Saygı ÖZTÜRK

Tahliye kararı veren hakimlerle ilgili tutuklama kararını eleştiren Yargıtay Onursal Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu, bugün Türkiye’de polis devletinin var olduğunu söyledi

İstanbul’da cemaate yönelik operasyonlarda tutuklanan Hidayet ve 75 emniyet mensubuyla ilgili tahliye kararı veren 29 ve 32’nci Asliye Ceza hakimleri Metin Özçelik’in tutuklanması, Mustafa Başer’in de tutuklanma talebiyle mahkemeye sevk edilmesi yargıda kaygıları artırdı. Türk Hukuk Kurumu Başkanı ve Yargıtay Onursal Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu, SÖZCÜ’nün sorularını cevaplandırdı. İşte çarpıcı açıklamalar:

‘KESİN KARAR VAR, DOSYAYA EL KONAMAZ’

“Ülkede hukukun üstünlüğü bir tarafa bırakılmışsa, yargı bağımsızlığı ortadan kalkmışsa söylenecek bir şey kalmamış demektir. Son bir hafta içinde olan her şey yanlış. 29 ve 32. Asliye Ceza hakimlerinin karar vermesi, HSYK’nın kararı, bir hakimin karar verdikten sonra aynı dosyayı yeniden önüne alıp ‘önceki kararımı geri aldım’ diye konuşması ve dosyaya el koyması. Bu dosyaya el koyamaz, çünkü o kesin karardır. Kararın doğru olup olmadığı değil, işlemler yanlış.”

‘BUGÜN TÜRKİYE’DE POLİS DEVLETİ VAR’

“Anayasada ‘hukuk devleti’ yazıyor ama Türkiye bugün hukuk devleti değil. Kanunların yerine getirilmediği bir ülke ‘kanun devleti’ de değil. Geriye ne kalıyor: Polis Devleti. Türkiye’de polis devleti vardır. Bu olayın içinde doğru olan bir şey yok. Ne 29’uncu, ne 32’nci mahkemenin kararının uygulanmaması suçtur. HSYK’nın kararı, tutuklama kararı çıkarılması da suçtur.”

‘YAŞANANLAR, HAKİMLERE ÇOK NET TEHDİT’

“Hakimin, örgütle ilişkisini ortaya koyacak deliller ortada yoksa, bunun için delil olarak Cumhurbaşkanı’nın, Başbakan’ın ‘serbest bırakmaları için dışardan talimat aldılar’ sözü yeterli sayılıyorsa orada hukuk yok demektir. Adını koyduk ‘cemaat, paralel.’ Bunun için bir mahkeme kararı var mı? Yok. Bu örgütle hakim arasında ilişkiyi ortaya koyacak delil var mı? Yok. Peki nasıl iştir bu? Bir ‘darbe’dir gidiyor. Nasıl bir darbedir bu? Açıkçası neresinden tutarsan tut elinde kalıyor. Hukuk devleti yoksa zaten bunları tartışmasının, irdelemenin bir anlamı yok. 60 sene sonra bunları görmek bir hukukçu olarak beni de kahrediyor. Yaşananlar, hakimlere çok net bir tehdittir, uyarıdır.”