Sevgili okuyucularım, Ankara istasyonunda 10 Ekim günü iki bomba patladı. İki terörist öldü, 101 masum insanımız can verdi.
Son olarak Paris olayı yaşandı, bu kez yine 129 masum insan can verdi.
Her iki büyük katliamı da adına IŞİD denilen İslamcı terör örgütü tezgahlamıştı.
Peki bu olaylardan sonra dünyada ve Türkiye’de neler oldu, neler yaşandı!..
Olaya iki taraflı bakalım:
Başbakanlık, Ankara’daki bombalı saldırı için derhal yayın yasağı getirdi. Ayrıca Twitter yavaşlatıldı.
Fransa’da böyle bir şey olmadı.
Yayın yasağı getirmek herhalde akıllarına bile gelmedi.
Ölen insanlarımız için Türkiye’de büyük ve görkemli anma törenleri düzenlemek kimsenin aklına gelmedi. Böyle bir tören ne yazık ki yapılmadı.
Zaten yapılacak olsaydı polis zor kullanarak engellerdi.
Fransa’da ise olayın hemen ardından törenler düzenlendi, yüz binlerce insan saygı duruşunda bulundu.
Dünya medyası Ankara katliamını sadece sıradan bir zabıta vakası olarak gördü ve yayınlarını ona göre yaptı.
Olay ertesi gün dünya medyasının gündeminden düştü.
Paris olayı günlerdir birinci haber... Birinci sıradaki yerini koruyor ve çok uzun bir süre daha koruyacak.
Ankara katliamı sonrasında beklenirdi ki Diyanet tarafından bir tek camide olsun mevlit okutulsun ve ölenler anılsın. Böyle bir şey olmadı.
Paris olayı sonrasında ise bütün kiliseler matem çanları çaldı, mumlar yakıldı, ayinler düzenlendi.
Bırakın ruhlarına bir mevlit okunmasını, bizdeki iktidar yandaşları ölenlerin tümünü “Allahsız, kitapsız, terörist (!)” ilan etti.

* * *

Paris katliamı bütün dünyada anılıyor, kınanıyor. Özellikle Hristiyan ülkeler bu konuda ön safta yer aldı.
Ankara katliamı konusunda ise bütün dünya duyarsız kaldı. Bazı dünya liderleri rutin taziye mesajları göndermekle yetindiler, hepsi o kadar!
Bir tek İslam ülkesinden bile bunun dışında tepki gelmedi.
Türkiye’de gizlilik kararı alınmıştı. Ne işe yaradığı bilinmiyor! Dosyalara avukatların bakması bile yasaklandı. Katillerin IŞİD mensubu olduğu uzun süre açıklanmadı.
Fransa olayın daha ilk saatlerinden itibaren gereğini yaptı. Saldırganların IŞİD’li olduğu belirlendi, isimleri açıklandı.
Ankara olayı sonrasında polis hiçbir anma törenine izin vermedi. Alanlara gelen az sayıda vatandaşların üzerine gaz sıkıldı.
Fransa’da ise bütün meydanlar dolmuştu.
Kitleler özgürce haykırıp terörü lanetliyordu.
Cumhurbaşkanı Hollande kameraların karşısına geçip konuştu. Fransız savcılar ellerindeki bilgi ve belgeleri açıkladılar.

* * *

Bu süreçte bana en çok koyan ne oldu bilir misiniz... İslam dünyası bizim ölenlerimizi görmezden geldi.
Sadece Ankara değil, toplu katliamların gerçekleştiği Reyhanlı ve Suruç’ta da aynı duruma tanık olduk.
Hristiyan dünyası da aynı şeyi yaptı.
Ne zaman ki Paris’te masum insanlar öldürüldü, bütün dünya medyası o olayın peşine düştü.
O kadar ki, Antalya’da yapılan G-20 Zirvesi bile Paris’in gölgesinde kaldı.

* * *

Burada bir şey daha eklemek gerekir:
Biz Ankara katliamını bile siyasete alet etmekten utanmadık. İktidarın bazı siyasetçileri ve yandaşları Ankara cinayeti sonrasında hiç sıkılmadan “Bu olay bize yaradı, 1 Kasım seçiminde oylarımız artış gösterdi” dediler.
Fransa’da hiçbir siyasetçi ve devlet adamı Paris olayından siyasi rant elde etmeye kalkışmadı.

* * *

Bu iki ayrı terör olayı, dünyada Türkiye’nin mevcut yerini ve saygınlık düzeyini (!) bize bir kez daha anımsatmış oldu.
İki benzer olay...
İşte Türkiye, işte Fransa!
Türkiye’de dünya lideri (!) boy gösteriyor...
Fransa önemsiz ülke, dünya lideri falan yok!
Bizde yüzlerce ölü ve yaralı istasyon meydanında yerlerde yatarken ortalıkta sadece polis ve ambulanslar vardı.
Tayyip olay yerine sonra gitti!
Fransa’da ise Hollande ilk saatlerden itibaren oradaydı. Konuşuyor ve örgütün adını açıklıyordu.
İşte bu yüzden dünya bizi her seferinde ıskalıyor, önemsemiyor!..
Demek ki dünya belli konularda Avrupa ile farkımızı, ne kadar geride olduğumuzu iyi kavramış!
İkinci sınıf ülke olmanın dayanılmaz hafifliği...
Terörde bile adamına göre muamele!

* * *

Emin Çölaşan’ın notu: Facebook sayfasında Atatürk’ü aşağılayan, bana en ağır biçimde küfreden Elvan Bal isimli imamla ilgili olarak Diyanet’ten yine tık yok.
Hakkında soruşturma başlatılıp başlatılmadığı bilinmiyor.
Ankara’nın göbeğinde Balgat Camii’nde imamlık yapan, maaşını devlet memuru kimliği ile Diyanet’ten alan bu imamı mutlaka koruyorlar.
Ey Diyanet’in başındaki Mehmet Görmez, sana böylelerini koruyup kollama görevi mi verildi?
Bu nasıl Müslümanlıktır, bu nasıl Diyanet’tir?