Biz bilmeyiz tabii...
Oraya iftar açmaya giden Diyanet İşleri Başkanı ve Diyanet İşleri’nin hocaları bilirler, kaçak saraya melek gelir mi, gelmez mi?..
Siyasiler dahi yeterince “ahlaki” bulmayıp, siyasi görüşmeler yapmaya gitmiyorlar da...

*

Diyanet İşleri Başkanlığı, yayınlarında sizler için iftar sofralarını tarif ediyor:
“Tevazu içinde olacak...”
“Kimsenin gözü içinde kalmayacak...”
“Şatafatlı olmayacak...”
“Gösterişten uzak durulacak...”
Okuyunca “Aaa işte bu cumhurbaşkanımızın sofrası aynen” dersin...
Koşarsın...
Yuvarlak masanın örtüsünden yüz kıza gelinlik çıkar...
Ebat olarak masa iki tane TOKİ dairesi...

*

Dahası:
“İsraf haram” diyor Diyanet...
Tam iki asgari ücretlinin maaşı tutarında... Parası zeytini sayarak yiyen yoksullardan çıkmış... Kenarı varak işlemeli bardakla oruç açınca, suda altın görüyorsun...
Beyaz Güller Hollanda’dan...
Melek öyle yere gelmez diyorlar...
Eeee...
Melek gelmemiş, Diyanet hocası olarak sen gitmişsin ne fayda...

*

Asıl önemlisi:
O mekan milletindir...
Millet orayı vermedi...
Kaçaktır, yasalara aykırıdır, kamu düzeni ve kent planı çiğnenerek, toplumun sağlığı, huzuru, duyguları hiçe sayılarak yapılmıştır...
Yetimin gözü vardır içinde...

*

Baykal görüşmeye gitmedi...
Melekler niye gitsin?..

*

Bence:
Milliyetçiler; milliyetçiliği elinden geri aldılar...
Kürtler; Kürtçülüğü elinden aldılar...
Halkçılar; halkçılığı aldılar elinden...
Liberaller liberalliği elinden geri aldılar...
Demokratlar; demokratlığı elinden geri aldılar...
Böylece oyu indi yüzde 40’a...

*

Elinde dincilik kaldı...
Din adamıysan, sarayın sofrasına koşacağına, sen de dinini kullandırma, geri al...
Bitsin...