Sevgili okuyucularım, öyle bir muhalefet (!) partisi düşünün ki, iktidar olmaktan kaçmaktadır!
Bu nasıl iştir?
7 Haziran seçimi yapılmış ve sonuç belli olmuştu.
Yaklaşık yüzde 16 oy alan ve Meclis’e 80 milletvekili sokmayı başaran MHP gece yarısı saatlerinde ilk açıklamayı Devlet Bahçeli’nin ağzından yaptı.
Sözleri akıllara durgunluk verici idi!
“Ortaya koalisyon tablosu çıktı ama biz hükümette herhangi bir görev almayı düşünmüyoruz. Hükümet ortağı olmayacağız...”
Dur bakalım beyefendi...
Sandığa atılan oyların damgaları ve mühürleri bile henüz kurumamışken insan bunları söyler mi?

* * *

Ancak sözünde durdu! İş keşke bu kadarla kalsaydı.
Seçim meydanlarında Tayyip ve partisine en ağır sözlerle ve haklı olarak yüklenen Devlet Bahçeli yeniden eski günlere döndü ve tehlikeli oyuna yeniden daldı:
AKP’ye stepne olmak.
Seçimden bu yana iki ay geçti...
Ve attığı her adımda, verdiği her kararda AKP’yi kurtardı.
Örneğin Meclis Başkanlığı’nı, tek parti iktidarını yitiren AKP’ye altın tepsi içinde armağan etti.
Böylesine görkemli bir armağanı AKP rüyasında görse hayra yormazdı ama oldu.

* * *

Türkiye’de büyük bir bölücülük tehlikesi ve Kürtçülük akımı vardır. Bu doğrudur.
Bunun sonucu olarak terör de vardır.
MHP bunlara açık bir biçimde karşıdır.
Hepsini kabul ediyoruz ve saygı duyuyoruz.
Gel gelelim yeni hükümet konusunda MHP’nin AKP’ye verdiği doğrudan ve dolaylı desteğin kabul edilebilir tarafı yoktur.
MHP kendi seçmenine bu yolla ihanet etmiştir...
Zira bu partiye oy veren seçmen MHP’ye “Sen sakın ola ki iktidar olma, bu görevden kaç” dememişti.
Tam tersine MHP’li seçmenin görüşü şu idi:
“Arkadaş ben sana oyumu iktidar olup bölücülükle ve terörle mücadele etmen için veriyorum. Desteğim arkandadır. Bu konuda beni temsil edecek ve elinden geleni yapacaksın.”
Oyu yetmedi, MHP tek başına iktidar olamadı.
Buna da eyvallah.
Ama hiçbir biçimde hükümet ortağı olmamak için çaba harcamak neyin nesidir?
İşte bunu anlayan olmadı.
Ne bu partiye oy veren milyonlarca yurtsever vatandaşımız, ne parti yönetimi, ne de başkaları bu işten hiçbir şey anlamadı.
Bu tavır sadece AKP’yi sevindirdi, mutlu etti!

* * *

AKP ile mücadele etmek gibi hususlar Devlet Bahçeli’nin derdi değil. Bunun bir sürü örneğini geçmişte de yaşamıştık ama şimdi bir kez daha görüyoruz.
Devlet Bey bütün mesaisini CHP’yi bombalamakla geçiriyor.
HDP’ye, Kürtçülüğe, bölücülüğe karşı durduğunda anlarım ve hak veririm...
Zira bu konularda PKK’nın en azgın olduğu geçmiş yıllarda bile yüzlerce yazı yazmış bir gazeteciyim. Meraklısı Hürriyet ve Sözcü’nün arşivlerinden okur...
Herkes korkmuş ve sinmişti, biz birkaç kişi yazıyorduk.
Şimdi bunlar Bahçeli açısından ikinci planda!..
İlk planda ise varsa yoksa muhalefet partilerine karşı muhalefet yapmak ve AKP’nin ekmeğine yağ sürmek!
Bunu bilerek mi, yoksa bilmeyerek mi yaptığını doğrusu kestiremiyorum.

* * *

Son olarak söylediği şu sözlere bakınız:
“Yazlıklarında yatıp AKP’ye gitmesin diye oyunu MHP’ye vermeyen, ama HDP’yi Meclis’e taşıyan ZAVALLILAR, Türkiye’nin kaymağını yiyenler, Boğaz’da yalılarda viskisini yudumlayıp oyunu HDP’ye veren ŞEREFSİZLER. Şimdi HDP ile koalisyon kurun.” Fikir ve ifade özgürlüğüne saygım sonsuz ama bunları bir siyasi partinin genel başkanı nasıl söyler?
Biz kendisine desek ki “Ey Bahçeli, hükümet ortaklığı şansın işte orada, bir karış ötende duruyor. Sen gidip AKP ile anlaş ve terörü bitir, niye kaçıyorsun!..”
Ne der?

* * *

Son seçimde yüz binlerce insanımız AKP’yi iktidardan düşürsün diye ince bir taktik uyguladı...
Ben nicelerini tanıyorum... Laik, yurtsever, Atatürkçü, ülkemizin bütünlüğünden yana insanlarımız, barajı aşsın diye oylarını bu seçimde geçici olarak HDP’ye verdiler.
Bu taktik tuttu... AKP Doğu ve Güneydoğu’da hezimete uğradı ve en az 50 milletvekilliğini yitirip tek başına iktidar olmaya veda etti.
Bundan sonraki seçimde de aynı şey olacak.
HDP yüzde 10 barajını tutturduğu sürece AKP’nin tek başına iktidar olması mümkün değil.
İyi de, bu tavrı devam ettiği sürece ya MHP yüzde 10 barajının altına düşerse!
MHP’nin tabanına, ona oy veren milyonlarca yurtsever insanımıza saygımız sonsuz.
Ama Bahçeli’ye duyduğumuz saygı giderek azalıyor.

* * *

Emin Çölaşan’ın notu: Göz sorunum için dün e-posta, faks ve telefonla geçmiş olsun dileklerini ileten herkese çok teşekkür ediyorum.