Yargıtay Genel Kurulu, bundan bir süre önce “Çalınan elektriğin parası, faturasını düzenli ödeyen aboneden tahsil edilemez” şeklinde bir karar verdi. Bunun üzerine, binlerce elektrik abonesi, geriye dönük olarak ödemiş olduğu kayıp-kaçak paralarını almak üzere özelleşmiş “Elektrik Dağıtım Şirketleri” aleyhine dava açmaya başladı.

HÜKÜMETİN İZLEYECEĞİ İKİ YOL

Bu durumda hükümetin izleyeceği iki yol vardı. Birincisi, özel şirketlere “aboneden geçmiş yıllarda haksız olarak tahsil ettiğiniz kayıp-kaçak paralarını geri verin ve bundan böyle kayıp-kaçak parası toplamayın“ demekti. Yorgun atı yokuşa sürmenin anlamı yoktu. Ne halk mahkeme kapılarında sürünmeli ne de işi başından aşmış mahkemeler, bu sonucu belli davalarla meşgul edilmeliydi. İzlenecek ikinci yol ise, haksız yani sözleşmeye aykırı olarak tahsil edilen kayıp-kaçak paralarına bir kılıf uydurmaktı. Böylece “Özel” elektrik dağıtım şirketleri, hem geçmişte tahsil ettikleri paraları abonelere geri vermeyecek, hem de aynı tutarları bundan sonra da tahsil etmeye devam edebilecekti. Tabii ikinci yol tercih edildi. Tersi olamazdı, çünkü hükümet bu işte suç ortağıydı.

DEVLET İHALELERİNİN DEMİR YASASI

Size önce Türkiye’de devletten ihale almanın demir yasasını hatırlatayım. İster inşaat, ister mal veya teçhizat satın alma, ister özelleştirme ihalesi olsun, hiçbir girişimci “kârlı bir fiyata” bir iş alamaz. İşi almak için teklif verilirken girişimci/yüklenici mutlaka “zarar” edeceği bir fiyat teklifi verir. İhaleyi de, en büyük zararı göze alan kazanır. İhale alındıktan sonra, çeşitli sözleşme oyunlarıyla iş kârlı olarak bitirilir. Bitirilemezse, yarım bırakılır.

ÖZELLEŞTİRME GELİRİ 22, GERİ ÖDENECEK PARA 35 MİLYAR LİRA

Bugüne kadar yapılan 18 adet elektrik dağıtım şirketi özelleştirilmesinden devletin kasasına 12.7 milyar dolar veya (ortalama 1 Dolar=1,7 T.L. kurundan) 22 milyar lira girmiş. Dağıtım şirketlerine karşı açılabilecek “haksız tahsilâtın iadesi” davalarının toplamı kabaca 35 miyar lira. Bu meblağı bu şirketler gerçekten geri ödeyemez. Çünkü ihaleyi almak için devlete, “nasıl olsa bunu halkın sırtından çıkarırız” diye büyük bedeller ödemişlerdi. Nitekim çıkarmışlar da. AKP bakanları da ihaleler sonuçlandıkça “Hazinenin kasası paralarla doldu” böylece iç borç azaldı diye halka fos müjdeler vermişlerdi. Meğer iç borcu, müteahhide satmışlar.
Son söz: Özelleştirme geliri, ertelenmiş vergidir.