CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün, TBMM Başkanı Cemil Çiçek’e gönderdiği mektupta, “AKP Hükümetinin ve hatta mevcut devletin, dini politik bir baskı aracına dönüştürme konusunda elinden geleni ardına koymadığı açık ve nettir. Fakat ulusal egemenliğin temsil edildiği TBMM Başkanı olarak siz AKP’nin bu tarz uygulamalarına meydan vermemelisiniz” dedi.

Aygün, TBMM Başkanı Cemil Çiçek’e gönderdiği mektupta, PEW Araştırma Merkezi’nin 26 Şubat 2015 tarihli raporunun 2013 yılı endeksine göre, din temelli hükümet kısıtlamalarının yoğun olarak yaşandığı ilk 18 ülke arasında Türkiye, Afganistan, Malezya, Mısır, Çin, Sudan, Suudi Arabistan ve Endonezya, Burma, Eritre vb. ülkelerin yer aldığını belirterek, “PEW Araştırma Merkezi raporu ile Türkiye’de yapılan anket çalışmalarında, IŞİD’e verilen desteğin yüzde 19-20 oranında çıkmasının kaçınılmaz sonucu, din temelinde şiddet ve geri dönüşü olmayan toplumsal bölünmeler olacaktır” dedi.
Bursa Rahim Keskin İlköğretim Okulunda, 27 Şubat 2015 tarihinde din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmeni N.Ş ile 7. sınıftaki öğrencisi arasında yaşanan diyaloğa işaret eden Aygün, “Türkiye’nin bugün din temelli hükümet kısıtlamalarının yoğun olarak yaşandığı ilk 18 ülke arasında yer alması, bu tür olayların birçok kez meydana gelmesi ve hatta daha vahim ve can yakıcı olayların yaşanmasının bir ifadesi ve ürünü” dedi.
Aygün mektubunda şöyle dedi:
“Sayın Başkan, değerler bütünü içinde birleştirici güç olarak ele alınan dinler ve inançlar, hakim siyasi otoritenin elinde bir baskı aracına dönüştürüldüğünde sonuçları birleştirici olmaktan öte ayrıştırıcı ve ötekileştirici olur. Özellikle dinin politika aracı olarak karışıklığın, huzursuzluğun ve istikrarsızlığın arttığı dönemlerde kullanılması kendi siyasi müritleri veya tabanı açısından bütünleşmeyi sağlarken, diğer kesimler açısından ötekileştirme ve ilerleyen boyutlarda yok edilme tehdidine dönüşmektedir.
Sayın Başkan, AKP Hükümetinin ve hatta mevcut devletin, dini politik bir baskı aracına dönüştürme konusunda elinden geleni ardına koymadığı açık ve nettir.
Fakat Ulusal Egemenliğin temsil edildiği TBMM Başkanı olarak siz AKP’nin bu tarz uygulamalarına meydan vermemelisiniz. Aksi takdirde, ulusal egemenliğin temsil edildiği bir kurumun saygınlığına gölge düşmesine meydan vermiş olursunuz.
Gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ve talep ederim.”