Davutoğlu, AKP Genel Merkezi'nde yaptığı konuşmasında artan terör olayları ve şehit ailelerinin tepkisi hakkında, "Şu ana kadar telefonla görüştüğüm hiçbir şehit ailesi ya da bugün olduğu gibi bizzat gidip taziye dilediğim hiçbir şehit ailesi ne kadere, ne vatana, ne ülkeye sitem ettiler” dedi.



Şehit polisin eşi böyle isyan etti!

Şehit eşininin isyanı: Kocamın kanını, helal etmiyorum! Bana da ceza versinler!..


İşte Davutoğlu'nun konuşmasından satırbaşları;

7 HAZİRAN SEÇİMLERİ VE SONRASI

“Öyle siyasi hareketler vardır ki kaderleri ülkelerinin kaderleriyle birleşmiştir. O siyasi hareketin içinde olanlar ülke kaderleriyle bütünleşmiş olmanın sorumluluğunu taşımak durumundadırlar. Sendeleyemezler, yavaşlayamazlar, tereddüt edemezler, kendilerine yönelik bir kaygıyı beraberinde getiremezler. Hep ayakta olmak durumundadırlar. Aksi takdirde başta söylediğim zafer ile sınama arasındaki dengeyi kurmakta zorluk çekerler. Elhamdülillah, AK Parti kadroları bu dengeyi hep korudular, koruyacaklar. 7 haziran seçimleri yeni bir sınavdı. İlk defa, belki oyumuz Türk siyasi hareketinin en yüksek oylarından biriydi ama dört partili bir parlamento oluşması dolayısıyla tek başımıza iktidar olamadık ama o günden bugüne bu sınavın hakkını vermeye çalıştık. Ülkemizi herhangi bir şekilde bir yönetim boşluğuna düşürmemek için 7 Haziran seçimleriyle milletimizin bize gösterdiği işaretleri, almamızı istediği dersleri ya da ibretleri görmek için yoğun çaba sarf ettik.

"HİÇ BİR ŞEHİT AİLESİ SİTEMDE BULUNMADI"

7 Haziran’dan bu yana hem hükümet kurma çalışmaları ve daha sonra Sayın Cumhurbaşkanımızın 23 Ağustos’ta aldığı kararla anayasal zorunluluk hükümeti kurmakla ülkeye hizmet yolunda çaba sarf ederken, bir taraftan da azdırılan bir terör belasıyla mücadele dönemi tekrar açıldı. Van’da şehitleri uğurlarken, Süphan Dağı’nı, Van Gölü’nü ve Van Kalesi’ni gördüm. Bütün o tarihin üzerimize yüklediği sorumluluğu ve önümüzde dizilen al bayraklı tabutları, şehitlerimizin mübarek naaşlarını gördüğümde bir kez daha irkildim ve şunu düşündüm, bütün bu şehitlerin bizde hakları var. Bizim yavaşlamaya hakkımız yok. Bizim durmaya, bizim düşünmeye... Vebalimiz var, düşünmek zorundayız ama durup düşünmeye değil, yürürken düşünmeye ve birlikte tam bir azim ve kararlılıkla yola devam etmeye ihtiyacımız var. Şu ana kadar telefonla görüştüğüm hiçbir şehit ailesi ya da bugün olduğu gibi bizzat gidip taziye dilediğim hiçbir şehit ailesi ne kadere, ne vatana, ne ülkeye sitem ettiler. Onların bu büyük fedakarlıkları üzerinde hepimizin gelecekle ilgili olarak yaptığımız planlamalarda, bu ülkenin kaderi, bu ülkenin geleceği söz konusu olduğunda, bütün hesapların bittiği ve sadece ve sadece bu ülkeye, bu tarihe hesap vermek durumunda olduğumuz gerçeğinden hareketle bu kaderi inşa edebilmek için Rabbimizin lütfuyla ayakta, dirayetle durmamız gerektiğini düşünme vaktidir.”