Ergenekon Davası'nın 5 yıldır firari olan sanığı Emekli Tümgeneral Mustafa Bakıcı, yıllar sonra ilk kez duruşmaya katıldı. Bakıcı, ifadesinde ''Hakkımda yakalama kararı çıkarıldığında gerçeğin er ya da geç ortaya çıkacağını bilerek sabırla bekledim. O yüzden teslim olmadım. Yurtdışına hiçbir zaman çıkmadım. Türkiye'deydim'' dedi. Hakkındaki yakalama kararı kaldırılan Bakıcı'ya yurtdışına çıkış yasağı kondu.

Ergenekon Davası kapsamında dosyaları ayrılan Bedrettin Dalan, eski milletvekili Turan Çömez, emekli Tümgeneral Mustafa Bakıcı, Emrah Gönenci ve Saipir Deblevidze'nin yargılandığı davanın 3. duruşması yapıldı. İstanbul Adalet Sarayı'nda bulunan 6. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmaya 18 Şubat'ta hakkındaki yakalama kararı kaldırılan ve 10 Mart'ta Türkiye'ye dönen Bedrettin Dalan katılmazken, 5 yıldır firari olan emekli Tümgeneral Mustafa Bakıcı hazır bulundu.

DALAN RAHATSIZ OLDUĞU İÇİN DURUŞMAYA KATILAMADI

Bugün duruşmada ifade vermesi beklenen Bedrettin Dalan rahatsız olduğu gerekçesiyle duruşmaya katılmadı. Dalan'ın avukatları mahkemeye sağlık raporu sundu ve bir sonraki duruşmada müvekkillleri Bedrettin Dalan'ı hazır edeceklerini belirtti.

"DAVANIN KUMPAS OLDUĞUNU EN BAŞINDAN GÖRMÜŞTÜM. O YÜZDEN TESLİM OLMADIM"

Duruşmada kimlik tespiti yapılan Mustafa Bakıcı, evli ve 2 çocuğu olduğunu, emekli subay olduğunu sabıkasının ise olmadığını belirtti. Kimlik tespitinin ardından 2 saat savunma yapan Bakıcı, "İddianamedeki iddia ve suçlamaların doğru ve inandırıcı olmadığını vurgulamak istiyorum" diyerek sözlerine başladı.

İddianamede "Terör örgütü yöneticisi olmakla" suçlandığını belirten Bakıcı, "Yıllarca terörle mücadele ettim. Şimdi bu iddia ile suçlanmak ızdırap veren bir durum. Bu suçlamayı Türk Silahlı Kuvvetleri'ne de ağır bir itham olarak gördüm. Hakkımda yakalama kararı çıkarıldığında gerçeğin er ya da geç ortaya çıkacağını bilerek sabırla bekledim. Davanın kumpas olduğunu en başından görmüştüm. O yüzden teslim olmadım. Yurtdışına hiçbir zaman çıkmadım. Türkiye'deydim" dedi.

"İSİMSİZ İFTİRA MEKTUPLARI"

İddia makamının isimsiz ve imzasız iftira mektuplarını iddianamesine dayanak yaptığını belirten Bakıcı, "Her iki mektubu da kendisinin yazdığını iddia eden ihbarcının, birinci mektupta ismini Serkan Çakır, ikinci mektupta ise ismini Serdar Yılmaz olarak belirtmiştir. Daha başlangıçta ismini bile karıştıran ihbarcının, yazdığı her şeyin doğru kabul edilmesi şüphe yaratmaktadır. Bu çelişkiyi gidermek için iddia makamının, ihbarcının gerçek kimliğini ortaya çıkarmak için çaba göstermediği, ihbarcı mektubunda tanık olarak çağrılması durumunda gelmeye hazır olduğunu bildirmesine rağmen, çağırmadığı görülmüştür" diye konuştu.

"BİLGİ DESTEK DAİRE BAŞKAN VEKİLLİĞİ GÖREVİ TARAFIMA VERİLMESEYDİ....."

"Ağustos 2008 tarihinde Genelkurmay İç Güvenlik harekat Daire Başkanlığı'na atandım" diyen Bakıcı, geç saatlere kadar çalıştıklarını hatta haftasonu da mesai yaptıklarını söyledi. Bakıcı, "Eylül 2008'de de Bilgi Destek Daire Başkanlığı vekâleten tarafıma verildi. Bilgi Destek Daire Başkan Vekilliği görevi tarafıma verilmeseydi; bahse konu dava sebebiyle mesleğini bırakmak zorunda kalan ve 31 yıllık meslek yaşantısının yarısından fazlasını bizzat terörle mücadelede geçirmiş, bu vatan için ölmeyi şeref sayan bir askerin ergenekon terör örgütü ara yöneticisi suçlamasıyla bugün sanık sandalyesinde karşınızda olacak mıydı?" diye konuştu.

"İnternet uygulamaları, Genelkurmay Başkanlığı tarafından, 1999 yılından beri yürütülen kurumsal, resmi bir faaliyet olduğunu 7 Kasım 2009 tarihinde açıklamıştır" diyen Bakıcı, "Dokuz yıldan beri devam eden ve hiçbir suçlamaya muhatap olmayan kurumsal kimlik kazanmış Bilgi Destek Daire Başkanlığı'nca işletilen internet sitelerinin, vekâleten bakan bir kişinin bahse konu görevi, devam ettirmeyeceğim deme imkânı olabilir mi?" şeklinde konuştu.

"SAVCILIK İSİMSİZ, İMZASIZ İHBAR MEKTUPLARINI ESAS ALMAYIP GERÇEĞİN ORTAYA ÇIKARILMASINA YÖNELSEYDİ...."

Bakıcı, "Bilgi Destek Daire'nin tarafıma vekâleten verildiği tarihte komutanlık direktiflerine uygun olarak Bilgi Destek Dairesi'nin yeniden yapılandırılması hususunda iki alternatif üzerinde çalışılıyordu. Bahse konu çalışmalar; Bilgi Destek Daire'sinin tek şubeye indirgenerek İç Güvenlik Daire'ye bağlanması, Mevcut görev ve sorumlulukların azaltılarak teşkilatının küçültülmesi şeklindeydi. Daire'nin geleceğine dair henüz nihaileştirilmemiş bir çalışma ortamında, internet sitelerinin işletilmesi faaliyetleri asgari seviyede yürütülüyordu. Bilgi Destek Daire'deki Şube müdürü arkadaşlarım, asgari seviyede yürütülen faaliyetler kapsamında, Türk Silahlı Kuvvetleri'ni yıpratmaya yönelik olarak ortamda yoğun bir saldırı varken, yapılacak en küçük bir hatanın dahi nelere mal olabileceğinin bilincindeydiler. Genel olarak tarafıma, ulusal basından aldıkları, çoğunluğu iç güvenlik ve terörle mücadeleyle ilgili haberleri internet sitelerine eklediklerini ve içerikten çok haber sayısını içeren istatistikî bilgi veriyorlardı. Savcılık isimsiz, imzasız ihbar mektuplarını esas almayıp gerçeğin ortaya çıkarılmasına yönelseydi, Eylül 2008 - 4 Şubat 2009 tarihleri arasındaki 5 aylık dönemde internet sitelerinin yok denecek kadar az haber yüklendiğini, yüklenen haberlerin içeriğinin de iç güvenlik harekâtı ve terörle mücadele ile ilgili olduğu, iddia ettiği Ergenekon silahlı terör örgütünün amaçlarına yönelik suç teşkil edebilecek haberler olmadığını tespit edecekti" diye konuştu.

"SUÇLAYACAKSANIZ, BUNU SOMUT DELİLLERLE KANITLAYACAKSINIZ"

Bakıcı, "Emniyet Müdürlüğü bilirkişisinin raporuna göre de; suçlamaya esas olan sitelerin 20 Haziran 2008'de en son güncellemenin yapılmış olduğu tespit edilmiştir. Savcı ifade aşamasında tarafıma yönelttiği sorularda bahse konu sitelerin içerisinde bulunduğunu iddia ettiği haberlerin hepsi Ağustos 2008 öncesine aittir. Görev yaptığım döneme ait suç unsuru olabilecek haber veya yorum gösterememiştir. Savcı, uygulamanın geçmişine yönelmeyip, Eylül 2008 tarihinden sonra görev yapanlara "sitelere girme yetkiniz ve imkânınız var, bu sitelerin içeriğini neden değiştirmediniz, o halde Ergenekon Silahlı Terör Örgütü'nün bu siteler vasıtasıyla yürüttüğü psikolojik harekât faaliyetlerine iştirak etmiştir" diye suçlamaktadır. Böyle bir mantık yürüterek herkesi suçlayabilirsiniz. İnsanların birçok şeyi yapma imkânı vardır. Ancak, imkânı olmak başka şey, bu imkânı suç teşkil edecek şekilde kullanmak daha başka bir şeydir. Suçlayacaksanız, bunu somut delillerle kanıtlayacaksınız" dedi.

"ANDIÇ TARAFIMIZDAN HAZIRLANMIŞTIR"

Bakıcı, 4 Şubat 2009 tarihinde bir gazetede internet siteleriyle ilgili bir haber yayımlandığını belirterek şunları söyledi:

"Harekat Başkanı Emekli Korgeneral Mehmet Eröz tarafından sitelerle ilgili inceleme yapılması bu inceleme tamamlanıp yeni bir karar alınıncaya kadar sitelerin faaliyetlerinin durdurulması emri verilmişti. Yapılan incelemeler sonucunda, 2007 yılında yürürlüğe giren 5651 sayılı internet ortamında yapılan yayınların düzenlenmesi ve bu yayınlar yoluyla işlenen suçlarla mücadele edilmesi kanununa göre, işletilen sitelerin gerçek kişiler adına olmadığı tespit edilmiştir. Bu eksikliği gidermek ve işletilen 10 siteyi kapatarak bölücü faaliyetlere yönelik eylem planında Genelkurmay Başkanlığına verilen görevleri etkin şekilde yerine getirmek maksadıyla andıç tarafımızdan hazırlanmıştır. Andıcın amacı internetin sağladığı iletişim imkanlarını kullanarak devleti ve TSK'yı yıpratmaya yönelik propagandayı etkisiz kılma ve kamuoyunu bilgilendirmektir. Hazırlanan andıçta, 4 ayrı konuda internet sitesi kurulması öngörülmekteydi. İkinci hareket tarzı olarak da, andıçta yer alan bu konuların Genelkurmay Başkanlığı resmi internet sitesinde oluşturulacak alt bölümlerde yayımlanması hususu da yer almaktadır. Faaliyet illegal olsa, TSK resmi internet sitesini kullanmak düşünülebilir miydi? Ayrıca 5651 sayılı yasaya uygun olarak kurulması planlanan sitelerin şube müdürlerinin üzerine alınacağı hususları özellikle belirtilmiştir. Bu da hukuk dışı bir amacın güdülmediğinin göstergesidir. Yeni kurulacak sitelerin daha önce işletilen ve kapatılan sitelerle ilgisi yoktur. Bu nedenle andıçta eski sitelerden bahsedilmemektedir."

Bakıcı, "Söz konusu andıç, Genelkurmay Başkanlığı'nda hazırlanmış resmi ve yasal olup tamamlanmamış karargah çalışmasıdır. Dolayısıyla andıç gibi bir idari işlem ile önceden işlendiği iddia edilen suçlara hukuk koruması sağlamak, zaten hukuken mümkün olmadığını değerlendirmekteyim" dedi.

"O GÜNE KADAR BÖYLE BİR PLANI BEN DAHİL HİÇBİR PERSONELİM GÖRMEMİŞTİ"

''12 Haziran 2009 tarihinde dönemin Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun başkanlığında oluşturulan heyetin içinde yer alarak Pakistan ve Afganistan ziyaretinde bulunuyordum" diyen Bakıcı, "14 Haziran 2009 tarihinde yurda döndüğümde, Taraf Gazetesi'nde yayımlanan bahse konu haberi öğrendim. Dursun Çiçek'i telefonla arayarak konuyu sordum. Böyle bir planın tarafınca hazırlanmadığı, ilgisinin ve bilgisinin dahi olmadığını bildirdi. Komutanlıkça idari ve adli soruşturma başlatıldı. O güne kadar böyle bir planı ben dahil hiçbir personelim görmemişti. İrtica ile Mücadele'ye yönelik olarak bir plan hazırlanması hususunda tarafıma böyle bir emir verilmediği gibi astlarıma da bu hususta herhangi bir emir vermedim ve astlarımın da bu hususta herhangi bir çalışma yaptığını görmedim. 17 Haziran 2009 tarihinde soruşturmanın selameti açısından Dursun Çiçek, Eğitim Daire Başkanlığı'na görevlendirildi. 18 Haziran 2009 tarihinde imajları alınan ve incelenen bilgisayarlar, Askeri Savcılık tarafından Bilgi Destek Daire Başkanlığı'na iade edilmiş ve daire normal faaliyetlerine yeniden başlamıştır."

"DAİRE PERSONELİNİN MESAİYE ÇAĞRILMA EMRİ TARAFIMDAN VERİLMİŞTİR"

Bakıcı, "19 Haziran 2009 tarihinde, anılan haberin yayımlanmasından bir hafta sonra, kurulması düşünülen 4 adet internet sitesinin kapatılması ve 31 bilgisayarın teslim edilmesine yönelik olarak Genelkurmay Harekat Başkanı Korgeral Mehmet Eröz tarafından sözlü emir verilmiştir. Emri uygulamak üzere Bilgi Destek Dairesi Başkanlığı'na mesai bitimine yakın gittim. Daire'de 3 şube müdürü bulunuyordu. Personel ise servislere yetişmek üzere daireden ayrılmıştı. Anılan emir ilgili personele vermek için şubelere gittiğimde her tarafta, günlük basın özetleri, gazete, dergi vb. çok miktarda basılı yayının birikmişti. Bahse konu dokümanların dağınık halde bulunması ve ilgili personelin de mesaiden ayrılmış olması sebebiyle, emri yerine getirememenin vermiş olduğu huzursuzlukla... Beraberimdeki İdari Şube Müdürü Albay Nuri Yıldırım'a, kurulması düşünülen 4 adet sitesinin kapatılması yönünde internet bağlantısının kesilmesi, internet bilgisayarlarının teslim edilmesi, TSK Arşiv Yönergesi'ne göre, şubelerde bulunan evrak ve belgelerin gözden geçirilerek daha önceden arşive kaldırılması gerektiği halde elde tutulan evraklara gerekli işlemlerin yapılması ve muhafazasına gerek bulunmayan evrakların imha edilmesi ve kayıtsız hiçbir evrakın bulunmaması maksadıyla daire personelinin mesaiye çağrılma emri tarafımdan verilmiştir.Genelkurmay Başkanlığı Evrak Yönetim Sistemi 2007 yılından itibaren uygulamaya başlanmıştır. Bu sisteme göre personelin kullandığı bilgisayarlar İntranet(TSKNET) kapalı devre ağ sistemine bağlıdır. Personelin hazırladığı her belge İntranetin bağlı olduğu Bilgi Sistemler Daire Başkanlığı sorumluluğunda bulunan Ana Servere otomatik olarak kayıt edilir. Personelin çalıştığı konuyu kaç kez ne zaman değiştirdiği ana severde kullanıcı iz bilgisi (LOG) kayıtları üzerinden tespit edilebilir" dedi.

"YÖNERGE VE EMİRLER GEREĞİ YAPILMASI GEREKEN FAALİYETLER OLARAK İCRA EDİLMİŞTİR"

Bilgisayarlardaki evrak kırpma suçlamasına da değinen Bakıcı, "Her yıl Ocak ayında yapılması gereken arşiv çalışması gecikmiştir. İddianamede iddia edildiği gibi 12 Haziran 2009 tarihinde Taraf Gazetesinde haberin yayımlanmasını müteakip hemen yapılan bir faaliyet olmayıp Askeri Savcılıkça bilgisayar imajlarının alınması ve delillerin toplanmasından bir hafta sonra Daire normal faaliyetlerine döndükten sonra yönerge ve emirler gereği yapılması gereken faaliyetler olarak icra edilmiştir" dedi.

"BELGENİN HAZIRLANDIĞINA DAİR BİR İZE RASTLANMADIĞINI TESPİT ETMİŞTİR"

Bakıcı," Askeri Savcılık, tarafımın katkılarıyla hazırlandığı iddia olunan sözde İrticayla Mücadele Eylem Planı hakkında imajlarının alındığı 14 bilgisayarın üzerinde bahse konu sözde planın olup olmadığını bilirkişilere inceletilmiştir. Ayrıca TSKNET bilgisayar ağında kullanılan bilgisayarların kullanıcı iz bilgisi (LOG) kayıtları üzerinde de inceleme yaptırılmış, belgenin hazırlandığına dair bir ize rastlanmadığını tespit etmiştir. 3 kişilik bilirkişi heyetince hazırlanan raporda; belgenin şekil açısından askeri yazışma tekniklerine uymadığı belirtilmiştir. Ayrıca Askeri Savcılık tarafından soruşturmaya esas belge üzerinde yaptırılan parmak izi araştırması sonucu tespit edilen 9 parmak izi ve 5 avuç içi izi sahibinin tespit edilemediği kararında yer almıştır. Görülüyor ki; tespit edilen parmak ve avuç içi izlerinin Daire'de görevli herhangi bir personele ait olmadığı anlaşılmaktadır. İrticayla Mücadele Eylem Planının Bilgi Destek Dairesinde hazırlandığına dair hiçbir delil elde edilememiştir. Söz konusu Planın 19, 20 Haziran 2009 tarihinde Bilgi Destek Dairesi'nde gerçekleştirilen evrak imha işlemleri ve İnternet Bilgisayarların güvenli sil işlemine tabi tutulması suretiyle yok edilmesi mümkün değildir. Bu çerçevede ihbarcı subayın iddia ettiği hususlarda dikkate alındığında işlenemez suç söz konusudur. Askeri Savcılık Suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme yasal unsurları itibariyle oluşmadığından kovuşturmaya yer olmadığına karar vermiştir" şeklinde konuştu.

"İDDİA EDİLEN HİÇBİR SUÇU İŞLEMEDİM"

"4 adet yeni internet sitesi kurulmasına ilişkin onay almak amacıyla andıç hazırlanmış, uygulama emri hazırlanmamış ve bu dört site hiçbir zaman için faaliyete geçmemiştir. Bu andıç ile kapatılan internet sitelerine hukuki koruma sağladığını iddia etmek zorlama bir isnat olduğunu değerlendiriyorum. Yönerge, emir ve talimatlar gereği yapılması gereken faaliyetleri koordine etme ve yapılmasını takip etmek komutanlık sorumluluğumdur" dedi. Bakıcı, "İddia edilen hiçbir suçu işlemedim. Beraatime karar verilmesini talep ediyorum" dedi.

YAKALAMA KARARI KALDIRILDI

Kısa aranın ardından kararını açıklayan mahkeme heyeti, Mustafa Bakıcı'nın savunmasının alınmış olması nedeniyle hakkındaki yakalama kararının kaldırılmasına ve serbest bırakılmasına karar verdi. Mahkeme heyeti ayrıca Mustafa Bakıcı'nın yurtdışına çıkış yasağı koydu.

DURUŞMA ERTELENDİ

Mahkeme sanıklar Emrah Gönenci, Turhan Çömez ve Saipir Debzlelvidze'nın hakkındaki yakalama kararının beklenilmesine karar vererek, duruşmayı erteledi.

AĞIRLAŞTIRILMIŞ MÜEBBET HAPSİ İSTENİYOR

İddianamede, Bakıcı'nın "Cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etmek" suçundan ağırlaştırılmış müebbet ve "Terör örgütü yöneticisi olmak" suçundan ise 15 yıldan 22,5 yıla kadar hapsi isteniyor.