SEVGİLİ oku­yu­cu­la­rım, bugün başka önemli olayları bir yana bırakıp sizlere Sözcü’den söz edeceğim. Şimdi biraz gerilere doğru gidiyoruz.
Hürriyet Grubu’nda patron Aydın Doğan’ın Gözcü isimli bir gazetesi vardı. Başında Rahmi Turan abimiz... Doğan grubunun sahip olduğu yedi gazete arasında AKP iktidarına muhalefet yapabilen tek gazete idi.
Günün birinde bay patrona taaa yukarılardan bazı yakınmalar gelmeye başladı:
“Gözcü bizi rahatsız ediyor. Bir çare düşünsen iyi olur!”
Aydın Doğan çareyi derhal buldu ve Nisan 2007’de Gözcü’yü kapattı. Oysa gazete o tarihte 100 bin’den fazla satıyor, patrona iyi para kazandırıyordu. Ama yukarıdan gelen baskı karşısında her zaman olduğu gibi boyun eğmekten başka çaresi yoktu!
İşsiz kalan Gözcü çalışanları bir araya gelip yeni bir gazete çıkarmayı planladılar.
30’lu yaşlarında olan genç işadamı Burak Akbay’la ilişki kuruldu, onun patronluğunda Sözcü adıyla yeni bir gazete çıkarıldı. Çıkış tarihi Haziran 2007.
Gazetenin başında genel yayın yönetmeni olarak deneyimli gazeteci Metin Yılmaz vardı.
Yeni gazetenin çok büyük bir avantajı vardı. Sahibi olan Burak Akbay’ın devletle ve hükümetle hiçbir işi, ihalesi, alım satımı yoktu. O sadece gazeteci idi. Matbaası vardı.

* * *

Aradan birkaç ay geçti. Gözcü’yü kapatan Aydın Doğan, ağustos 2007’de, yine taa yukarılardan gelen istekler doğrultusunda beni de Hürriyet’ten kovmak zorunda kaldı.
Hemen ardından o güne kadar hiç tanımadığım -şimdi dostum ve kardeşim- Mehmet Şehirli beni aradı:
“Emin abi, biz senin Hürriyet’te çıkan eski yazılarını Sözcü’de her gün kullanmak istiyoruz.
İzin verir misin?”
Elbette verdim. Sözcü ile aramızdaki gönül bağı işte böyle kurulmuş oldu. Boştaydım, kitap yazıyordum ve eski yazılarım her gün Sözcü’de yayınlanıyordu.
Günün birinde, o güne kadar hiç tanışmadığım Burak Akbay aradı:
“Emin abi artık bizde yazmaya başla. Hepimiz seni istiyoruz.”
El sıkıştık...
Ve Ekim 2009’da Sözcü’de yazmaya başladım.

* * *

O günden bu yana köprülerin altından çok sular geçti. Burak Akbay İstanbul matbaasını yeniden kurdu, Ankara, İzmir ve Adana matbaalarımız açıldı. Şimdi gazetelerimizi kendimiz basıyoruz.
Sözcü’nün satışı giderek, adım adım artıyordu.
Benden sonra Necati Doğru, Uğur Dündar, Saygı Öztürk ve başka arkadaşlar geldiler. Sözcü büyümesini ve saygınlığını sürdürdü.
Gazetecilik hayatımın en rahat günlerini bu gazetede yaşıyorum. Tepede hükümetle hiçbir iş ilişkisi olmayan, dolayısıyla baskılardan ürkmeyen bir patron var.
Gazetenin başında yılların deneyimli ve usta gazetecisi Metin Yılmaz...
Ve daha nice çalışma arkadaşlarımız...
Baskı yok, sansür yok.

* * *

Şimdi size gazetelerin ortalama satış rakamlarını vereceğim. Ancak bunu vermeden önce olaya bir kez daha bakmakta yarar var.
Türk basını yozlaştı, AKP iktidarının denetimi altına girdi. Bunun başlıca nedeni, medya
patronlarının iktidarla göbek bağı ilişkileri. Bunların devletle ve hükümetle milyarlarca dolarlık
işleri, ihale ve alım satımları, beklentileri var.
Bazıları dinci, bazıları viskici!
Tayyip bunların mamasını kestiği anda işleri bitik!
Sıkıysa muhalefet yapsınlar, iktidarın istemediklerini yazsınlar!
Yandaş medya rezaleti işte böyle, bu paragöz, çıkarcı ve korkak patronlar yüzünden oluştu. Bu yapı artık değişmez. Sadece iktidar değişirse, patronlar bu kez o yeni iktidarı yağlamaya başlayacaktır.
Sözcü işte bu yüzden, yaptığı cesaretli, onurlu, halkın sesini yansıtan yayınlarla, bu yalakalar arasında bir yıldız gibi parlamayı başardı.

* * *

Evet, şimdi geldik gazetelerin geçen haftaki ortalama satış rakamlarına.
Burada bayi satışı sadece 23 bin olan, ancak bir milyondan fazla gazeteyi her gün Türkiye’nin dört bir yanında beleş dağıtan Zaman gazetesini hiç dikkate almıyorum.
Geçen haftanın sıralaması şöyle:
Posta: Aydın Doğan’ın kuponcu magazin gazetesi. 446 bin.
Hürriyet: Aydın Doğan’ın geçmişteki amiral, şimdiki AKP’ye refakat gemisi. Kuponcu. 397 bin.
Sözcü: Aslanlar gibi, korkmadan yayın yapan onurlu gazete. 378 bin.
Sabah: Tümüyle yandaş, iktidar borazanı, çok yerde beleş dağıtılan, kuponcu. 312 bin.
Habertürk: Tümüyle yandaş, iktidar borazanı, kuponcu. 191 bin.
Bu, Sözcü açısından müthiş bir yükseliştir.

* * *

Şimdi dikkat ediniz:
Hürriyet’le aramızda sadece 19 bin fark kaldı. Yakında onu da geçeceğiz.
Sabah’a 66 bin fark atıyoruz.
Habertürk’e attığımız fark tam 187 bin.
Şimdi biraz da başka bazı gazetelerin, özellikle de yandaşların satış rakamlarına bakalım:
Milliyet: 175 bin. Erdoğan Demirören’in yandaş gazetesi. Pek çok yerde beleş dağıtımı var.
Vatan: 134 bin. Aynı patronun yandaş gazetesi.
Türkiye, Bugün, Star, Yeni Şafak, Star, Akşam, Taraf, Radikal gibi öteki yandaşların satış rakamları benim açımdan hiç önemli değil...
Tamamına yakınının beleş dağıtımı var ve satış rakamları şişiriliyor.
Merak edenler için belirteyim, bunların şişirilmiş rakamları 26 bin’le 110 bin arasında değişiyor.
Yeri gelmişken bir şeyi daha belirtmekte yarar var:
Sözcü’nün kuponu olmadığı gibi, bir tek beleş dağıtımı bile yok. 378 bin satışın tamamı bayiden 50 kuruş ödenerek alınan gazeteler.
Bayilerde satılmayıp beleş dağıtılan gazeteleri her gün tomarlar ve paketler halinde marketlerde, sitelerin giriş kapılarında, kumar bayilerinde, şehirlerarası otobüslerde, adliyelerde, karakollarda, işyerlerinde ve kamu kurumlarında görüyorsunuz.
Şimdi biraz da muhalefet yapan gazetelere göz atalım:
Aydınlık 74 bin. Cumhuriyet 63 bin. Yurt 61 bin. Yeni Çağ 52 bin. Sol 19 bin. Birgün 13 bin.

* * *

Sevgili okuyucularım, bu yazımda sizlere gazetelerin geçen haftaki günlük ortalama satış
rakamlarını verdim.
Bir tarafta bol kepçe yandaş-yalaka gazeteler... Çoğu kupon kestiriyor, üstelik acayip bir biçimde beleş dağıtımları var.
Satış rakamlarını bu yolla şişiriyorlar.
Başka bir deyişle, kendi gazetelerini kendileri satın almış oluyorlar! Böyle bir rezalet hiçbir Batı ülkesinde yok.
Öbür yanda ise bu iktidara aslanlar gibi muhalefet yapan, yayınlarını boyun eğmeden ve
böyle ucuz numaralara başvurmadan sürdüren bir gazete:
Sözcü.
Kaçın kurası bilumum medya patronlarının çökmüş olduğu bu kurtlar sofrasında üçüncü sıraya yükselmek kolay iş değildi.
Bizler aslanın ağzından bu kocaman lokmayı almayı -sizlerin sayesinde- başardık.