Sevgili okuyucularım, önceki gece geç saatlerde Meclis’teki AKP kelle çoğunluğu, bir yasa maddesini daha kabul etti...
Cumhurbaşkanına örtülü ödenek!
Herkes şaşkın, “Bu da nereden çıktı” diye soruyor.
Devletin bazı gelenekleri vardır. Geleneklerin ötesinde anayasa ve yasalar vardır.
Türkiye’de, adına örtülü ödenek denilen ve yüzlerce trilyona ulaşan bu para sadece ve sadece başbakanın emrindedir.
Bu para, yasa uyarınca sadece devletin güvenliği, gizli istihbarat ve savunma harcamaları için kullanılır.
Korkunç boyutlara ulaşan bu rakam tükendiği anda, Maliye Bakanlığı aynı amaçla ek ödenek çıkarır. Örtülü ödeneği harcama yetkisi sadece ve sadece başbakana aittir.
Harcamalar karşılığında fiş, fatura, belge, makbuz alınmaz.
Paracıklar başbakanın namusuna emanet edilmiştir, anasından emdiği süte bağlıdır.
İsterse çoluk çocuğuna, partili yandaşlara dağıtır, isterse terör örgütlerine sokulmuş ajanlara, ya da yurtdışına!..

* * *

Şimdi sormak gerekiyor, cumhurbaşkanının yetki ve sorumluluğu anayasa ve yasalarda belirlenmiş olduğuna göre, Tayyip bu parayı hangi amaçla ve nerede kullanacaktır?
Böyle bir yetkisi yoktur.
O halde sarayda MİT benzeri yeni bir istihbarat örgütü mü kurmuştur?
Ya da devletin gizli güvenlik ve savunma harcamaları ve gizli operasyon yapma yetkisi hükümetten saraya mı aktarılmıştır?
Tayyip’e verilen bu yetkinin denetimini, gerektiğinde hangi makam yapacaktır?
Tayyip’in özel örtülü ödeneğine kaç para ayrılacaktır? Bu para Ahmet’in örtülü ödenek miktarından mı düşülecek, yoksa bütçeye yeni bir yük mü binecektir?
Başbakanlık ve cumhurbaşkanlığı arasındaki örtülü ödenek harcama yetkisi nasıl ve hangi kurallara göre yapılacaktır?
Bu durumda Tayyip’in “Tarafsız (!)” bir makamda oturduğu söylenebilir mi?
Başbakan Ahmet’in bu örtülü ödenek skandalından, önceden bilgisi olmuş mudur?
Böylesine yüzlerce trilyonluk bir yetkinin hiç ilgisi olmayan başkalarına devredilmesini nasıl karşılamaktadır?
Bu nasıl sorumsuz bir devlet ve hükümet düzenidir?

* * *

Devlet düzeni laçka oldu, dibinden kurutuldu. Kimin eli kimin şeyinde, ne yazık ki belli değil.
Böyle olaylar geçmişte olsaydı kıyamet kopar, ortalık birbirine girerdi.
Şimdi tepki yok, sessizliğe bürünen toplumun bir kesimi sadece izlemekle yetiniyor, büyük kesim ise evine gönderilecek beleş nohut makarna paketinin peşinde.
Bugüne kadar cumhurbaşkanlığı bütçesinde örtülü ödenek yoktu.
Sadece temsil giderleri olurdu...
Zorunlu protokol harcamaları, çelenk, çiçek, ziyafet ve başka beklenmeyen giderler gibi...
Şimdi iş büyüyor, nerede ve nasıl kullanılacağı bilinmeyen istihbarat harcamaları, gizli savunma giderleri vesaire gibi yüzlerce trilyon, sarayın yetkilerine ekleniyor.
Ortada çok ciddi bir durum var.
Hele bu harcamalara seçimden hemen önce başlanacak olması, olayın ciddiyetini bir kat daha artırıyor çünkü kamu parasını kullanmak açısından Tayyip’in önü açılacak.
Ortada başbakan değil, padişahın emir kulu sadrazam var. Tayyip istediği anda Ahmet’i tasfiye eder.
Gariban Ahmet’in mayası tutmadı. İşte bu yüzden Ahmet korkuyor, ağzını açamıyor, devlet düzeninin bozulmasına göz yummak zorunda kalıyor.
Bu örtülü ödenek olayı Tayyip’in Ahmet’e parasal konularda bile güvenmediğinin göstergesidir.
Vay Türkiye Cumhuriyeti vay, bu günleri de görecekmişiz!