TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Toplantısı, Çırağan Sarayı'nda başladı. Toplantıya TÜSİAD Başkanı Cansen Başaran Symes, TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Tuncay Özilhan ve TÜSİAD üyeleri katıldı.

Programda konuşan Cansen Başaran Symes, "Bir üzüntü paylaşarak konuşmama başlamak istiyorum. Maalesef yönetim kurulum bu toplantıda tam kadro olarak aramızda değil. Yönetim Kurulu üyemi Memduh Boydak'ı bir an önce aramızda görmeyi ümit ediyoruz. Bu konuda kapsamlı bir açıklamayı dün kamuoyuyla paylaştık. Değerli üyelerimiz TÜSİAD yönetim kurulu olarak Memduh Boydak'a, Boydak ailesine çalışma arkadaşlarına, bir kez de burada sizlerin huzurunda geçmiş olsun demek istiyorum. Gerçekten eksikliğini bugün bu salonda hissediyoruz" dedi.

"BUNUN DA ACISINI ŞU ANDA HEP BİRLİKTE HİSSEDİYORUZ"

Son zamanlarda artan terör ve şiddet olaylarına da değinen Symes, "Kuşkusuz bu toplantımızı daha farklı koşullarda, terörün ve şiddetin olmadığı, toplumumuzun, kaygılarının artmadığı bir ortamda, küresel ekonomideki gelişmelerin, Türkiye'nin giderek kırgınlaşan ekonomisini fazlasıyla etkileyebilecek korkusunu taşımadan ve terörün ve şiddettin, hiçbir şekilde olmadığı bir ortamda yapabilmeyi isterdik. Terör ve şiddetten hakikaten içimize kan ağlatıyor. Maalesef öyle bir Türkiye'de değiliz şu anda. Bununda acısını şu anda hep birlikte hissediyoruz" diye konuştu.

"TERÖRÜ ŞİDDETLE KINADIĞIMIZI BİR KEZ DAHA YİNELİYORUM"

Şehit ailelerine başsağlığı dileklerinde bulunan Cansen Başaran Symes, "Haftalardır şehit haberlerinin ardı arkası kesilmiyor. Bir daha geri gelemeyeceğini ümit ettiğimiz terör dalgası maalesef hayatımıza çok yoğun bir şekilde yeniden girdi. Cenaze törenlerinde sevdiklerini kaybeden eşlerin, kardeşlerin, annelerin, babaların feryatları hepimizin içini yakıyor. Duygularımızı ifade etmekte güçlük çekiyoruz. Ben şahsen öyleyim. Buradan tüm toplumumuza, özellikle şehitlerimizin yakınlarına bir kez daha başsağlığı, sabır diliyorum. Acılarını şahsen de içimde hissettiğimi sizlerle paylaşmak istiyorum. Terörü şiddetle kınadığımızı bir kez daha yineliyorum. PKK terör örgütünün saldırılarına bir an önce son vermesi sivil siyaseti zayıflatan, son yıllardaki kazanımlarımızı tehlikeye atan bu terör dalgasının derhal sona erdirilmesini istiyoruz. Terör ve şiddetin geri dönülemez şekilde sona ermesi için tüm toplum kesimlerimizi ve kurumlarımızı sağ duyulu ve sorumlu bir tutum ve söylem içinde olmaya davet ediyoruz. Nitekim bu toplantımızdan sonra hemen bir grup üyemizle birlikte Ankara'da geniş bir katılımla gerçekleştirilecek olan 'Teröre hayır, kardeşliğe evet' buluşmasına katılmaya gidiyoruz" ifadelerini kullandı.

BASINA SALDIRIYA TEPKİ VERİLMİYOR

Symes sözlerini şöyle sürdürdü:

"Yaşanan terör saldırılarının yanı sıra Demokrasinin en temel yapı taşlarından biri olan basın özgürlüğünün yapı taşlarından medya kuruluşları saldırıya uğruyor ve üstelik bu olaylara yaygınlıkla tepkide maalesef verilmiyor. Genel bir güvensizlik, tahammülsüzlük ve şiddet hali ülke sathına yayılmış, tüm toplumu geriyor, eziyor, bizi birbirimizden uzaklaştırıyor. Bunu hak etmiyoruz, bunların süratle geride kalması gerektiğine inanıyoruz. Elbette ve öncelikli olarak, amasız ve fakatsız şekilde terörü ve şiddet unsurlarını kınıyoruz. Meclisin böyle bir temsil düzeyine kavuştuğu, tüm zorluklara rağmen demokratik siyaset ortamlarının var olduğu bir ortamda, hunharca işlenen cinayetlerin, mayınlarla, uzaktan kumandalı patlayıcılarla tüm bölgeyi ve toplumu terörize edecek eylemlere girişmenin ve şiddette ısrar etmenin hiçbir kabul edilir gerekçesi olamaz" diye konuştu.

DEMOKRATİK ÇÖZÜM İÇİN UĞRAŞANLAR SALDIRIYA UĞRUYOR

Çözüm sürecinin ekonomik boyutuna katkı sağlamak için girişimlerde bulunduklarını dile getiren Cansen Başaran Symes,

"Kürt meselesi olarak yapılanların, en çok bu meselenin demokratik çözümü için uğraşanlarına yönelik bir saldırı olduğuna inanıyoruz. Terörle mücadeleyi sürdürürken, terörün kalıcı olarak bu coğrafyadan temizlenmesi için demokrasi alanında ki açılımlara ısrarla devam etmek, bölgenin kalkınması yönünde politikalara sahip çıkmak ve bölgeler arası kalkınmışlık farkını da azaltmak gerekir. TÜSİAD olarak bunu sıkça tekrarlıyoruz. TÜSİAD'ın çözüm sürecinin ekonomik ayağına yani kalkınma boyutuna sahip çıkmasını yegane nedeni tam da bu tespitten kaynaklanıyor. O nedenle de çözüm süreci başladığında da buna destek verdik, ekonomik boyutuna katkılar sağlayabilmek için girişimlerde bulunduk. Bu günlerde yürekleri yakan öykülerin ve görüntüler aktığı Cizre'ye, oradan Batman'a giderek bu duruşumuzu bölge iş dünyası ile de paylaştık" dedi.

"GÜÇLÜ OLAN DEVLET, TERÖRİZM İLE HUKUK İÇİNDE KALARAK MÜCADELE ETMEYİ BAŞARIR"

Konuşmasında 'demokrasi' vurgusu yapan Symes, "Terör olayları, çevre ülkelerde yaşanan gelişmelerle birlikte yeni boyutlara ulaştı maalesef. İç ve dış tüm koşulları masaya koyan, kapsamlı, kararlı ev yepyeni bir bakış açısına ihtiyacımız var. Hem de acilen. Her durumda demokratikleşme çabalarımıza ara vermeden devam etmek mutlaka şart. Terörün yarattığı atmosferin, özgürleşme alanlarının genişletmesi ihtiyacının önüne geçmesine izin verilmemelidir. Aslında tüm vatandaşlar için anlamlı yılmadan atmaya devam etmeliyiz. Güçlü olan devlet, terörizm ile hukuk içinde kalarak mücadele etmeyi ve onu alt etmeyi başarır. Aynı çerçevede ülkeler arasındaki güçlü bağı da her fırsatta dile getiriyoruz, getirmeye de devam edeceğiz" şeklinde konuştu.

KOALİSYON KURULABİLSEYDİ SORUNLARA ÇÖZÜMLER ÜRETEBİLİRDİ

Symes ayrıca konuşmasında şunları kaydetti:

"Seçimler sonucunda yüzde 95'lik bir temsil gücüne ulaşan bir parlamentonun varlığı bizi umutlandırmıştı. Türkiye'de hak ve özgürlüklerin geleceği adına bu parlamentonun kapsayıcılığı oldukça umut vericiydi. Toplumun verdiği uzlaşma mesajı bu denli açıkken bugün bir erken seçime gidiyoruz. Hükümet kurulma aşamalarında toplumun pek çok farklı kesiminde bu yöndeki destek açıkça dile getirildi. Biz de TÜSİAD olarak bir koalisyon hükümeti kurulmasını çok önemsedik. 4 partimizin başkanlarıyla görüşerek güçlü bir koalisyonun ülkemizde daha fazla vakit kaybettirmeden kurulması yönünde iş dünyasının beklentilerini kendilerine ilettik. Eğer bir koalisyon kurulabilseydi, ihtiyaç duyulan uzlaşma örneği toplumun önünde sergilenmiş olacaktı. Seçimlerden önce olağan üstü armış olan hatta çok daha öncesinden beri toplumumuzu sağlıksız bir yöne götüren kutuplaşma ortamı yumuşayacaktı. Bugün yaşadığımız toplumsal gerginlikler kayda değer ölçüde bertaraf edilmiş olabilirdi. Kurulabilseydi, güçlü bir koalisyon hükümeti, bugün karşı karşıya kaldığımız siyasi ekonomik ve sosyal sorunlara daha kapsamlı ve daha tatmin edici çözümler üretebilirdi."

İş dünyasının belirsiz kur ve öngörülemeyen hareketleri karşısında zor durumda kaldığını belirten Symes, "Son yıllarda üst üste yaşana  seçim dönemleri nedeniyle zaten reformlar ertelenmiş ve küresel koşullarında katkısıyla Türkiye resmi maalesef bozulmaya başlamıştı. Giderek daha ciddi bir sorun haline gelen denetleyici ve düzenleyici kurumların özerklik erozyonunu yavaşlayan büyüme, gelir eşitsizlikleri, giderek püskürtüldüğü köşeden çıkmaya başlayan enflasyonu kontrol atlına almak, verimlilik ve eğitim gibi temel meselelerdeki eksiklikler önümüzde apaçık duruyordu. Bu yapısal sorunlara çözüm aramamız gerekirken yeniden seçim ile uzayan belirsizlik dönemi maalesef makro dengelerimizi tehdit eder hale geldi. Orta vadeli programlarda, yıllık programlarda öngörülen kur seviyeleri bugün gerçekleşenlerden çok uzak. İş dünyası ve hane halkı, belirsiz kur ve öngörülmeyen hareketleri karşısında giderek daha zor durumda kalıyor" dedi.

SEÇİMLER GÜVENLİ ORTAMDA YAPILMALI

Amerikan Merkez Bankası'nın (FED) bugün açıklayacağı faiz karanı herkesin merakla beklediğini söyleyen Cansen Başaran Symes, 6 hafta içinde bir seçime gidileceğini hatırlatarak, "Elbette hükümetten en öncelikli beklentimiz seçimin güvenli bir ortamda yapılmasının sağlanmasıdır. Siyasi partilerimizden, liderlerimizden, seçime yaklaştığımız şu dönemde ülkemizin çıkarları adına ayrıştırıcı bir söylemden uzak kalmalarını, sorumluluk ve sağduyulu bir dönemle propaganda dönemini yürütmelerini diliyoruz. Siyasi parti programlarında, ülkemizin demokrasi ve kalkınma standardını yükseltecek politika önerilerini görmeyi bekliyoruz. Ayrıca, daha ileri bir demokrasi için, bireyi merkeze alan bir anayasa, bir toplum sözleşmesine olan ihtiyaca tekrar dikkat çekmek istiyoruz. Yeni anayasa mutlaka temel hak ve özgürlükler, kimlikler ve kuvvetler ayrılığı konularını çağdaş normlarla ele almalıdır, almak zorundadır" diye konuştu.

Cansen Başaran Symes, seçim sonrası beklentilerini ise şöyle aktardı:

"Bu seçimden her ne sonuç çıkarsa çıksın, kurulacak tek parti hükümeti veya koalisyonun hükümetinin önceliği belirttiğimiz bu sorunlarla uğraşmak, piyasalara güven vermek, iç güvenliği sağlamak ve hukuk üstünlüğünü mutlak şekilde geçerli kılmaktır."

ÖZİLHAN: BİZE DÜŞÜK FAİZ ORANLARINDAN DAHA FARKLI ŞEYLER GEREKİYOR

Diğer yandan, Türkiye'nin en büyük şirketlerinin temsil edildiği ve zaman zaman hükümetle ters düşen TÜSİAD'ın Yüksek İstişare Konseyi (YİK) toplantısında gündemdeki gelişmeler ve çözüm önerileri değerlendirilirken; TÜSİAD yöneticileri dış ekonomik gelişmelerin yanı sıra, içeride artan şiddet eylemleri, tahammülsüzlük, güvensizlik ortamı ve kurdaki oynaklığın Türkiye'nin son 10-15 yıldaki kazanımlarına bir tehdit oluşturduğuna dikkat çekti.

TÜSİAD YİK Başkanı Tuncay Özilhan, böyle bir ortamda Türkiye ekonomisinin de çeşitli risklerle karşı karşıya olduğunu belirterek, "Türkiye'de en önemli ekonomik değişken kur. Hepimizin kurdaki değişiklikleri sürekli takip ettiği günlere geri döndük. Uzun vadeli düşünmeyi imkansızlaştıran, yatırım kararı alma koşullarını ortadan kaldıran kurdaki oynaklığın, zaten zayıf olan yatırım performansını daha da zedelemesi, tüketim talebini zayıflatması riski ile karşı karşıyayız" diye konuştu.

Özilhan, "Düşük reel faizler de üretim ve yatırımlar için tek başına yeterli olamıyor. Merkez Bankası başkanının da vurguladığı gibi, düşük faiz oranları güçlü ve kalıcı bir yatırım artışına yol açmıyor. Bize düşük faiz oranlarından ve parasal teşviklerden farklı birşeyler gerekiyor" dedi ve ekledi:

"Sürdürelibilir büyüme ancak gelişkin bir hukuk sistemi, iyi işleyen bir demokrasi sistemi içinde sağlanabilir... Bu nedenle daha gelişmiş bir demokrasiye sahip olmak Türkiye ekonomisinin de içinde bulunduğu kısır döngüden çıkmasını sağlayacaktır."

Özilhan, seçime gidilirken, tüm siyasi partilerden taleplerinin AB normlarında demokrasi hedefinin seçim bildirgelerine konulması olduğunu söyledi.