Alkışlar artık potansiyel şüpheli...
İki el bir örgüt ediyor...

*

CHP şükür yaratıcılık yaptı...
Karizma sahibinin en sevdiği, en bayıldığı şey “alkış” onu protesto eden bir ritmik sese dönüşüverdi bir anda...
Unutmayın:
Görünce basacaksınız alkışı...
Ne kadar hızlı vurursanız o kadar iyi...

*

Kürsüye çıktığında, meydandakiler alkışı bastığında, o an karizma sahibinin içinden geçenleri hissetmeye çalışıyorum...
Alkışlar eskisi gibi onu mutlu etmez...
O anda kendi meydanındakiler, muhalefet partisinin protestosunu icra etmektedir...
“Kesin ulan” da diyemez...
Ya da caddeden geçerken, camiden çıkarken, toplantı salonuna girerken alkışlayanlara yan gözle, alttan alttan bakar...
İçindeki kuşkucu sorar:
“Bu alkış hangisinden?..”

*

Alkış dediğimiz siyasetçinin parçasıdır...
Hani burnunda çıkan sivilce gibi, nereye gitsen kurtulamazsın da...

*

Keza alkışlayanların durumu...
Onlar da alkışlarken; içlerinde bir tereddüt, bir git gel, bir mahcubiyet.... Gözlerinin önünden kedi geçecek...
“Benim alkışım öbürkü alkıştan değil” gibi bir açıklama yapmak geçecek içlerinden...
Bakışları bunu söyleyecek...
Gülücüklerle göz göze geldiklerinde bile, birbirine vuran avuçlara baktıkça, karizmanın aklına “öbür alkışlar” gelecek...

*

İktidar alkışı önemsedi ve dert edindi, damadın Sabah gazetesi bunu “provokasyon“ diye manşetten verdiğine göre...
Diyor ki:
“CHP bir provokasyona daha imza atıyor. Tencere tavadan sonra şok bir iddia, otobüs ve metro durakları gibi kalabalık yerlerde alkış eylemi yapılarak, toplumda bölücü kaos ortamı yaratılacağı bildiriliyor...”
O zaman bu düpedüz; alkışlamak suretiyle darbeye teşebbüs!...

*

Daha önce; şemsiye, atkı, tencere, tava, kutu, kova, düdük yakalanmış, mahkemeye “suç aleti” olarak sevk edilmişti...
Bu sefer suç aleti:
Eller...
Mahkemeye düşerseniz “Elim elimden kaçtı” dersiniz...

*

Alkış CHP’nin seçim etkinliği ama aldırmayın...
Hangi partiden, hangi düşünceden olursanız olun, Türkiye’nin bunlardan kurtulmasını istiyorsanız, siz de kullanabilirsiniz...
Alkışlayın...