Ayla ÖZDEMİR- Öğretmenlerin kişisel ve mesleki gelişimlerine destek veren Öğretmen Akademisi Vakfı’nın Kasım ayı boyunca sosyal medya hesapları ve farkyaratanogretmen.com adlı web sitesi üzerinden yürüttüğü #farkyaratanöğretmen kampanyasının en beğenilen hikayesi açıklandı. Öğretmenlerin değerinin yeniden gündeme gelmesi amacıyla başlatılan kampanyaya 200’ü aşkın katılımcı, fark yaratan öğretmen hikayeleriyle katıldı. Jürinin oylarıyla belirlenen en beğenilen hikayenin sahibi ise Isparta’da öğretmenlik yapan Özlem Kaya oldu.


YILLAR SONRA FARK YARATAN ÖĞRETMENİYLE BULUŞTU


Öğretmen Akademisi Vakfı’nın 28 Kasım Cumartesi günü gerçekleştirilen “Eğitim Şenliği”nde “Fark Yaratan Öğretmen” kampanyasının sonucunun açıklanmasıyla duygusal anlar yaşandı. En beğenilen hikayenin sahibi Özlem Kaya sahneye çıkarak hikayesini Eğitim Şenliği katılımcılarına bir kez daha okuduktan sonra fark yaratan öğretmeni Mustafa Ayberk Öğretmen Marşı’nı söyleyerek sahneye geldi. Büyük sürpriz yaşayan ve çok duygulanan Kaya, yıllar sonra gördüğü öğretmenine sarılarak özlemini giderdi. Eğitim Şenliği’ne katılan öğretmenler de bu sırada Öğretmen Marşı’nı hep bir ağızdan seslendirdi.

Öğretmenlik mesleğini hala sürdüren Mustafa Ayberk, “Öğrencilerime vermek istediğim tek şey sevgi… Yaşadığımız zorluklara rağmen bir öğretmen aklında ve kalbinde öğrencisinden bir şey yakalıyor ” dedi. Özlem Kaya ise kendisine inanan ve öğretmenlik mesleğini seçmesinin nedeni olan Mustafa Ayberk’in hayatında çok önemli yeri olduğunu söyledi.

İŞTE O HİKAYE:

Yine yepyeni bir heyecan ve eski ayakkabılarla eylül ayının üçüncü haftası Atatürk Ortaokuluna başlamıştım. Babam maaşı almadığı için ne okul alışverişi yapabilmiştik ne de yanları patlak ayakkabılarımı değiştirebilmiştim….sınıflar belli oldu. daha birbirimizin adını bilemezken sonra ismi aklıma kazınacak bir arkadaşım ayakkabılarımı gösterip gülmeye başladı…Genç kızım..,ergenlik var….utandım..çok utandım..o kadar canlı kaldı ki utanç belleğimde..hala kulaklarımın nasıl kızardığını hissedebiliyorum.Tüm dünya Nihan’ın parmaklarının ucuna bakıyordu..parmağın işaret ettiği yer ayakkabının yanından görünen beyaz çoraplarımdı…

Zil çaldı Türkçe dersi varmış..Öğretmen içeriye girdi..yerlerimize oturduk. “Çok neşelisiniz çocuklar” dedi..Gülüşmelerin sebebi hala beyaz çoraplarımdı..ve ben gülemiyordum..Öğretmenin de gülmesinden ötürü olsa gerek biri kalktı “şunun” ayakkabılarına gülüyorduk hocaam” dedi..

Gel bakalım dedi öğretmenim..yanına gittim..”oo yanları patlak ayakkabılar..çok eğlenceli” dedi..sınıftan ufak tefek kıkırdamaklar gelirken, benden tek kelime çıkmıyordu..”sonra beraber güleriz buna” dedi bana ve oturttu yerime..bir süre sonra beni okul idaresine tebeşir elmaya yolladı. gittim geldim..ders başlamıştı..ders çıkışında yanına çağırdı..”şimdi sana bir ayakkabı alsam o da eskiyecek” dedi..”almayalım..sen kendi ayakkabıların eskimeden ayakkabı alabilecek bir kız ol büyüyünce ,biz ikimiz bunu yapalım..ama sabırlı olmalısın ” dedi…anlayamadım…”bak şimdi” dedi..pencereden baktı..dışarıda ,okulun bahçesinde kocaman ağaçlar vardı.” sen eve gidince bana ağaçları anlatan bir yazı yaz getir..dedi.yüzüne baktım..”evet bu kendi ayakkabılarını alabilmen için ” dedi..gülümsedim..zira hala utançtan konuşamıyordum.Eve gittim ,su içmek gibiydi benim için kitap okumak ve yazmak..nasıl anladı bunu ilk gün bilmiyorum..İki sayfa yazdım..ağaçları anlattım..sonbaharı anlattım…”çıplaklığından utanır gibi eğilir rüzgarda ağaçlar”..yazmıştım.Okudu bir sonraki gün..bu cümleyi üç kere yüksek sesle okudu..yüzüme baktı “sen o ayakkabıları alırsın” dedi….farklıydı Mustafa Öğretmen..hissediyordum, bakışından sorduğu sorulardan ,dersi anlatışından….Üç yıl ortaokulda onunla geçti..hep yanımızda ve çok farklıydı..

Liseye geçince göremedim onu..lise son sınıfta herkes dershane, kurs çıldırmış durumdaydı..Üniversite var ve ben kazanmalıyım..bildiğim ve annemin tekrar edip durduğu tek şey buydu.Ama gerisini bilmiyordum..hayatımda hiç optik form bile görmemiştim..

Bir salı günü annem pazardan geldi..”Mustafa öğretmenini gördüm pazarda yanıma geldi. dedi..Türkçe öğretmenin vardı ya. seni sordu..eski evden taşınınca bulamamış bizi..nasıl olsa semt pazarına çıkar annesi demiş….kursa falan gidiyor mu diye sordu..”..” “eee..” dedim”.”.ev adresimizi istedi ben de verdim ..sana kitap dergi falan yollayacakmış” dedi annem. Bir iki dersaneye gitmiştik annemle deneme sınavlarına da girip başarılı olduğum halde indirimli ücret bile fazlaydı bizim için..”yok gitmek istemedi dersaneye falan, evde kendi çalışacak dedim” dedi annem ….Şaşırmıştım..aradan üç yıla yakın zaman geçmişti..Sonra üniversiteye hazırlık için çıkarılan bir dergiye abone olduğumu öğrendim..her hafta eve dergi gelmeye başladı.coğrafya,tarih kitapları geldi…öğrenmekten öte yutuyordum içindekileri..bir kaç kere çözüp tekrar ediyordum…O arada bir dersaneden “mucizevi” bir şekilde telefon geldi eve ve ücretsiz devam edebileceğimi söylediler..biliyordum ki bu mucize birden eve gelmeye başlayan üniversite hazırlık kitapları ve dergileriyle aynı mucizeydi… O yıllarda önce sınava girip puanını alıyordun,sonra tercih yapıyordun..Sınava girdim,puanı aldıktan sonra tek sorduğum şey “öğretmen olabiliyor muyum” olmuştu dersanedekilere…olursun dediler..tercihimizi yaptık..

oldum…

Buraya bir cümle ile “oldum” yazmak çok basit biliyorum..bunu ancak “olan” anlayacaktır…o sırada babamın tayini çıktı,başka şehre taşındık..Mustafa Öğretmenimi bir daha hiç göremedim..belki beni çoktan unuttu…keşke bu yazdığımı okusaydı..keşke duyabilseydi..

Okumaya aşık ettiğin için,bize okuduğun şiirler için..bana şimdi sınıfımdaki her çocuğuma güvenmeyi öğrettiğin için, bir ışık yakmanın geleceği aydınlığa boğacağına inandırdığın için hayatımı değiştirdin öğretmenim diyebilseydim.

Senin o beyaz çoraplarımı gördüğün gün gözlerime baka baka söylediğin cümle ile ben dağ başında bir köyde,İlk sınıfımda hayatımın en mutlu günlerini yaşadım diyebilseydim.

Bir kez oğlumu doğurduğum anda, bir kez de Geçen hafta yolda arkamdan yetişen ,hiç bir şey söylemeden bana sarılan,15 yıl önce yırtık önlüğünü köyde sınıfımda sobanın başında diktiğim şimdi sakallı bıyıklı,subay olmuş Kemal’i gördüğümde sevinçten ağladım diyebilseydim……….

Çünkü biliyorum ki bir öğretmeni en mutlu eden şey budur. ne aldığı para,ne başka bir şey kalbini yeşertmez öğretmenin…demiştim ya ben de “öğretmen oldum” …oradan biliyorum…ama unutmamıştır beni belki de Mustafa Öğretmenim…Öğretmenin kalbi hep öğrencilerinde kalır..oradan biliyorum..

Özlem Kaya, Öğretmen

Fark yaratan öğretmeni: Mustafa Ayberk , Edirne Atatürk Ortaokulu , Edirne

EĞİTİM ŞENLİĞİ GELENEKSELLEŞİCEK


Öğretmen Akademisi Vakfı’nın 24 Kasım Öğretmenler Günü kapsamında tüm eğitimcilerin davetli olduğu ve bu yıl ilkini düzenlediği “Eğitim Şenliği” yoğun ilgi gördü. Türkiye’nin farklı illerinden gelen ve farklı branşlarda görev yapan yaklaşık 250 öğretmen, Vakfın hazırladığı hem eğitici hem de eğlenceli programla keyifli bir gün geçirirken, meslektaşlarıyla da bir araya geldi. Eğitim Şenliği kapsamında öğretmenler, Vakfın eğitim yılı boyunca okullarda öğretmenlere verdiği ücretsiz eğitim atölyelerinin bir kısmını hızlandırılmış olarak deneyimleme fırsatı da buldu. Eğitimlerin ardından “Ritim Terapi ile Ritim Atölyesi” etkinliğinde keyifli zaman geçiren katılımcılar, iletişim psikolojisi uzmanı ve ünlü yazar Doğan Cüceloğlu’nun “Öğretmen Olmak ve Bir Cana Dokunmak” başlıklı semineriyle de, öğretmen - öğrenci ilişkisinde iletişim ve tanıklık süreçleri konusunda yeni bilgiler edindi.

Öğretmen Akademisi Vakfı “Eğitim Şenliği”ni önümüzdeki yıllarda da sürdürerek bu etkinliği gelenekselleştirmeyi hedefliyor.