Dünya genelinde 5 sigara içicisinden birisinin kadın olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Oymak, "Bugünkü sigara kullanıcılarının yarısını, gelecekte sigara ile ilişkili bir hastalık nedeniyle kaybedeceklerini çok iyi bilen tütün endüstrisi, yeni kullanıcılar yaratma ihtiyacı içindedir. Bu sebeple tütün endüstrisi kazançlarına kazanç katmak için kadınları hedef seçmiştir" diye konuştu. Oymak, tüm dünyada en sık ikinci ölüm sebebi olan tütün kullanımının, günümüzde her 10 yetişkinden birinin ölümünden de sorumlu olduğuna dikkat çekti.

SİGARA İÇEN KADINLARDA TÜP BEBEK YÖNTEMİ DE RİSKLİ

Prof. Dr. Fatma Sema Oymak, Dünya Sağlık Örgütü'nün 'Kadın ve Sağlık' raporunda kadınların erkekler ile aynı sağlık sorunlarını paylaşmasına ve biyolojik nedenlerle daha uzun yaşar görünmelerine rağmen, yaşamlarını genel olarak erkeklere göre çok daha kalitelisiz ve sağlıksız sürdürdüklerini ortaya koyduğuna dikkati çekerek, şöyle dedi:

"Tütün kullanımı kadınlarda da kalp ve akciğer hastalıkları başta olmak üzere birçok hastalığa ve organ hasarına sebep olur, ölümcül sonuçlar doğurur. Sigara içiciliği, kadının sağlığını ve güzelliğini bozar. Bugüne dek yapılan birçok araştırmada; kadınların sigara içmesinin üreme fonksiyonları üzerine olumsuz etkilerinin olduğu gösterilmiştir, yani sigara, kadının doğurganlığını azaltır. Gebelik isteyen kadınların yaklaşık yarısında; eğer sigara içiyorsa beklenen gebelik ortalama 1 yıl kadar gecikmeye neden olmaktadır. Sigara içiciliği, suni döllenme veya tüp bebek gibi yardımcı üreme yöntemlerinin başarısını da olumsuz etkiler. Hatta bazı ülkelerde, tüp bebek uygulamalarında sigara içen kişiler programa alınmamaktadır. Gebe iken sigara içen annelerin kanındaki nikotin ve karbonmonoksit gazı plasenta yolu ile anne karnındaki bebeğe kolayca geçmektedir. Bu durum erken düşüklere ve anne karnında ölümlere yol açmaktadır. Gebe iken sigara içen annelerde, erken doğum ya da düşük doğum ağırlıklı bebek ve ani bebek ölümleri daha sık karşılaşılan bir durumdur. Gebe iken sigara içen annelerin çocuklarının, doğumda normal görülmelerine karşın, ileri hayatlarında öğrenme ve kavrama yeteneklerinin daha az geliştiği gösterilmiştir" dedi.