CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, Milli Eğitim Bakanlığı'ndan aldığı verileri yorumlayarak, AKP'nin 13 yıldır tek başına Milli Eğitim Bakanlığı'nı yönetmesine rağmen Türk eğitim sistemini bir batağa sapladığını savundu. Altay, Türk eğitim sisteminin içinde bulunduğu durumun Bilgi Edinme Kanunu gereğince kendisine verilen cevaplarda net olarak ortaya çıktığını ifade etti.

Milli Eğitim Bakanlığı'nın verilerine göre bakanlık aleyhine açılan dava sayısında yüzde 313 artış oldu. 2003 yılında Milli Eğitim Bakanlığı aleyhine sadece 3 bin 509 dava açılırken, 2015 yılında bu sayı 11 bin 10'a ulaştı. Milli Eğitim Bakanlığı bu davaların yüzde 50'sini kaybetti.

HER DÖRT YÖNETİCİDEN ÜÇÜ YANDAŞ SENDİKA ÜYESİ


Ayrıca MEB verilerine göre Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde bulunan okul yöneticilerinin yüzde 75,15'i Eğitim Bir Sen'e, yüzde 14,30'u Türk Eğitim Sen'e, yüzde 7,22'si Eğitim Sen'e, yüzde 1,63'ü ise Eğitim İş'e üye.

644 BİN 448 ÖĞRENCİ OKULA GİTMİYOR


Gerek eğitimin niteliği gerekse fiziki alt yapı sorunlarının kamuoyuna anlatılan pembe tablodan oldukça farklı bir görünüm sergilediğine dikkat çeken Altay, TEOG kapsamındaki derslerin Türkiye ortalamasına bakıldığında Matematik dersinin not karşılığının 1, Fen Bilgisi dersinin 2, Türkçe dersinin ise 3 olduğunun görüldüğünü kaydetti. Bu not oranlarının uluslararası düzeyde yapılan PİSA sınavlarındaki başarısızlığın nedenlerini ortaya koyduğunu anlatan Altay, şunları kaydetti: "13 yıllık AKP iktidarı döneminde eğitim sisteminin alt yapı sorunları çözülemiyor. Hala ülke genelindeki okulların yüzde 31,41'inde birleştirilmiş sınıflı eğitim yapılmaktadır. Sanıldığı gibi birleştirilmiş sınıflı eğitim sadece Doğu ve Güneydoğu'da değil ülkenin en gelişmiş kentlerinde de yapılmaktadır. Örneğin; Ankara'da 64, İstanbul'da 25, İzmir'de 115, Balıkesir'de 123, Samsun'da 262, Şanlıurfa'da 558, Mardin'de 270, Van'da 297 Yozgat'ta 103, Ağrı'da 306, Adıyaman'da 276 okulda birleştirilmiş sınıflı eğitim yapılmaktadır. 644 bin 448 öğrenci okula gitmiyor. 2014-2015 eğitim öğretim yılında, ilkokullarda 193 bin 289, ortaokullarda 293 bin 813, liselerde 157.346 toplamda 644 bin 448 zorunlu eğitim kapsamında okullarda olması gereken öğrenci 41 gün ve üzeri olarak sürekli devamsız durumundadırlar. 2014-2015 yılında sürekli devamsız öğrencilerin sayısı 2013-2014 eğitim öğretim yılına göre yüzde 225 oranında artmıştır."

507 BİN 525 ÖĞRENCİ AÇIK LİSELERE GİDİYOR


507 bin 525 öğrencinin çağ nüfusunda olmasına rağmen açık liselere gittiğini dile getiren Altay, şöyle devam etti: "Milli Eğitim Bakanlığı verilerine göre zorunlu eğitim çağında olmasına rağmen 299 bin 727 erkek, 207 bin 798 kız öğrenci Açık Liselere kayıt yaptırmıştır. 7955 okul aynı binada. AKP tarafından 'Farklı yaş gruplarının aynı binada eğitim görmesi' 4+4+4 olarak bilinen 6287 sayılı kanunun gerekçesi olarak gösterilmişti. 4+4+4 modeli 4 yıldır uygulanırken ülke genelindeki ilk ve ortaokulların yüzde 24,91'inin aynı binada eğitim yapıyor olması, 4+4+4'ün AKP için en önemli gerekçesini çürütmüştür."

"FATİH PROJESİ'NİN BİTİM SÜRESİ 2014'TEN 2018'E ÇIKTI"


Fatih Projesi'nin sadece yüzde 14,33'ünün tamamlandığını belirten Altay, şu bilgileri paylaştı: "Fatih Projesi 2010 yılında başlamıştır. Başladığı yıl Milli Eğitim Bakanlığı 2014 yılında tamamlanacağını duyurdu. 2014 yılına gelindiğinde 2015 yılında tamamlanacağı söylenen projenin bitim süresi daha sonra 2017’ye uzatıldı, şuan ise 2018’de tamamlanacağı belirtilmektedir. Fatih Projesinin donanım ve altyapı hizmetleri için 44 milyon 449 bin 478,55 TL, Tabletler için 512 milyon 173 bin 855 TL harcama yapılmıştır. 2015 yılı için Projeye 1 milyar TL bütçe ayrılmıştır."

MEB, PERSONELİ İLE MAHKEMELİK!


Milli Eğitim Bakanlığı'nın personeli ile mahkemelik olduğunu ifade eden Altay, şöyle konuştu: "AKP’nin iktidara gelmesi ile Milli Eğitim Bakanlığı aleyhine açılan dava sayısında yüzde 313 artış gerçekleşmiştir. 2003 yılında Milli Eğitim Bakanlığı aleyhine sadece 3 bin 509 dava açılmışken, 2015 yılında bu sayı 11 bin 10’a ulaşmıştır. Milli Eğitim Bakanlığı bu davaların yüzde 50’sini kaybetmiştir. Okul yöneticileri siyasallaşmıştır. Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde bulunan okul yöneticilerinin sendikalara üyelik durumları incelendiğinde, okul yöneticilerinin yüzde 75,15’inin AKP’nin yandaş sendikası Eğitim Bir Sen'e, yüzde 14,30’unun Türk Eğitim Sen’e, yüzde 7,22’sinin Eğitim Sen’e, yüzde 1,63’ünün ise Eğitim İş’e üye oldukları görülmektedir. Buradan anlaşıldığı üzere okul müdürü, müdür yardımcısı olmanın tek şartı iktidarın arka bahçesi sendikaya üye olmaktan geçmektedir. Niteliğin, başarının ve liyakatin kadrolarında hakim olması gereken Milli Eğitim Bakanlığı'nda eğitim bilimleri alanında lisans, lisan üstü eğitim yapmış yönetici sayısının toplam 16 olması, atama ve yükselmelerde liyakatin, ehliyetin geçerli olmadığını, siyasal yönelimlerin etkili olduğunu göstermektedir. Bu niteliksiz yönetim anlayışı eğitim politikalarına yön vermektedir. Sonuç olarak eğitimde 13 yılda süregelen sözde reform çalışmaları sistemi yap boz anlayışı ile yönetmeye kadar gitmiştir. Kamuoyuna seçim sürecinde verilen vaatlerin sistemin içinde bulunduğu nokta itibariyle bir anlamı kalmamıştır. Değil yabancı dili anadili Türkçe'yi bile öğretemeyen, öğretmenleri yoksulluk sınırında yaşatan ve öğretmenleri ile davalık olan, öğrencilerin okula gelmesini sağlayamayan, plansız, hesapsız ve çeşitli soru işaretleri ile dolu olan Fatih Projesi ile bütçesinin büyüklüğü kağıt üstünde kalan, kısacası yönetilemeyen bir bakanlık 18 milyonun geleceğine yön vermektedir. Bu anlayışın değişmesi bir zorunluluktur." CİHAN