Sevgili okuyucularım, dün Turgut Özal’ın 22. ölüm yıldönümü idi. Mezarı başında aile bireyleri, eski cumhurbaşkanı olduğu için protokol gereği İstanbul Valisi ve birkaç vatandaş tarafından anıldı.
Görevli polisleri saymazsak anma töreninde 30 kişi ya vardı, ya yoktu.
“Ne oldum deme, ne olacağım de” diye güzel bir atasözümüz vardır.
Dünkü göstermelik tören bu sözün doğruluğunu bir kez daha kanıtladı. Ölüm yıldönümü çoğu internet sitesinde bile haber olmamıştı.
Neredeydi o günlerde çevresini kuşatmış olan aşağılık yağcılar, yalakalar, işadamları, iş bitiriciler, avantacılar, rüşvetçiler, Semranım’ın peşinde dolanan “Papatya” kadınlar, ikbal bekleyen milletvekili adayları!..
Hepsi dün toz olmuştu.
Şimdi bugünkülere bakıyorum...
Sadece nüfus kağıdı değişmiş olan aynı yalaka, yağcı ve omurgasız tipler şimdi bugünkü iktidar mensuplarının yanıbaşında...
Devlet gücünü kullananların tamamı zevkten dört köşe... Zannediyorlar ki hayat hep böyle geçecek, her zaman güçlü kalacaklar, o aşağılık şahıslar önlerinde her zaman esas duruşta bekleyecek!

* * *

Ekonomiyi ve Türkiye siyasetini 13 yıl boyunca yöneten, başbakanlık ve cumhurbaşkanlığı yapan Turgut Özal çoktan unutuldu, mezarında yapayalnız bırakıldı.
Üstelik ailesinin piyasaya sürdüğü saçma sapan suikast iddiaları yüzünden adamcağızın mezarı açıldı, ruhu bile incitildi.
Onunla en güçlü olduğu dönemlerde bile çok uğraşmış, hakkında kitaplar ve yüzlerce yazı yazmıştım ve haklıydım.
Hele “Turgut Nereden Koşuyor” ona ve ailesine vurulan en büyük darbe olmuştu.

* * *

Şimdi tarafsız bir gözle geçmişe bakıyorum!..
Ve şimdikilere bakınca Özal’ın tam bir gariban olduğunu görüyorum.
Bugünkü profesyonel cingözlerle kıyasladığımda, yolsuzluk, rüşvet, umursamazlık, hukukun çiğnenmesi, adaletin yok edilmesi gibi konularda Özal ve ekibi, bir mahalle takımından başka bir şey değilmiş.
Hepsi çoluk çocukmuş.
Onlar ne yaptıysa küçük yaptılar...
Çünkü çapları küçüktü!
Rüşvet, yolsuzluk, hırsızlık vardı ama günümüzde olanlarla kıyaslandığında devede kulak kalırdı.
Buna rağmen devlet yönetimine arabeski, cıvıklığı, ciddiyetsizliği sokmayı başardılar!

* * *

Mezarında dün düzenlenen sönük ve göstermelik töreni görünce aklıma bunlar geldi, Özal için üzüldüm.
Çok yakında şimdikiler de iktidardan uzaklaşınca başlarına aynı şey gelecek.
Yağcılar, yalakalar, iş bitiriciler yanlarından uçup gidecek, tek başlarına kaldıklarını görecekler.
Ama onlar hakkında çok daha ağır yazılıp söylenecek.
O günler geldiğinde sakın şaşırmasınlar!
Turgut Özal’a Allah’tan rahmet diliyorum.

Seçim hileleri başlıyor


Danıştay emekli üyesi avukat Yüksel Esin’den dün gelen faks mesajını özetleyerek bilginize sunuyorum:
“Bizim Kastamonu’da babadan kalma bir evimiz var. Babamın vefatı sonrasında 1985 yılından bu yana boş ve metruk durumda bulunan ahşap bir ev.
Şu sıralar evin satılması söz konusu oldu. Komisyoncu olan kişi mahalle muhtarından belge almaya gittiğinde burada Erol Öztürk, Emine Öztürk ve Akın Öztürk isimli üç kişilik bir ailenin oturmakta olduğunu, bu konuda Kastamonu Nüfus Müdürlüğünden gelen bildirim üzerine kayıtlarının yapıldığını öğrenmiş.
Dolayısıyla komisyoncuya babamız ve varisleri olan bizler adına belge verilemeyeceği muhtar tarafından bildirilmiş.
Kastamonu Merkez Beyçelebi mahallesi 133 no.lu bu ev yıllardan beri boş ve içinde birilerinin oturmasına kesinlikle uygun değil. Anahtarı da komisyoncuda duruyor.
Anlaşılıyor ki, yaklaşan genel seçimlerde bazı yandaş seçmenlere mükerrer (çift) oy attırmak için bizim ev de kullanılmış.
Kastamonu’da bizim ev gibi yıllardır boş duran ve metruk durumda olan pek çok ev vardır ve onların da aynı şekilde kullanılma ihtimali vardır.
Muhtarın beyanından anlaşılıyor ki, bu işi Kastamonu Nüfus Müdürlüğü ayarlamaktadır.
Seçimlerin güvenliği ve dürüstlüğü açısından son derece vahim olan bu durum tesadüfen ortaya çıkmıştır.
İnşallah diğer illerde de buna benzer durumlar yoktur!
Bu konuda Kastamonu Nüfus Müdürlüğüne de dilekçeyle başvurup bu yanlışlığı açıklamalarını isteyeceğim. Tabii ki cevap vermeyeceklerdir.
Sevgiler, saygılar.”

* * *

Sandık başında yapılacak hileleri azaltmak için seçim sandıklarının başında nöbet tutmak iyidir ve gereklidir.
Ancak hilelerin çok önemli olan bir başka boyutu daha var:
AKP için birkaç yerde birden oy kullanması tezgahlanan sahte seçmenler!..
Bunlar için sahte ve hayali adresler belirlenir, oralarda yaşıyormuş gibi gösterilir, ellerine birkaç ayrı adres için hazırlanan düzmece seçmen kartları verilir ve bu yolla yüz binlerce oy iktidar partisine aktarılır...
Bugüne kadar binlerce örneğine tanık olduk çünkü iktidar partisi seçime arkasındaki devlet gücüyle girmektedir.
CHP adayı Mansur Yavaş son yerel seçimi Ankara’da bu gibi hilelerle kaybetti.
Aman, hepimize düşen görev bu konularda uyanık olmaktır.
Atalarımız “Zararın neresinden dönülse kârdır” derdi.
Şimdi ise “Hilenin neresinden dönülse kârdır” demek zorunda kalıyoruz!