Asuman ARANCA / ANKARA

Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit, Anayasa Mahkemesi'nin baktığı Yüce Divan yargılamalarını yapma yetkisinin Yargıtay'a verilmesini istedi. Yüksek Mahkemelerin Anayasa uyarınca aynı seviyede olduklarını belirten Cirit, "Yargıtay'ın yıllardan beri baktığı davalardan edindiği deneyim, zengin içtihat birikimi, üyelerin yetişme biçimleri dikkate alındığında, Yüce Divan görevinin Yargıtay'a verilmesi uygun olacaktır" dedi. Cirit, Ergenekon ve Balyoz gibi davalardaki hukuk ihlalleri konusunda da çarpıcı bir değerlendirme yaparak, "Söz konusu ihlallerin adalet sisteminin rutin işleyişinden kaynaklanan münferit hatalardan ayrı bir şekilde değerlendirilmesi gerekir" diye konuştu. Cemaat soruşturması kapsamında hakim, savcıların tutuklanmasının iftihar tablosu olmadığını belirten Cirit, "Ancak her türlü cemaat-cemiyet çıkarının toplum çıkarının yerine ikame edilmesinin, hukukun bireysel veya grupsal ihtiraslara feda edilmesinin de hiçbir mazereti, açıklaması olamaz" ifadelerini kullandı.

ERDOĞAN VAR FEYZİOĞLU YOK

2015-2016 yılı adli yıl açılış töreni Rixos otelde yapıldı. Törene, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan Ahmet Davutoğlu, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, TBMM Başkanı İsmet Yılmaz, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar, Bakanlar Kurulu üyeleri, Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan, Danıştay Başkanı Zerrin Güngör, Sayıştay Başkanı Recai Akyel, milletvekilleri, Yargıtay üyeleri ile çok sayıda davetli katıldı. Törene, Danıştay'ın 146. kuruluş yıldönümü töreninde yaptığı konuşması nedeniyle Erdoğan'ın tepki göstererek, salonu terk etmesine neden olan Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu ise katılmadı.

Törende konuşan Cirit, özetle şunları söyledi:

"Demokrasinin önündeki en büyük tehditlerden biri terördür. Terör ve şiddet her türüyle fikrin sükût ettiği yerde başlar. Fikri silahla susturmak, toplum hayatını ve siyaseti bombayla şekillendirmek isteyenler yeniden sahne almaktadır. Terörün kanlı ve kirli yöntemleriyle milletimizin ve devletimizin istiklali ve istikbalini kıskaca almaya, biçimlendirmeye, değiştirmeye veya dönüştürmeye yeltenenler geçmişte başarıya ulaşamamıştır, gelecekte de başarıya ulaşamayacaklardır.

HSYK SEÇİMLERİ ÇALIŞMA BARIŞINI BOZDU

HSYK, bir anayasal kuruluştur. 2010 yılında yapılan değişiklik ile ilk derece mahkemelerinde görev yapan hakim, savcıların kendileriyle ilgili karar alma süreçlerine demokratik katılımları için önemli bir fırsat oluşturulmuş ise de, yapılan kurul seçimleri sonuçları yargı mensupları arasında saygı ve sevgi ortamıyla çalışma barışını bozmuştur. Kurumlarımızın anayasal fonksiyonları ile bağdaşır saygınlığını inşa etmek yargı mensuplarının görevidir.

HAKİM SAVCILARIN TUTUKLANMASI İFTİHAR TABLOSU DEĞİL

"Elbette hakim ve Cumhuriyet savcılarının tutuklanması, adli ve idari soruşturmalara uğraması, görevden el çektirilmesi veya başkaca disiplin tedbirlerine muhatap olması, bir hukuk devleti için iftihar tablosu olamaz. Ancak her türlü cemaat-cemiyet çıkarının toplum çıkarının yerine ikame edilmesinin, hukukun bireysel veya grupsal ihtiraslara feda edilmesinin de hiçbir mazereti, açıklaması olamaz. Bazı üzücü gelişmelerin, bu çerçevede, bir sebep olmaktan çok, sonuç olduğunu unutmamak gerekir.

SAHTE DELİLLER TOPLUMSAL BARIŞI ZEDELEDİ

Son yıllarda gündemin ön sıralarında yer alan davalarda temel kurallara aykırı yapılan adli işlemler, kamuoyunu ciddi şekilde meşgul etmiştir. Hukuka aykırı işlemlerin hedefi olan gazetecilerin, siyasetçilerin, hakim, savcıların, bürokratların, kritik noktalardaki silahlı kuvvetleri mensupları ile emniyet görevlilerinin toplum ve devlet hayatı açısından taşıdıkları önem dikkate alındığında, söz konusu ihlallerin adalet sisteminin rutin işleyişinden kaynaklanan münferit hatalardan ayrı bir şekilde değerlendirilmesi gerekir. Sahte belge ve dijital delil üretilmesi, gizli tanıklık, yasadışı dinleme, teknik takip gibi koruma tedbirleri son yıllarda Türk kamuoyunun ve hukukçuların neredeyse birinci gündem maddesi olmuş, hukuki güvenlik ve toplumsal barış ciddi bir şekilde zedelenmiştir.

AYM ELEŞTİRİSİ

Anayasa Mahkemesi'ne verilen yetki (bireysel başvuru), yüksek mahkeme başta olmak üzere mahkeme kararlarına yönelik bir denetim mekanizması değildir. Yüksek mahkemeler birbirleriyle aynı seviyededir. Bu denkliğin bozulması, hukuka duyulan güven ve inancı zedeler. Yüksek mahkemeler arasında üstünlük sıralaması yoktur. Sosyal, ekonomik ve statü bakımından eşitler arasında eşitsizlik doğuran Anayasa Mahkemesi kanunuyla getirilen bazı hükümler meslek mensupları ve yargı çalışanları arasında büyük rahatsızlık doğurmuştur.

YÜCE DİVAN GÖREVİ YARGITAY'A VERİLMELİ

Yargıtay'ın yıllardan beri baktığı davalardan edindiği deneyim, zengin içtihat birikimi, üyelerin yetişme biçimleri dikkate alındığında, Yüce Divan görevinin Yargıtay'a verilmesi uygun olacaktır. 'Uzmanlık' ilkesinin gereği olarak, yargılanacak kişilerin hukuki güvenliklerinin sağlanması zorunludur. Diğer yandan da suçların cezasız kalmaması için gerekli toplumsal savunma mekanizmasının işletilmesi ve aynı suçu işleyenler arasında ayrım yapılmaması bakımından da Yüce Divan görevinin Yargıtay'a verilmesi gereklidir.

İSTİNAFLAR BİR AN ÖNCE AÇILMALI

Dünyadaki gelişmiş hukuk sistemleri arasında bölge adliye mahkemesi (istinaf) olmayan tek ülke Türkiye'dir. Bölge adliye mahkemelerinin faaliyete geçmesi Yargıtay'ı iş yükü bakımından rahatlatacak ve içtihat mahkemesi haline getirecektir. Tahkimin önündeki engellerin de bir an önce kaldırılması gerekir. Yıllardır ihmal edilen bir diğer konu da Yargıtay'ın mali ve fiziki imkanlarının yetersizliğidir. Arşivden çok bodrum veya depo denebilecek odaların dahi almadığı dosya yığınları Birinci Başkanlık makamı kapısına kadar ulaşmıştır.