Ahmet Caner Yenidünya, 1973’te İstanbul’da doğdu. 1995’te İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni bitirdi. Uzun yıllar üniversitelerde ceza hukuku dersi veren Yenidünya, 2013’te profesör unvanını aldı. Çok sayıda makaleye imza atan Yenidünya, halen Marmara Üniversitesi Ceza Hukuku Öğretim Üyesi olarak kürsüde ders vermektedir.

Marmara Üniversitesi Ceza Hukuku Öğretim Üyesi Yenidünya, tasarının yasalaşması halinde vatandaşların polis karşısında tamamen güvencesiz hale geleceğini belirterek özetle şunları söyledi:


İç Güvenlik Paketi’yle Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu’nun polise durdurma ve kimlik sorma yetkisini veren 4/A maddesinde yapılması öngörülen değişiklik ile kolluk amirinin sözlü emriyle kişilerin üstü, eşyası ve aracının dışarıdan bakıldığında görünmeyen kısımları keyfi bir şekilde aranabilecektir.
Polise tanınan bu yetki; vatandaşlarımızın seyahat özgürlüğünü, kişi hürriyetini, özel hayatının gizliliğini ölçüsüz bir şekilde sınırlandırmaktadır. Yapılmak istenen düzenleme hem Anayasa’ya hem de Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne aykırıdır. Bundan sonra sokakta serbestçe dolaşmak mümkün olmayacak, polis ve jandarma keyfine göre, vatandaşı durduracak, sokak ortasında iç çamaşırına kadar arayacaktır.

“ÖZGÜRLÜKSÜZ GÜVENLİK”

Vatandaşlarımızın seyahat özgürlükleri, kişi hürriyetleri kolluk karşısında tamamen güvencesiz hale gelecek. İç güvenlik yasasının bu haliyle, “özgürlüksüz güvenlik” vaat ettiği açıktır.
Yapılmak istenen düzenlemede ayrıca polise yakalama dışında, sınırları ve kapsamı belirsiz şekilde “koruma altına alma, uzaklaştırma” şeklinde başka yetkiler de verilmektedir. Örneğin, önümüzdeki dönemde siyasi bir partinin tamamen meşru mitingine katılmak isteyen vatandaşlarımızı, polis bu keyfi yetkiye dayanarak miting alanından uzaklaştırabilecektir. Bu haliyle ülkedeki muhalif kesimin sindirilmeye çalışıldığını söylemek yanlış olmaz.
CMK’nın “gözaltı” tedbirinin düzenlendiği 91’inci maddesinde değişiklik yapılması öngörülmekte ve belirli suçlarda 24 ve bazı hallerde 48 saate kadar, mülki amirlerce belirlenecek kolluk amirleri tarafından “gözaltı kararı” verilmesine imkan sağlanmaktadır. Böylece bir kişiyi gözaltına almaya karar verme yetkisi, adli makamların elinden alınarak polise verilmektedir.

“SİNDİRME ARACI OLACAK”

Ülkemizde polisin yetkilerini kullanırken, vatandaşlarla ilişkilerini tesis ederken yaşanan hukuk dışı uygulamalar nazara alınırsa, son günlerde basit bir hakaret suçundan adli makamların vatandaşlara karşı tutumu göz önünde tutulursa, bu düzenlemenin ileride ne kadar baskı ve sindirme aracı olarak işlev göreceği anlaşılır.
Bireylerin özgürlüklerine, yine bireylerin can ve mal güvenliğini koruma altına alma gerekçesiyle, ölçüsü ve sınırı belli olmayan, suiistimale imkan veren bir müdahale tarzının benimsenmesi, hukuk devletinin değil, polis devletinin bir özelliğidir.
Paketle CMK’nın 100’üncü maddesinde yer alan kataloğa, Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’nun 33 ve Terörle Mücadele Kanunu’nun 7’nci maddesinin 3’üncü fıkrasındaki suçlar eklenmektedir. Bu şekliyle tutuklamanın kapsamı genişletiliyor, basit suçlarda tutuklama kararı verilmesi kolaylaştırılıyor.
Bu düzenlemenin hayata geçmesi halinde, tatbikatta AİHS’nin güvence altına aldığı “kişi güvenliği” ve “toplanma ve gösteri yürüyüşü yapma” hakkının ihlaliyle sonuçlanan pek çok uygulamayla karşı karşıya kalınması kaçınılmazdır.

HERKES OLAĞAN ŞÜPHELİ

İç güvenlik paketi vatandaşları olağan şüpheli haline getiriyor. Barışçıl toplantılarda yüzün kısmen de meşru bir şekilde kapatılması suç haline getiriliyor. Bu kişiler hakkında 2 yıl 6 aydan 4 yıla kadar hapis cezası öngörülüyor. Kişinin hangi amaçla yüzünü kapadığı önemli değildir. Örneğin, bir vatandaşımızın havanın soğuk olması sebebiyle yüzünü kısmen “atkıyla, şalla ya da benzer bir kumaş parçasıyla” kapatarak ya da sıcak havalarda “gözlük ve şapka” takarak gösteriye katıldığı durumlarda, bu madde kapsamında yargılanması, cezalandırılması kaçınılmazdır.

Vatandaşların yaşam hakkı hiçe sayılıyor!


Ün­lü ce­za hu­kuk­çu­su Ah­met Ca­ner Ye­ni­dün­ya, İç Gü­ven­lik Paketi’yle po­li­se öl­çü­süz güç kul­lan­ma yet­ki­si ge­ti­ril­di­ği­ni söy­le­di. ‘Va­tan­daş­la­rı­mı­zın le­ke­len­me­me hak­kı ile ya­şam hak­la­rı hi­çe sa­yıl­mak­ta­dı­r’ di­yen Ye­ni­dün­ya şöy­le de­vam et­ti: “Po­lis Va­zi­fe ve Sa­la­hi­yet Ka­nu­nu­’nun zor kul­lan­ma yet­ki­si­ne iliş­kin 16’ncı mad­de­sin­de ya­pıl­ma­sı dü­şü­nü­len de­ği­şik­lik ile mad­de­ye “bo­ya­lı su­” ek­len­mek­te­dir. Bu­ra­da­ki amaç izin­siz ol­du­ğu dü­şü­nü­len top­lan­tı ve gös­te­ri yü­rü­yü­şü­ne ka­tı­lan ki­şi­le­ri tes­pit et­mek­tir. Bu mad­de­nin kul­la­nıl­dı­ğı bir­çok ha­di­se­de, ma­sum va­tan­daş­la­rı­mız hak­sız ye­re suç is­na­dı­na ma­ruz kal­ma teh­li­ke­si ile baş­ ba­şa bı­ra­kıl­mak­ta­dır. Bu du­rum, baş­ta ma­su­mi­yet ka­ri­ne­si ol­mak üze­re, ki­şi­le­rin le­ke­len­me­me hak­kı ba­kı­mın­dan cid­di bir teh­dit oluşturuyor. Bu paket; va­tan­daş­la­rı­mı­zın ya­şa­ma hak­la­rı­nı po­li­sin güç kul­lan­ma yet­ki­si kar­şı­sın­da ko­ru­ma­sız bı­rak­mak­ta­dır. Ayrıca aynı düzenlemeyle po­li­sin si­lah kul­lan­ma yet­ki­si ge­niş­le­til­mek­te­dir. Po­li­si, bi­rey­le­rin can gü­ven­li­ğine yö­ne­lik sal­dı­rı­lar­dan öte, mal­var­lı­ğı­na yö­ne­lik sal­dı­rı­lar açı­sın­dan si­lah kul­lan­ma­ya teş­vik eden bu dü­zen­le­me son de­re­ce teh­li­ke­li­dir. Ya­pıl­mak is­te­nen de­ği­şik­lik po­li­sin si­lah kul­la­nı­mı­nı öl­çü­süz ve kon­trol­süz bir ha­le ge­ti­re­cek­tir. Geç­miş ta­rih­ler­de po­li­sin öl­çü­süz güç kul­la­nı­mı se­be­biy­le genç­le­ri­mi­zin ölü­mü ile so­nuç­la­nan ha­di­se­ler göz önü­ne alı­nır­sa, bu tarz öl­dür­me ey­lem­le­ri­ne meş­ru­luk te­me­li ka­zan­dır­ma­ya ma­tuf bu ça­ba­yı hu­kuk dev­le­ti ile izah ede­bil­mek müm­kün de­ğil­dir. Ül­ke­miz­de yar­gı­sız in­faz­la­rı, ör­tü­lü ölüm ce­za­sı­nı ge­ri ge­ti­re­cek de­ği­şik­lik öne­ri­si­ni vic­dan sa­hi­bi hiç kim­se içi­ne sin­di­re­mez.”