RECEP GENEL / SÖZCÜ

ABD Merkez Bankası FED’in faiz artırım sürecini küresel bir dalgalanmaya neden olmadan hayata geçirmeyi başarmasının ardından piyasalar yılın son günlerinde şimdilik rahat bir nefes aldı. Bir yıldır devam eden FED’in faiz artırım sürecinin geride bıraktığı hasar ise çok büyük oldu.  TL yılbaşından  bu yana yüzde 25 değer kaybetti.

Foto: Reuters


Borsa İstanbul’un kaybı ise yüzde 18.3’ü buldu. Geçen yıl 31 Aralık’ta 85.721 bin puanda olan borsa cuma günü 72.460 puana geriledi. 31 Aralık’ta piyasa değeri 537 milyar 645 milyon lira olan borsanın piyasa değeri 459 milyar 126 milyon liraya geriledi. Yani borsanın bu yıl kaybı 78 milyar 519 milyon lirayı buluyor.  1 Aralık’ta 76.785 puanda olan borsanın aralık ayını yükselişle tamamlayabilmesi için bile kalan 10 günlük sürede oldukça hızlı koşması gerekiyor.  Merkez Bankası’nın salı günü alacağı kararlar borsa ve TL’nin akıbetinin belirlenmesinde önemli rol oynayacak.

MERKEZ BANKASI TOPLANIYOR


2015 boyunca FED’in faiz artırımına gideceği beklentileri, doların özellikle gelişen ülke para birimleri karşısında yükselişe geçmesine neden olurken, hisse senetleri piyasalarından hızlı bir çıkış yaşandı.  Artan dolar talebi ile dünya dolar endeksi 3 kez 12 yılın zirvesine çıkarken, bu dönemde Güney Afrika Randı yüzde 30, Brezilya Reali yüzde değer kaybetti.  1 Ocak’ta 2.3299 lira olan dolar geçen sürede yüzde 25 değer yükselişle 2.9110 liradan işlem görmeye başladı. Piyasalar, 22 Aralık’ta toplanacak Merkez Bankası’ Para Politikası Kurulu’nun (PPK) TL’yi savunmak için faiz artırımına gitme olasılığını fiyatlıyor. Ancak,  Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı’nın birçok defa altını çizdiği bu adım siyasi engellerler karşılaşabilir.  Yeni hükümetin faiz artışına sıcak bakmadığı bilindiği gibi Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan faizin yüzde 4.6 olması gerektiğini açıkladı.

"2016 BORSA İÇİN ZOR OLUR"


FED’in düşük petrol fiyatları ve güçlü dolar dolayısıyla mart ayında faiz artışına gitmeyeceği yönündeki beklentiler 2016’nın ilk günlerinde TL ve borsanın kayıplarını telafi etmesine yardım edebilir. Ancak, artan güvenlik riskleri piyasalar için hâlâ önemli bir tehlike oluşturmaya devam ediyor.  Venbey Yatırım Araştırma Müdürü Barış Ürkün “2016 yılında FED’in 4 faiz artırımı yapabileceği tahmin ediliyor. Bu demektir ki; faiz artırımları her gerçekleştiğinde doların ABD’ye geri dönüşü hızlanacak. Yurtiçi piyasalarda bu durum doların yükselişine neden olacağından borsada işlem gören yüksek döviz yükümlülüğü bulunan şirketler finansal sonuçlarından olumsuz etkilenir. Bu bakımdan borsada 2016’da 2015 yılına benzer şekilde baskı ile karşılaşılan günlerin sayısı fazla olabilir” diye konuştu.

“MERKEZ GEÇ KALIRSA TÜRKİYE FIRSATI KAÇIRIR”


IşıkFX Araştırma Müdürü Veli Kocatürk “Merkez Bankası vaat ettiği gibi faiz artırımına başlarsa Türk varlıklarına sahip çıkabildiğini gösterecek. Ancak faiz artırımı ertelenirse bu durumda dolar etkisi yeniden gün yüzüne çıkacak ve hızla yükseldiğini görmemiz mümkün olacak” dedi.  FED’in harekete geçmesi ile diğer ülkelerin faiz artırmaya başladığını dile getiren Kocatürk “Gelişmekte olan ülkeler bir bir adım atıyor. Türkiye geç kalırsa 2016 yılında bu fırsatı bulamayabilir ve toparlanan Çin’in ardından agresif bir FED görebilir” dedi.

Merkez Bankası’nın bu haftaki toplantısının oldukça önemli olduğuna işaret eden Kocatürk “Merkez Bankası faizleri artırır ve gelecek dönemde adım atmaktan çekinmeyeceği mesajını verirse dolardaki bu kâr satışları kalıcı olur ve 2.86 seviyelerine yakın seyir görebiliriz. Aksi durumda dolar yeniden 2.96-3 lira aralığını takip edebilir. borsa Sİtanbul’da ise satış baskısı yeniden kendini gösterir. Borsada 70 bin puan seviyesinin altına gerileme görülebilir. Bu noktada  Merkez Bankası’nın zorunlu karşılıklara ödenen faiz politikası ile bankalara ne kadar destek olacağı önem taşıyor.  Bu destek kısa süreli olursa satış baskısı devam edebilir” dedi.

Gram altının doların gerilemesi ile 100 TL’nin altında fiyatlanabileceğine işaret eden  Kocatürk “Doların bir süre daha gevşeme ihtimali ve altının ons fiyatındaki düşüş olması bizi yeniden 95 TL’ye götürebilir. Altına yatırım yapmak isteyen yatırımcılar ise 90-93 TL aralığında fırsat bulup orta vadede 2016 yılı içerisinde altının güçlenmesi ile kar fırsatı yakalayabilir” diye konuştu.

“BAŞÇI DESTEK VERİRSE BAHAR HAVASI SÜRER”


FED Başkanı Janet Yellen’ın açıklamalarının güvercin tonda olmasının doların zayfılamasında etkil olduğunu dile getiren Destek Menkul Değerler Araştırma Uzman Yardımcısı Eylül Genç “FED Başkanı Janet Yellen konuşmasında kademeli faiz artırımının mekanik artırım anlamına gelmediğini söyleyerek piyasadaki tansiyonu düşürdü” dedi. Bu hafta piyasaları Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı’yı takip edeceğini dile getiren Genç “TL’deki bahar havasını dolarda 2.92 altında fiyatlanmalarla, borsada ise yüzde 4.55 değer kazanımıyla görüyoruz. FED öncesi gergin bekleyişin biraz olsun piyasalarda son bulmasından sonra Merkez Bankası’nın da olumlu bir adım atması halinde borsa yılı yükselişle kapatabilir. Bu hafta hem yurtiçi hem yurtdışında piyasalar biraz daha durulup, yönünü bulabilir ve piyasalarda beklenen Noel rallisi FED’in yarattığı iyimserlik ile gerçekleşebilir” dedi.

“MERKEZ FAİZ ARTIRIR”


Venbey Yatırım Araştırma Müdürü Barış Ürkün “Önümüzdeki hafta şüphesiz piyasaların takip edeceği ilk konu Merkez Bankası’nın vereceği faiz kararı olacak. Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, FED’in faiz artırımı yapması karşısında faiz artıracağına dair sinyaller vermişti. Bu nedenle 22 Aralık’ta Merkez Bankası’nın gecelik borç alma faizini yüzde 7.25’ten yüzde 7.50’ye haftalık repo ihale faizinde yüzde 8.00’e doğru artış ve gecelik borç verme faizinde indirim  olabilir. Bu durumda dolar 2.85-2.80 seviyelerine doğru geri çekilebilir” dedi.

“ALTINDA YÜKSELİŞ ÇABASI YİNE SONUÇSUZ KALACAK”


FED Başkanı Janet Yellen’ın açıklamalarının FED’in faiz artırımı konusunda aceleci davranmayacağı ve ABD cephesinden gelen enflasyon verilerinin bundan sonra tam anlamıyla odak noktası olacağını dile getiren Tacirler Portföy Yönetimi Direktörü Aysun Karaytuğ “Bu noktada doların 2.90 seviyesinin altına sarkma ihtimalinin düşük olduğunu ve mevcut düşüş gün içi alım fırsatı olarak sınırlı kalabilir” dedi.

Çin’in yavaşlaması nedeniyle daralan talep ve petrol fiyatında görülen gerilemenin, altın fiyatlarındaki düşüşün ana nedeni olduğunu ifade eden Karaytuğ “Risk iştahındaki düşüş ile birlikte yer yer talep gören ve belini doğrultan altın, deflasyonist baskının ve küresel talepteki azalmanın devam ediyor olmasının baskın gelmesi nedeniyle genel olarak düşüş eğilimini koruyor. Bunlara bir de FED’den gelen faiz artırımı ve sert bir şekilde yükselen dolar endeksi eklenince, 1060 seviyesinin altına inmiş olan bir altın görüyoruz. Bu noktada gidişat açısından altındaki yükseliş çabalarının sonuçsuz kalmaya devam etmesini ve zayıf seyrin sürmesini bekleyebiliriz” diye konuştu.

2016’DA FED EFSANESİ DÜNYAYA YÖN VERİYOR


FED bilmecesinin çözülmesinin ardından piyasalarda rahatlama mevcut olsa da, bunun kısa süreli olacağını  dile getiren ALB Menkul Değerler Araştırma Uzmanı Eda Önder Öztürk “Faiz artırımı gerçekleşmiş olsa da yeni ama nostaljik bir süreç bizleri bekliyor. Yumuşak bir tonlama ile faizi artıran, kademeli ve yavaş artırımlara işaret edip piyasaların tansiyonunu dindiren FED 2016 yılında da bizlere geçtiğimiz yıllara eş değer bir süreç yaşatacak. Faiz artışları zamanlaması belirsizliğini koruyacak olup, bizler yeniden ABD’den gelecek olan veri akışını takip ediyor olacağız” dedi.

Özetle FED efsanesi 2016 yılında da sürecek ve FED belirsizlik gücünü elinde tutup dünya genelinde piyasalara yön verecek” diye konuştu.

Bu süreçte gelişmekte olan ülkeler kendi hikayeleri bazında ayrışabileceğini ifade eden Öztürk  “Türkiye olarak avantaj ve dezavantajlara konu olan bir çok hikayemiz mevcut. Emtia ithalatçısı ülkeler grubunda yer alan Türkiye’nin ticaret dengelerine olumlu yansıyabilir” dedi.  Ekonomi yönetimine önemli görevler düştüğünü belirten Öztürk “ Hükümetin reform programında dişe dokunur bir yapısal iyileşme ile karşılaşmadık.  Jeopolitik risklerin her an baş gösterebilecek olması Türkiye için en önemli risk unsurlarının başında geliyor” şeklinde konuştu.