Türkiye’nin medenileşmesi için şart olan “kentsel dönüşüm” maalesef “rantsal dönüşüm” oldu ve güme gitti. İstanbul’un zemin formasyonu riskli bölgelerinde doğru dürüst mühendislik hizmeti almadan inşa edilmiş “gündüz kondu” binalar yerli yerinde duruyor. Buna karşılık zemini kayalık bölgelerde en özenli şekilde yapılmış lüks binalar çatır, çatır yıkılıyor. Bunun için de, binanın inşa tarihinde yürürlükte olmayan, yeni deprem yönetmeliğine göre riskli olduğu gerekçe gösteriliyor. Bu raporu veren mühendislerin mezun olduğu teknik üniversitelerin binaları, halen içinde çalıştıkları belediye sarayları, eskinin de eskisi depreme yönetmeliğine göre inşa edilmiş olmasına rağmen (gerçekten de riskli olmadığı için) yerinde duruyor. Durum çok açıktır: Nerede rant varsa, yıkım orada olur.

İSKANDAN SONRA İNŞAAT

İnşaat mühendisi bir arkadaşım anlattı. Fenerbahçe’de bir milyon dolardan yüksek fiyatla satılan bir “kentsel dönüşüm” apartmanını gezmiş. Binayı gezdiren yetkili, sürekli olarak, iskandan (yani iskân izninden) sonra o odayı büyüteceğiz, bu balkonu mutfağa katacağız, yangın merdivenini ileri alıp, ikinci banyo yapacağız diye izahat veriyormuş. Bir an düşündüm. Bu daireyi almayı planlayan kişi, eğer bir savcı veya yargıç veya mesela Konya Belediye Başkanı veya Ankara İmar Müdürü, Adalet Bakanı, bir Kadıköy milletvekili, Anayasa Mahkemesi Başkanı veya İstanbul Müftüsü olsa nasıl davranırdı? Miras yoluyla zengin olduğundan, para sorunu olmadığını varsaydığımız bu “dürüst kişi” deniz manzaralı bu güzelim daireyi almaktan imtina eder miydi? Hayır dediğinizi duyuyor gibiyim. Lafı uzatmadan esas soruyu sorayım: Siz ne yapardınız sevgili okurum?

TÜRKİYE’YE KAMYONLA KARA PARA GİREBİLİR

Bundan kısa bir süre önce “Türkiye’ye giriş yapan yolcuların, beraberinde miktarı ne olursa nakit olarak döviz getirmesi serbest bırakıldı. Yolcuların, yetkililerce beyana zorlanması yasaklandı”. Bu konuda görüşü sorulan Merkez Bankası eski Başkanı MHP milletvekili adayı Durmuş Yılmaz, “Körfez ülkeleri başta olmak üzere Doğu ve Güney’deki tüm gümrük kapılarından, kamyonlarla rüşvet parası, kara para, terör parası girebilir. Türkiye kaynağı belirsiz paraların cenneti ulursa şaşmayın” demiş ve ilave etmiş: “Bundan dolayı başımız çok ağrıyacaktır.” Durmuş Bey, kayıtsız döviz girişini kötü bir şey gibi anlatıyor. Bana göre vatandaş bunu “müjde” olarak anlayacaktır. Daha ne olsun? Kamyon, kamyon dolarlar yurdumuza girecek ve milli gelirimiz artacak. “Milli de pişer, bana da düşer” demezler mi? Sonra atalarımız “üzümü ye, bağını sorma” öğüdü vermemiş mi? Dövizin karası, akı mı olurmuş. Döviz dediğin yeşil olur.
SON SÖZ: Çıplaklar, kamplarında giyimli dolaşana, edepsiz der