Sevgili okuyucularım, İmralı’daki katilin önümüzdeki günlerde yattığı salonlardan nevruz yayını yapması hükümet tarafından planlanıyor.
Nevruz’a az kaldı. Kutlamalar (!) bir hafta sonra başlayacak.
İlk komediye Türkiye’nin dört bir yanında tanık olacağız. Her yerde ateşler yakılacak, bakanlar, valiler, kaymakamlar, milletvekilleri vesaire ateşin üzerinden atlayıp vatandaşların bayramını kutlayacak! Doğduğum günden beri bu ülkede yaşarım, nevruzun böyle üst düzey ve gülünç kutlamalarına birkaç yıl öncesine kadar hiçbir zaman tanık olmamıştım.
Ne zaman ki 1980’li yıllarda piyasaya bir terör örgütü sürüldü ve nevruzu olay yaratmak için uygun gün olarak belirledi, işte ondan sonra nevruz bayramını devlet kutlamaya (!) başladı.
Kocaman gövdeli adamları ateşin üzerinden atlarken seyretmek iyi de, böyle bir kişiliksizlik hiçbir devlete yakışmaz.
Halk istediği şeyi istediği gibi kutlar ama bizim nevruz kutlamaları komediye dönüştü.

* * *

İçeride ve dışarıda üslenmiş olan bütün Kürtçü-bölücü takımı şimdi bastırıyor:
“Önderimiz Apo nevruz günü canlı yayına çıksın, bize hitap etsin.”
Hükümet buna razı ama pazarlık konusu yapıyor. Diyarbakır ve İstanbul’da en az iki milyon kişi bu nedenle, bu beklentiyle toplanacakmış.
Örgütün olmazsa olmaz iki koşulu var!
İlk aşama nevruz günü canlı yayın.
İkinci aşama ise katilin seçimlerden önce serbest bırakılması.
Peki bu yayın nasıl olacak?
Teknoloji çok gelişti artık!
Eğer uzlaşma sağlanırsa İmralı’ya MİT tarafından özel yayın araçları ve kameralar götürülüp kurulacak.
Sonra sıra gelecek yayın hazırlıklarına.

* * *

Örgüt öyle istiyor ama Apo’ya canlı yayın yaptırılması mümkün değil... Hükümet bundan korkuyor...
Çünkü ne diyeceği belli olmaz!
Hızını alamayıp kitleleri tahrik edecek boyutta “Sakıncalı” şeyler söyleyebilir...
Zira kendisinin ve örgütün bütün derdi, tahliye edilmesi.
Bu durumda MİT’le Apo yine uzlaşma masasına oturup ortak bir metin üzerinde anlaşmaya çalışacak.
Apo’ya öncesinde MİT tarafından hazırlanan bir metin verilecek, bunu okuması istenecek.
Apo kabul etmeyecek, yeni istekler ileri sürüp metnin değiştirilmesini talep edecek.
Ne de olsa gücün artık kendisinde olduğunu, hükümetin onun bir dediğini hele seçim öncesinde iki etmeyeceğini iyi bilmektedir.

* * *

Pazarlık nereye kadar sürer ve nasıl sürer, onu şu anda kestirmek söz konusu değil.
Ancak Apo’nun eli bir yerde güçsüz:
Canlı yayın olmaz çünkü hükümet tepkilerden de korkar.
O halde, üzerinde MİT’le anlaşmaya vardığı metni okumak zorunda kalacaktır. Silah bırakma yutturmacası falan filan!
İkinci husus, konuşması görüntülü mü olacak, yoksa sadece sesi mi kayda alınacak.
O da şu anda belli değil.
Kürtçü HDP “Mutlaka görüntülü olmalı” diyor.
Eğer aralarında uzlaşma sağlanamazsa, Apo beyefendi mesajlarını İmralı’da kabul ettiği heyetlerle göndermeye devam edecektir.

* * *

Bir kez daha uyarmayı görev biliyorum...Müebbet ağır hapis cezasına çarptırılmış olan o katilin günün birinde tahliye edilmesi asla mümkün değildir.
Türkiye’de kıyamet kopar.
Türk Milleti bunu yemez.
30 tane AKP iktidarı olsa, bu ağırlığın altında silindir gibi ezilir.
Apo’nun nevruz yayınında MİT tarafından hazırlanan metni okuyarak sesli veya görüntülü yayın yapması, kendi kitlesinin gazını biraz almaya yarar. Hepsi o kadardır.
Ancaaak, Apo’dan korkan ve ondan medet uman hükümet böyle bir yayına izin verirse, yuh olsun onların tamamına...
Böylesi bir seçim yatırımı olur ama getirdiğinden çok daha fazla oy götürür.

* * *

Sevgili okuyucularım, dikkat ederseniz Apo bir süredir suskun... Sesi soluğu pek çıkmıyor.
Nedenini anlatayım, hükümetten kendisine talimat gitti:
“Sayın Öcalan, ülke gündeminin çok yoğun olduğunu biliyorsunuz. Bir süre sessiz kalmanız önemlidir. Bu ricamıza uymanızı bekliyoruz.”
Şimdi hepimiz merakla nevruz öncesine odaklandık.
Acaba mesaj verecek mi, vermeyecek mi?
Konuşması görüntülü mü, yoksa sadece sesli mi olacak?
Neler söyleyecek?
Ya da kızıp, nevruz mesajı vermeyecek mi?
Bilinen tek şey, verse bile mesaj canlı yayınla olmayacak... Uzlaşma olursa önceden kayda alınacak ve denetimden geçmiş olacak.
Kendisiyle bu konuda yapılan pazarlık sürüyor.
Nevruz kutlamaları 21 ve22 Mart günleri yoğunlaşacak, devlet ve hükümet yetkilisi büyüklerimiz ateşin üzerinden atlayıp örgüte karşı şirinlik gösterisi yapacak!

* * *

Bu arada Apo’nun halini hatırını soracak olursanız, İmralı’da bir eli yağda bir eli balda. Bir dediği iki edilmiyor.
Mutfakta kendisinin istediği özel yemekler yapılıyor...Bazen rejime girdiği oluyor, aşçılar tarafından özel rejim yemekleri pişiriliyor.
Emrinde sürekli bir doktorlar heyeti var. Başı bile ağrıdığında uzman doktorlar tarafından muayene ediliyor ve ilaçları yazılıyor.
Odası biraz soğuk olduğunda kalorifer kazanlarının ısı derecesi derhal yükseltiliyor.
İmralı’ya onun özellikle istediği bazı PKK’lı hükümlüler getirildi.
İstediği zaman onlarla buluşup görüşüyor, masa tenisi oynuyor, stres atıyor.
MİT görevlileri her an onun yanıbaşında. İstediği anda onlarla bir araya geliyor. Düşünün ki, İmralı’ya Hakan Fidan bile gidip kendisiyle konuştu.

* * *

Torpilli Apo şımardıkça şımardı. Resmi kayıtlarda cezaevi olarak geçen İmralı’da gerçekten de krallar gibi yaşatılıyor.
Böyle ikinci bir hükümlü Türkiye’de yok.
Şimdi nevruz günü yayın yapıp yapmayacağı, yaparsa neler söyleyeceği tartışılıyor.
Bir de bunlara göz yumulur ve ödün verilirse, az önce demiştim ya, yuh olsun o izni verdiren hükümete.
Ama Apo kendi açısından haklı. 1999’da enselenip Türkiye’ye getirildiğinde idamdan korkuyor, bülbül gibi şakıyıp bütün bildiklerini anlatıyordu.
Şimdi palazlandı, silah bıraktırma ve çözüm süreci dümeniyle ipleri eline geçirdi, canlı yayın bile istiyor.
Ne birileri silah bırakacak, ne de çözüm süreci olacak.
Hep birlikte göreceğiz.