanıta muhtaç. Bilinmeyenler korkutur insanı, korku insana dair, korkuyorlar, korkuyoruz.

Geçtiğimiz haftalarda roket saldırısına uğrayan ilçe öğretmen evi dahil hiç bir kamu ve özel binanın güvenliğinden emin değiliz. Devlet terörle mücadele ederken sivillerin can güvenliğinden tasarruf etmez, etmemeli. İlçe devlet memurları için güvenli değilse, masum siviller için de güvenli değildir, mantık bunu söylüyor. Dilerim yanılıyoruzdur.

"TERÖRÜN BESLENDİĞİ AYAK, EĞİTİMSİZLİK!"


Biz terörle silahlı mücadele sürerken sivil hayatın korunması, öncelikle çocuklarımızın, öğrencilerimizin, yaşam haklarını, eğitim haklarının korunmasını talep ediyoruz. Halen Cizre'de, Silopi’de, Nusaybin ve Diyarbakır’ın bazı mahallelerinde sokağa çıkma yasağı var, olmadığı günlerde de bu dönem için ders yapılabilen günler sayılı. Ya öğrenciler gelmedi, ya öğretmenler kuruma gidemedi. Her kargaşada sekteye uğrayan eğitim TEOG benzeri sınavlarda aynı tartıya vuruldu ne yazık ki. Adil devlet ülkenin her yerinde aynı gün aynı sınavı yapar sayıyoruz. Telafi eğitimi verilebilirdi, genel sınavlar ertelenebilirdi. Terörün beslendiği ayak eğitimsizlik. Terörle mücadele ederken yine eğitimden tasarruf ederek sonuç alamayız. Terörle silahlı mücadele kadar kalemle, kitapla mücadele etmeyi becerebilsek, tüm evlatları meslek ve gelecek sahibi yapsak keşke.

Bundan sonrası için umutlu olmamızı sağlayacak somut veriler olmasa da biz bölgede huzurun sağlandığını, okullarda mutlu çocukların “kendini memleketinde hisseden öğretmenlerce” eğitildiği günleri hayal ediyoruz. Dileriz o günler çok uzakta değildir..."