Türk Mil­le­ti­’nin ye­ni bir va­ro­luş mü­ca­de­le­si ola­rak ni­te­len­di­re­ce­ği­miz Ça­nak­ka­le Za­fe­ri kut­la­ma­la­rı çer­çe­ve­sin­de ya­pı­lan ko­nuş­ma­lar, sos­yal med­ya­da pay­la­şı­lan­lar, par­ça­lan­mış ve bir­bi­ri­ne dü­şü­rül­müş ha­li­mi­zi gün yü­zü­ne iyi­ce çı­kar­dı.
Bi­zi biz kı­lan, ay­nı his­si­yat­la ve ay­nı coş­kuy­la yek­vü­cut ol­ma­mı­zı ge­rek­ti­ren ko­nu­lar­da bi­le, na­sıl ol­du da bu den­li ay­rış­ma­yı ba­şar­dık? Ha­le ba­kın; ta­ri­hi şah­si­yet­ler­de bö­lün­dük, gu­rur duy­du­ğu­muz gün­ler­de ay­rış­tık! Ne din duy­gu­su bi­zi bir bü­tün ya­pı­yor ar­tık, ne ai­di­yet­le­ri­miz.
Bir kim­lik bu­na­lı­mı mı ya­şı­yo­ruz?
Biz ki­miz, han­gi de­ğer­ler bi­zi bir ara­ya ge­tir­di?
Tür­k’­ü Kür­t’­ü, La­z’­ı,
Çer­ke­z’­i, ina­na­nı inan­ma­ya­nı, Ale­vi­’si Sün­ni­’si, yüz­yıl­lar bo­yu ay­nı kül­tü­rel hav­za­dan bes­len­me­dik mi?
Bu nef­ret ve öf­ke do­lu bö­lü­cü söy­lem­ler­le ne­re­ye ka­dar gi­di­le­bi­lir?
Si­ya­si­ler, dü­şü­nür­ler, ka­na­at ön­der­le­ri; ne ha­le gel­di­ği­mi­zin far­kın­da mı­sı­nız?
En te­mel in­san hak­la­rı­nı ve öz­gür­lük­le­ri öne çı­kar­mak var­ken, bu kav­ga ne­den?
Ha­ma­set nu­tuk­la­rıy­la bir ye­re va­rı­la­ma­ya­ca­ğı aşi­kâr... Bü­tün si­ya­si par­ti­le­rin son de­re­ce sağ­du­yu­lu ha­re­ket et­me­si ge­rek­mez mi?


Şim­di so­ra­lım
Tür­ki­ye, bu şart­lar için­de, bir Ça­nak­ka­le Sa­va­şı­’nı ve­re­cek bü­tün­lük­lü ru­hu tek­rar bir ara­ya ge­ti­re­bi­lir mi?
Bu so­ru önem­li; çün­kü:
Ça­nak­ka­le” Tür­k’ün, Kürt’ün, La­z’ın, Çer­ke­z’in vb. tek vü­cut ha­lin­de aya­ğa kal­kı­şıy­dı.
Ça­nak­ka­le” hak­lı bir mü­ca­de­le­nin dün­ya­ya çığ­lı­ğıy­dı.
Ça­nak­ka­le” dün­ya in­san­lı­ğı­nın ka­nı­nı emen, em­per­ya­lizm­le mü­ca­de­ley­di.
Bu­gün gel­di­ği­miz nok­ta­ya ba­kın: Em­per­ya­liz­min uşa­ğı ha­li­ne gel­miş ve bin­ler­ce şe­hi­di­mi­zin ka­ti­li Öca­lan, Kürt hal­kı­na tek se­çe­nek gi­bi dik­te edi­li­yor. Çok da­ha va­hi­mi, dev­let O’­nu mu­ha­tap alı­yor. Me­se­le “hak ve öz­gür­lük­ler” ise ge­lin yek­vü­cut ola­lım. Tüm si­ya­si par­ti­ler el ele ver­sin. Bu me­se­le­nin
Kür­t’­ü, Tür­k’­ü olur mu? İn­san gi­bi ya­şa­ma­nın, in­san hak­la­rı­nın tar­tış­ma­sı ya­pı­la­bi­lir mi?
Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti­’nin üni­ter ya­pı­sı bo­zul­ma­mak kay­dıy­la, tüm öz­gür­lük­le­rin önü açıl­ma­lı. Öte­ki­si ol­ma­yan, düş­ma­nı ol­ma­yan, ak­lî ze­mi­ne otur­muş bir ida­re, so­run­la­rın ber­ta­raf edil­me­sin­de önem­li rol oy­na­ya­cak­tır. Kal­dı ki TBMM bu­nun için var­dır. Giz­li sak­lı ve­ri­len söz­ler ola­maz. Var­sa şa­yet, bun­la­rı “Ça­nak­ka­le Ru­hu”­nu oluş­tu­ran bu mil­let bil­me­li­dir ve ka­ra­rı da bu mil­let ver­me­li­dir.


Mil­li bi­linç

Pe­ki, Ça­nak­ka­le­’yi bir ara­ya ge­ti­ren ruh ney­di?
Bel­ki va­tan­dı, bel­ki top­rak­tı, bel­ki bay­rak­tı, bel­ki üm­met­ti, bel­ki İs­la­m’­dı.
Ama her şe­yin öte­sin­de “mil­li bir bi­linç­”ti.
Ney­di bu bi­linç; he­def­le­ri olan, ha­yal­le­ri olan, ide­al­le­ri olan bir top­lum bi­lin­ci.
İn­sa­na in­san ol­du­ğu için de­ğer ve­ren bir kül­tü­rün; “ya­ra­tı­la­nı Ya­ra­tan­dan ötü­rü se­ven” bir di­nin için­de ken­di­ni oluş­tu­ran bu mil­le­tin ev­lat­la­rı “yurt­ta­sulh, ci­han­da sulh” di­yen bir li­de­rin ar­ka­sın­da, em­per­ya­list­ler da­ha faz­la in­san öl­dür­me­sin­ler di­ye sa­vaş­tı­lar.
Hak­lı mü­ca­de­le­le­rin­de tek vü­cut ola­rak mu­vaf­fak ol­du­lar.
Ye­ni­den bu ru­hu di­rilt­me­ye ih­ti­ya­cı­mız var.
Top­lu­mun ay­dın­la­rı, ka­na­at ön­der­le­ri, si­ya­si­ler el­bir­li­ği ve dil bir­li­ği yap­mak zo­run­da­lar.


Ya­pıl­ma­sı ge­re­ken
21.yy’­da yek­vü­cut olan dev­let­ler ayak­ta ka­la­cak. Bun­dan ta­viz ve­ren­ler bö­lü­ne­cek.
Or­ta Do­ğu­’da bö­lü­nen dev­let­le­rin ne ha­le gel­dik­le­ri ise or­ta­da!
Bu­gün Tür­ki­ye si­ya­se­tin­de; ne din­sel, ne mez­hep­sel, ne de et­nik kö­ken an­la­mın­da öte­ki­si ol­ma­yan, aşa­ğı­la­ma­yan, ay­rış­tır­ma­yan, kü­çük gör­me­yen “i­ra­de­ye”; ay­nı za­man­da tüm top­lu­mu ay­nı ça­tı al­tın­da top­la­ya­cak olan bir “mil­li bi­lin­ce” ih­ti­yaç var.
Do­la­yı­sıy­la Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti­’n­de ya­şa­yan in­san­la­rın, ken­di­le­ri­ni ayak­ta tu­ta­cak or­tak akıl ve or­tak çı­kar bi­lin­ci için­de bir­leş­me­le­ri ge­re­ki­yor.
Ak­si tak­dir­de bu gi­diş, gi­diş de­ğil!