Nil SOYSAL

“Beraber Yürüttük Biz Bu Yollarda!” isimli son kitabıyla satış rekorları kıran Yılmaz Özdil, AKP’nin 17/25 Aralık yolsuzluk operasyonlarını unutturmak için elinden geleni yaptığını söyledi ve devam etti: “Ne bu cumhuriyet, ne de bu millet böyle bir şeyi hak etmedi. Unutulmasın... Böyle devam etmesin diye yazdım”


Be­ra­ber Yü­rü­dük Biz Bu Yıl­lar­da id­di­ana­me gi­biy­di. Öz­dil o ki­ta­ba nok­ta koy­ma­mış­tı. Be­ra­ber Yü­rüt­tük Biz Bu Yol­lar­da ise, ba­na gö­re “İd­di­ana­me 2”. Ama ki­tap­la il­gi­li en gü­zel yo­rum bir oku­ra ait: Yol­suz­luk Al­ma­na­ğı!.. Ki­ta­bı eğer he­nüz oku­ma­dıy­sa­nız, en baş­tan söy­lü­yo­rum; çok ama çok şa­şı­ra­cak­sı­nız! Ya­kın­dan ta­kip et­ti­ği­niz 17/25 Ara­lık sü­re­cin­de gör­me­di­ği­niz, duy­ma­dı­ğı­nız, bil­me­di­ği­niz on­lar­ca ola­ya ta­nık­lık ede­cek­si­niz!..

- 17 Ara­lık 2013 sa­ba­hı baş­lı­yor ve gün gün akı­yor ki­tap. Yaz­ma­ya ne za­man baş­la­dı­nız?
Rı­za Sar­raf ve ba­kan ço­cuk­la­rı­nın tah­li­ye ol­du­ğu gün baş­la­dım yaz­ma­ya. Ama ne za­man son nok­ta­yı ko­ya­ca­ğı­mı bil­mi­yor­dum. Doğ­ru­su­nu is­ter­sen bu ka­dar kı­sa sü­re­de hem hu­ku­ken, hem de Mec­li­s’­te ak­la­na­bi­le­cek­le­ri­ni dü­şün­me­miş­tim. Hu­kuk sü­re­ci de­vam et­sey­di, Mec­lis bu ba­kan­la­rı yü­ce di­va­na gön­der­sey­di ve Yü­ce Di­van sü­re­ci şu an­da de­vam edi­yor ol­say­dı, bu ki­ta­bı şu an­da bi­tir­mez­dim. Sü­reç ne za­man bi­ter­se, ben de nok­ta­yı o za­man ko­yar­dım.
- Ba­na gö­re bu ki­ta­bın en bü­yük ba­şa­rı­sı, he­pi­mi­zin bil­di­ği yol­suz­luk id­di­ala­rı­nı an­la­tır­ken şa­şırt­ma­sı!..
Çün­kü he­pi­miz her gün bir ya da iki ga­ze­te ta­kip ede­bi­li­yo­ruz. Ama gü­nü­müz Tür­ki­ye­’sin­de bir ga­ze­te­nin yaz­dı­ğı­nı, di­ğer bir ga­ze­te yaz­mı­yor. Ya da bi­ri­nin yaz­dı­ğı­nı, di­ğe­ri çü­rü­tü­yor. Do­la­yı­sıy­la 6-7 ga­ze­te bir­den oku­yan in­san an­cak ha­di­se­ye va­kıf ola­bi­li­yor. Bu yüz­den 6-7 ga­ze­te­nin ar­şiv­le­rin­den çap­raz ta­ra­ma ile bu ki­ta­bı oluş­tur­dum. Ki­ta­bı oku­yan in­san­la­rın şa­şır­ma­sı­nın te­mel se­be­bi bu. Bü­tün bu id­di­ala­rı ba­şın­dan so­nu­na ta­kip eden in­san­la­rın hiç bil­me­di­ği, ya da ki­ta­bı okur­ken öğ­ren­di­ği pek çok şey as­lın­da ya­şan­mış­tı. Ama on­la­rın ta­kip et­ti­ği ga­ze­te bun­la­rı yaz­ma­mış­tı...
- İlk ön­ce AK­P’­ye oy ve­ren­ler oku­sun di­ye mi yaz­dı­nız?
Bu ki­ta­bı ço­cuk­lar için yaz­dım ben. 17-25’i unut­tur­mak için her şe­yi ya­pı­yor­lar. Ya­rın öbür gün bir genç bu dö­ne­mi me­rak et­se, re­fe­rans ala­bi­le­ce­ği bir ki­ta­ba ih­ti­ya­cı ola­cak. Öy­le bir ki­tap da yok­tu. Ben bu ki­ta­bı AKP ik­ti­da­rı­na kar­şı, ya da AKP yan­da­şı bir göz­le yaz­ma­dım. En önem­li özel­li­ği bu. Ki­ta­bın her sa­tı­rı için ya­zı­lan­lar ger­çek­ten doğ­ru mu di­ye yıl­lar son­ra bi­le in­san­lar me­rak eder­ler­se, ga­ze­te ar­şiv­le­rin­den te­yit ede­bi­le­cek­ler.

KEN­Dİ PA­YI­MA UTA­NA­RAK YAZ­DIM


- Ön­sö­zü yok! Ka­pak­ta­ki ba­zı harf­ler gi­bi Ön­söz de mi ça­lın­dı?
Bu ki­ta­bı ya­zar­ken bir ruh yor­gun­lu­ğu ya­şa­dım. Çün­kü na­mus­lu in­san­la­rın onur­lu mü­ca­de­le­si ile kur­du­ğu cum­hu­ri­ye­ti­miz­de­ki he­de­fin ya­tak oda­la­rın­da­ki ayak­ka­bı ku­tu­la­rın­dan çı­kan do­lar­lar­la, is­tif­le­nen pa­ra ka­sa­la­rı­na, ma­den ocak­la­rın­da in­san­lar yır­tık ayak­ka­bı­lar­la ge­zer­ken, 700 bin li­ra­lık kol saa­ti ta­kan si­ya­set­çi­le­re na­sıl dö­nüş­tü­ğü­nü gör­mek, yurt­taş ola­rak be­ni çok üz­dü. Ken­di pa­yı­ma bu onur­lu cum­hu­ri­ye­ti ku­ran in­san­lar­dan utan­dım. Ne bu cum­hu­ri­yet, ne bu mil­let böy­le bir şe­yi hak et­me­di. O ne­den­le bir Ön­sö­z’­e de ih­ti­yaç his­set­me­dim. Çün­kü ar­tık ne ön­sö­zün, ne son sö­zün ma­na­sı kal­ma­dı. Va­tan­da­şın ne di­ye­ce­ği önem­li. Onu da Ha­zi­ran se­çim­le­rin­de gö­re­ce­ğiz.
- Bu ki­tap se­çim so­nuç­la­rı­nı de­ğiş­ti­re­bi­lir mi siz­ce?
Me­se­la ba­ca­ğı­mı­zı ma­sa­nın ke­na­rı­na çarp­tı­ğı­mız­da, ani bir acı ge­lip ge­çi­yor. Ama ara­dan za­man ge­çin­ce o çarp­tı­ğı­mız böl­ge mo­ra­rı­yor, zonk­la­ma­ya baş­lı­yor. 17/25 de böy­le bir şey... Za­man geç­tik­çe hem fi­zik­sel, hem de his­si­yat ola­rak ağ­rı­ya dö­nü­şü­yor. Za­man geç­tik­çe san­cı­la­rı ar­tı­yor...

ER­GE­NE­KO­N’­UN MO­DA­SI GEÇ­Tİ


- Ki­tap­ta ce­ma­ate yö­ne­lik de çok cid­di sap­ta­ma­lar var...
Se­ne­ler ön­ce, 60’lı yıl­la­rın ba­şın­da, he­nüz ben dün­ya­ya gel­me­den ön­ce İz­mi­r’­e Akev­ler Ko­ope­ra­ti­fi ku­rul­du. Mil­li Gö­rüş di­ye ta­bir et­ti­ği­miz, Er­ba­kan çiz­gi­si­nin bir dö­nem be­yin ta­kı­mı­nı oluş­tu­ran in­san­lar­dı bun­lar. Ya­ni Fet­hul­lah Gü­le­n’­in de ha­ya­tı­nın dö­nüm nok­ta­la­rın­dan bi­ri, bel­ki de en önem­li­si be­nim İz­mi­r’­im. Yurt­la­rı­nı, okul­la­rı­nı İz­mi­r’­de baş­la­tı­yor. Do­la­yı­sıy­la bu mil­li gö­rüş ile, bu­gün pa­ra­lel ta­bir edi­len Gü­len Ce­ma­ati’­nin baş­lan­gıç nok­ta­sı­nın Tür­ki­ye­’nin en mo­dern ken­ti ka­bul edi­len ve AK­P’­ye 2002’den be­ri di­re­nen İz­mi­r’­de ol­ma­sı ba­na çok en­te­re­san ge­li­yor. Bu ko­nu­da ça­lı­şır­ken gö­rü­yo­rum ki; he­pi­mi­zin gö­zü­nün önün­de ol­muş, ama hiç­bi­ri­mi­zin ru­hu­nun bi­le duy­ma­dı­ğı ger­çek­ten de çok çar­pı­cı ke­siş­me­ler, bu­luş­ma­lar ve in­sa­ni di­ya­log­lar var. O ne­den­le pa­ra­le­lin ki­ta­bı­nı da yaz­ma­yı dü­şü­nü­yo­rum ve böy­le bir ha­zır­lı­ğım var.
- Pe­ki bu pa­ra­lel me­se­le­si, ya da AKP iktidarı ile ce­ma­at kav­ga­sı sonunda ne­re­ye varır?
Bu­ra­da şöy­le bir şey var; ki­min AK­P’­li ol­du­ğu­nu bi­li­yo­ruz. Ki­min ce­ma­at­çi ol­du­ğu­nu bil­mi­yo­ruz. AKP bir dö­nem işi­ne gel­me­yen in­san­la­rın ta­ma­mı­nı Er­ge­ne­kon­cu ilan et­ti. Er­ge­ne­kon­cu ilan edi­len in­san­la­rın or­tak özel­li­ği AKP kar­şı­tı ol­ma­la­rıy­dı. Bu­gün mo­da pa­ra­lel­ci! Tay­yip Er­do­ğan 17/25’ten be­ri işi­ne gel­me­yen her­ke­si pa­ra­lel­ci ilan edi­yor. Me­se­la te­rö­rist di­ye hap­se at­tı­ğı Ge­nel­kur­may Baş­ka­nı­’nı şu an­da çok se­vi­yor. O za­man çok sev­di­ği, “Muh­te­rem Ho­ca Efen­di­” de­di­ği Fet­hul­lah Gü­le­n’­i şu an­da te­rö­rist ilan et­ti. De­mek ki ya­rın; Fet­hul­lah Gü­le­n’­i tek­rar muh­te­rem ho­ca efen­di ilan edip, bu­gün­kü Ge­nel­kur­may Baş­ka­nı Nec­det Öze­l’­i te­rö­rist ilan ede­bi­lir. Bu­nun ga­ran­ti­si var mı? Yok. Ben bu­nu ken­dim­den de bi­li­yo­rum. Ba­na da Er­ge­ne­kon­cu di­yor­lar­dı. Şim­di ce­ma­at­çi di­yor­lar. Bi­li­yor­sun ce­ma­at ima­mıy­la so­ya­dım ay­nı olun­ca, ben de ce­ma­at­çi ol­dum (!).



 

Yakında Ak Saray’da Tayyip Erdoğan’la selfie yapacağız


- 17/25’ten ön­ce yap­tı­ğı­mız rö­por­taj­da; “AK­P’­yi ken­di med­ya­sı gö­tü­re­ce­k” demiştiniz...
Bir bö­lü­mü ger­çek­leş­ti za­ten onun. “Bu­gün çok sev­dik­le­ri ga­ze­te­ci­le­ri, ya­rın ka­pı­nın önü­ne ko­ya­cak­la­r” da de­miş­tim. Ha­san Ce­mal gi­bi, Cen­giz Çan­dar gi­bi, Al­tan bi­ra­der­ler gi­bi yan­daş ga­ze­te­ci­le­rin hep­si­ni ka­pı­nın önü­ne koy­du­lar. Naz­lı Ilı­ca­k’­la ne ka­dar iyiy­di­ler. Ilı­ca­k’­ı kov­du­lar. Denk ge­tir­mi­şim de­mek ki. Me­se­la Tay­yip Er­do­ğa­n’­ın uça­ğı­na ba­kar­san, o dö­nem­de uçak­ta bu­lu­nan­la­rın hep­si­ni boş ba­vul gi­bi at­tı­lar. Çün­kü Tay­yip Er­do­ğan için ga­ze­te­ci fi­lan yok­tur. Onun is­te­di­ği­ni ya­zı­yor­san ga­ze­te­ci­sin, yaz­mı­yor­san de­ğil­sin. Tay­yip Er­do­ğan bü­tün es­ki sev­dik­le­rin­den şu an­da nef­ret edi­yor. Bü­tün nef­ret et­tik­le­ri­ni de şu an­da se­vi­yor. Ya­kın­da Be­kir Coş­kun, Emin Çö­la­şan, Uğur Dün­dar, Rah­mi Tu­ran ve be­ni top­lu­ca Ak Sa­ra­y’­a ye­me­ğe da­vet ede­ce­ği­ni tah­min edi­yo­rum!
-  Bak­la­va­nı­zı alır gi­der­si­niz ar­tık!..
Ta­bi­i. Be­kir abi, Uğur abi ve ben üçü­müz sel­fi­e ya­pa­ca­ğız Tay­yip Er­do­ğa­n’­la Ak Sa­ra­y’­da! As­lın­da bi­zi uça­ğı­na da bin­di­rip gez­dir­sin bi­raz Tay­yip Er­do­ğan. He­pi­miz bin­sek o uça­ğa çok gü­zel olur ya­ni.

EVİ­MİN ÖNÜN­DE NÖ­BET TUT­TU­LAR


- Ki­tap­ta oku­dum; SO­MA sav­cı­sı­nın hak­kı­nız­da ver­di­ği ta­kip­siz­lik ka­ra­rı­nın ha­ya­tı­nı­zın en an­lam­lı ödü­lü ol­du­ğu­nu yaz­mış­sı­nız...
Mes­lek ha­ya­tım­da 600’ün üze­rin­de ödül al­dım. Ama bu ka­ra­rı bü­tün sa­mi­mi­ye­tim­le ha­ya­tı­mın en an­lam­lı ödü­lü ola­rak gö­rü­yo­rum. Hu­ku­kun gu­guk ya­pıl­ma­sı için bu ül­ke­de AKP elin­den ge­le­ni ya­pı­yor.Yar­gı­ta­y’­dan, Ana­ya­sa Mah­ke­me­si­’n­den HSYK’­ya ka­dar her­kes ben­den ol­sun ve be­nim is­te­di­ğim gi­bi ka­rar­lar ver­sin di­ye 13 se­ne­dir hu­ku­ku ken­di na­lın­cı ke­se­ri ha­li­ne ge­tir­mek için elin­den ge­le­ni ar­dı­na koy­ma­dı bu ik­ti­dar. Bu­na rağ­men ha­ki­ka­ten işi­ni ya­pan, ada­let­li dav­ra­nan ha­kim­ler ve sav­cı­lar sa­ye­sin­de biz işi­mi­zi yap­ma­ya de­vam edi­yo­ruz. İş­te bu ka­ra­rı ve­ren SO­MA­’da­ki sav­cı da bun­lar­dan bi­ri. Çün­kü o dö­nem­de ger­çek­ten te­le­viz­yon­lar­da da ga­ze­te­ler­de de ol­ma­mış bir şe­yi ol­muş gi­bi gös­ter­mek için çok ça­ba har­ca­dı­lar. Dö­ne­min baş­ba­ka­nı Tay­yip Er­do­ğan ta­ra­fın­dan biz­zat mi­ting mey­dan­la­rın­da he­def gös­te­ril­dim. Ser­se­ri­nin bi­ri çık­sın, işi­mi bi­tir­sin di­ye her tür­lü if­ti­ra­yı at­tı­lar. Bu­na rağ­men bir sav­cı sa­ye­sin­de ba­şa­ra­ma­dı­lar.
- Söz­lü sal­dı­rı­la­rın ya­nın­da, fi­zi­ki sal­dı­rı­lar da ol­muş. Ki­tap­ta o da var...
Fi­zi­ki sal­dı­rı­la­rı gö­ğüs­le­dik. Ama yaz­ma­dı­ğım ve bu­gü­ne ka­dar hiç­bir yer­de söy­le­me­di­ğim bir şe­yi bu­ra­da ilk de­fa söy­le­ye­yim; Bal­yoz da­va­sın­dan içer­ide olup, o sı­ra­da çı­kan al­bay­lar ve yi­ne içer­ide ya­tan­la­rın ar­ka­daş­la­rı olan isim­ler, ba­na da his­set­tir­me­den haf­ta­lar­ca be­nim evi­min önün­de nö­bet tut­tu­lar! Ne­re­ye git­tiy­sem, on­lar da ora­ya git­ti­ler. Ben de bu­nu çok son­ra öğ­ren­dim.
- Tehditler için yargıya gittiniz mi?
Ben bun­lar­la il­gi­li bir dos­ya yap­tım. O dö­nem­de bu if­ti­ra­yı atan­la­rın, bu linç kam­pan­ya­sı­na ka­tı­lan­la­rın ta­ma­mı­nın ya­zı­lı ve gör­sel dos­ya­sı­nı bi­rik­tir­dim. AKP ik­ti­da­rı git­tik­ten ve hu­ku­kun üs­tün­de­ki bu göl­ge kalk­tık­tan son­ra baş­ta Tay­yip Er­do­ğan ol­mak üze­re hep­si­ni mah­ke­me­ye ve­re­ce­ğim. Ka­zan­dı­ğım pa­ra­nın ta­ma­mı­nı da Ata­türk­çü Dü­şün­ce Der­ne­ği­’ne ba­ğış­la­ya­ca­ğım.
- Ne­ler his­set­ti­niz pe­ki?
Ki­tap­ta da yaz­dım; be­nim­le ay­nı ga­ze­te­de ya­zan kö­şe ya­zar­la­rı­nın hiçbi­ri ya­şa­dı­ğım linç kam­pan­ya­sıy­la il­gi­li tek bir sa­tır bi­le ka­le­me al­ma­dı­lar. Açık­ça­sı çok bir şey de his­set­me­dim. Ama o dö­ne­min Ge­nel Ya­yın Yö­net­me­ni­’nin şu an­da be­nim ça­lış­tı­ğım ga­ze­te­de ya­zar ol­ma­sı be­ni gü­lüm­se­ti­yor.

“Sular kesildi, Erdoğan duşta sabunlu kaldı!..”


- Tayyip Erdoğan açısından önümüzdeki dönemde ne öngörüyorsunuz?
Tayyip Erdoğan bitti. Bunu çok açık söyleyebilirim. Tayyip Erdoğan şarkı söyleyerek, çok mutlu bir şekilde banyoda duş alan, kafasını şampuanlayan bir adamdı. Şak diye sular kesildi. Şu anda Tayyip Erdoğan şampuanlı bir şekilde duruyor. Kendisi hiçbir şey olmamış gibi davranıyor ama durumun bu olduğunu hepimiz görüyoruz.
- Bu süreç 17-25 Aralık rüşvet ve yolsuzluk operasyonu iddialarıyla mı başladı?
17/25’i kapatabilmeleri asla mümkün değil. Türkiye bugüne kadar pek çok siyasetçi, başbakan, bakan gördü. Bir dönem sonra herkes evine gider, artık kimse onlarla uğraşmaz, hayatlarını sürdürmeye devam ederlerdi. Tayyip Erdoğan evine gidemeyeceğini görüyor. Bunu gördüğü için de o koltuktan kalkmamak için her şeyi yapacaktır.

YARIN: GENEL SEÇİMİN KADERİNİ KİM BELİRLEYECEK?