Hande Zeyrek- Duayen Gazeteci Rahmi Turan, yeni kitabını anlattı: Tokmak, akılları başlarına gelsin diye kafalarına iniyor...

1957’de muhabir olarak Babı-Ali’ye adım atan Rahmi Turan bugüne kadar yayın hayatına soktuğu 7 gazete ile Türkiye’de yüksek tirajlı gazete çıkarma rekortmeni olan tek isim... “Efsane Genel Yayın Yönetmeni” olarak da anılan Turan’ın
SÖZCÜ’deki‚ ‘Tokmak’ köşesinde AKP dönemine ışık tuttuğu yazıları ‘İndirilen Tokmaklar’ üst başlığıyla,’Yakacaklar Ülkeyi!’ isimli yeni kitabında toplandı. Toker Yayınları’ndan çıkan ‘Yakacaklar Ülkeyi’ kitabıyla Turan, 12 yıllık AKP döneminde yaşananları adeta tarihe not ediyor... Rahmi Turan ve eşi Emel Hanım’la yeni kitabı vesilesiyle bir araya geldik.


DAVULA İNEN TOKMAKLAR GİBİ...


Kitabın üst başlığında ‘İndirilen Tokmaklar’ yazıyor. Yazılarınızda tokmağı yiyen en çok AKP oldu. Peki yerine ulaştı mı tokmaklar?
Tokmakların yerini bulup bulmadığına okurlar karar verecek. Tokmakların iki türlü anlamı var. Biri bir şeye vurmak. Diğeri de ilan etmek anlamında. Eski yıllarda tellallar davula tokmak vurarak halkı bilgilendirirdi. Tokmaklar davula inerdi. Benim tokmaklarımın da davula inen tokmak gibi birinci amacı halkı uyarmak ve bilgilendirmek. İkincisi ise kimleri muhatap alıyorsak onların akılları başlarına gelsin diye kafasına inen tokmaklar.


Peki akıllar başa geldi mi?

Pek ışık görmüyorum. Onların hayat felsefeleri farklı. Çağdaş olduklarını söyleyemeyiz... Ancak biz görevimizi yapmaya usanmadan devam edeceğiz. Herkes susarsa nasıl aydınlığa çıkabiliriz? Birilerinin konuşması lazım. Azınlıkta olmamıza rağmen biz konuşanlar grubundayız. Çünkü yurttaşlarımızı seviyoruz ve gelecek nesillere daha iyi bir Türkiye emanet etmek istiyoruz.


Kitabınızın ismi de çok çarpıcı: Yakacaklar Ülkeyi...

Bir umut var aslında bu cümlede. ‘Yakacaklar’ derken yani henüz yakamadılar... Eğer aklımızı başımıza alırsak, oylarımızı doğru yönde kullanırsak geleceği kurtarırız. Karamsar olmamak gerekiyor, her gün yeni bir umutla başlıyor. Her seçim yeni bir umuttur. Geçmişteki olaylardan ders alan seçmenin buna göre değerlendirme yapıp karar vereceğini umuyorum. Diyelim ki aynı yanlış devam ediyor. O zaman Türkçe’de çok güzel bir laf vardır: Kendi düşen ağlamaz...


17 Aralık gibi olaylar da son iki seçime çok yansımadı gibi...

Yavaş yavaş uyanacaklar diye düşünüyorum. Tecrübe okulunda, yavaş yavaş insanlarımız akıllanacak. Nasıl ki eğitim, ilk, orta ve üniversite gibi kademelerden oluşuyorsa; insanların aydınlanması da böyle oluyor. Biz toplum bilinci olarak henüz ilkokul düzeyindeyiz. İlkokul öğrencisinden çok sağlıklı bir karar vermesini bekleyemeyiz. Bizim de bu ülkenin eli kalem tutan insanları olarak görevimiz; gücümüz yettiğince, dilimiz döndüğünce bir takım gerçekleri ortaya koymak. ‘Yakacaklar Ülkeyi’ kitabı muhabirliğe aynı yıl başladığımız gazeteci arkadaşım Yalçın Toker’in fikriydi. ‘Yazılarının kalıcı olması için her zaman el altında bulundurulabilecek bir kitap olmalı’ dedi. En çarpıcı yazılarımı seçmiş. Birbirini takip eden, sanki bütün olarak yazılmış gibi bir kitap haline geldi. Bizden sonraki kuşaklar bu kitapta bugünün tarihini bulacaklar. Bu kitap bir döneme ışık tutacak. Önemli olan bu...


DEMOKRATİK HAKLAR TEHLİKE ALTINDA


Kitabın isminden de yola çıkarsak ülke şu an yangın yeri mi?

Özgürlük ve demokratik haklar tehlikede. Çıkarılan yasalardaki sert hükümler ülkenin aydın sayılan insanlarını korkutmuş gözüküyor. Gazetelerin yüze 80’i iktidar yandaşı haline gelmiş. Özgürlükleri, hakkı, hukuku yazan basın ağır ekonomik baskılar yaşıyor. Türkiye’de dünyanın hiçbir yerinde görülmeyecek ölçüde basın çalışanları hakkında binlerce dava var. Böyle bir ülkenin hâlâ demokratik olduğu iddia ediliyorsa, demokrasinin bu çeşidinin dünyada benzeri yoktur. Bunlar yangının bir parçası. Gezi olayları ayrı bir dramdı. Şu an vatandaş, en ufak bir eleştiride bulundu, herhangi bir devlet büyüğü geçerken elini salladı diye karga tulumba götürülüyor. Birkaç genç, üniversite harçlarını protesto ediyor diye yaka paça götürülüyor. Bu ülkede hakkını aramak bile suç haline gelmiş durumda. Ülke halkı kutuplara ayrıldı. Kutuplaşma her geçen gün körükleniyor. Bundan daha büyük yangın olabilir mi? Tek yumruk olmak, birbirimize kenetlenmek zorundayız aksi halde bu coğrafyada yaşatmazlar bizi. Düşmanlarımız çok.

ASKERİ DÖNEMDE BİLE BÖYLE BASKI GÖRMEDİK

Yönettiği tüm gazeteler tiraj rekorları kırdığı için “Tirajların Efendisi” lakabıyla anılan duayen gazeteci Rahmi Turan’ın tarihi belge niteliğindeki yeni kitabı‚ ‘Yakacaklar Ülkeyi!’ AKP döneminde yaşananlara ışık tutuyor... Turan, SÖZCÜ’nün 1. sayfasındaki ‘Tokmak’ yazılarını ise evindeki işte bu mütevazı çalışma masasında yazıyor...
1950’ll yılların sonunda gazeteciliğe başlayan Rahmi Turan, o dönemi, “Basın üzerinde askeri dönemlerde bile böyle bir baskı olmadı. O dönemde de tatsız olaylar oldu, haksızlıklar da oldu ama basının üzerinde ağır bir baskı ve bu kadar dava açıldığı, gazetecinin hapse atıldığı olmadı” diyerek günümüzle kıyaslıyor.

Başkanlık sistemi bizde padişahlık gibi olur!..

Cumhurbaşkanı önce 400 vekil sonra 335 de yeter dedi... Sizce AKP seçim konusunda endişeli mi?

AKP seçime rahat girmiyor. İlk defa bir panik havası görünüyor. Koalisyon sözünün telaffuz edilmesi partinin bir takım endişeler içinde olduğunu gösteriyor. Bu endişenin sebebi de terör örgütü PKK’nın siyasi temsilcisi HDP’yle yapılan pazarlıklar. İmralı’da müebbet mahkumu Apo ile görüşmelerin milliyetçi kesimde, yurdunu ve milletini seven, kendini Türk kabul eden kesimde rahatsızlık yaratması. Bu rahatsızlık sonucu AKP oylarının erozyona uğradığı görüldü. Paniğin sebeplerinden biri budur. Bu oyların bir kısmı MHP’ye gidiyor.
uHükümete yakın araştırma şirketleri tam tersini söylüyor...
AKP’ye yakın şirketlerin yayınladığı anketlere göre hükümetten isimler, ‘Oy oranımız yüzde 49 ile 51 arasında değişiyor’ diyor. Bunları ben karanlıkta şarkı söyleyen insanlara benzetiyorum. Sessiz ve karanlık yerlerde insanlar korkusunu gidermek için şarkı söylermiş. Aslında yüzde 40-41 oy alırlarsa onlar için başarılı bir seçim olur. Ben AKP oylarının yüzde 10 civarında düşeceğini tahmin ediyorum. Burada en önemlisi vatandaşın cebindeki yangın...  Çünkü 13 yıl içinde gelirler bir miktar arttı. Çarşıda da fiyatlar 10 misli arttı. Biz en pahalı benzini, doğalgaz ve elektriği kullanıyoruz.


HDP İLE KOALİSYON HAYIRLI OLMAZ
Koalisyon ihtimali nedir?

Koalisyonu ilk telaffuz eden Sayın Erdoğan oldu. Koalisyon AKP’nin 276 milletvekilinin altında kalmasıyla olur. Eğer oy oranı yüzde 40’ın altına düşerse bir de HDP barajı aşarsa tek başına iktidarı mümkün değil. AKP’nin koalisyon ortağı bulması lazım. En yakın ihtimal HDP görünüyor. O zaman da bazı tavizler verecek bu partiye. Ülke için hayırlı olmayacak. Ama oy oranına göre CHP ve MHP’nin milletvekili sayısı hükümet kuracak kadar olursa onlar da yapabilir.


Sayın Erdoğan’ın başkanlık hayali suya mı düşüyor öyleyse?

Ben başkanlık sisteminin gerçekleşeceğini düşünmüyorum. Başkanlık aslında demokratik bir sistemdir ancak bunu uygulayan ülkelerin demokrartik kültürünün çok üst düzeyde olması lazım. Biz, daha demokrasinin ilk basamaklarında mücadele ederken başkanlık sitemi uygulamamız mümkün değil. Başkan parlamentonun izni olmadan bir kuruş harcayamaz. Bizde başkanlık olmadan bütçe saraylara, zırhlı araçlara, uçaklara harcanıyor. Kimseden izin alınmıyor. Bir de başkanlık olduğunu düşünün... Bizde başkanlık padihşahlık gibi olur.

Uzun ve mutlu
evliliğin sırrı paylaşmak

Rahmi Turan’la 48 yıldır mutlu bir evliliği olan ressam Emel Turan, 36 yıl önce çekilmiş fotoğraflarına bakıp uzun evliliğin sırrının sevgi, sabır, hoşgörü ve paylaşmak olduğunu söylüyor. Rahmi Turan röportajın finalini ise fıkrayla yapıyor: “Hz. İbrahim’i düşmanları Urfa’da yakalamış. Odunları dizmişler. ateşi yakmışlar. Ortasına da İbrahim Peygamberi koyacaklar. O sırada bir karınca su alıp ateşe döküyormuş. ‘Bir damla suyla koca ateş söner mi?’ demişler. Karınca da ‘Evet sönmez ama Allah’ın huzurunda ben elimden geleni yaptım diyebileceğim’ demiş. Bu ‘tokmak’lar da belki ateşi söndürmez ama biz görevimizi yaptık. Bir gün nasip olursa Tanrı’nın huzurunda ‘biz elimizden geleni yaptık’ diyebileceğiz.”