Sevgili okuyucularım, bu ülkede adına Yüksek Seçim Kurulu (YSK) denilen anayasal bir kuruluş var.
Görevi seçimlerin dürüstlük kurallarına uygun yapılmasının sağlanması.
İşte anayasamızın 79. maddesi:
“Seçimlerin başlamasından bitimine kadar seçimin düzen içinde yönetimi ve DÜRÜSTLÜĞÜ ile ilgili bütün işlemleri yapma ve yaptırma, seçim sürecinde ve seçimden sonra seçim konularıyla ilgili bütün yolsuzlukları, şikayet ve itirazları inceleme ve kesin karara bağlama yetkisi Yüksek Seçim Kurulu’nundur...
Yüksek Seçim Kurulu yedi asıl ve dört yedek üyeden oluşur...”
Anayasada sözü edilen yedi asıl üyeden dördü Yargıtay, üçü Danıştay üyeleri arasından ve kendi genel kurulları tarafından seçilir.
Başka bir deyişle, yedek üyeler dahil tümü yüksek yargıçtır.
Şimdi gelelim konumuza!

* * *

Göreve seçildikten sonra tarafsız (!) kalacağı konusunda namusu ve şerefi üzerine yemin eden Tayyip’i her gün ekranlardan ve gazetelerden izliyorsunuz.
Sarayda her gün toplantılar düzenliyor, toplu açılış törenleri gibi bir sürü bahane bulup mitingler yapıyor, muhalefet partilerine ve liderlerine bindirdikçe bindiriyor, iktidar partisi için 400 milletvekili istiyor falan filan!
Saymakla bitmez.
Cumhuriyet tarihinde ilk kez bir cumhurbaşkanı, makamını iç siyasete alet ediyor.
Vuruyor, kırıyor, toplumu geriyor, araya bir sürü düşmanlık sokuyor ve açıkça particilik yapıyor.
AKP’yi seçime devlet gücüyle, kamu gücüyle sokup avantaj yaratıyor.
O halde nerede kaldı seçimlerin dürüstlüğü ilkesi?
Bunu sağlamakla yükümlü olan ve üyelerinin tamamı yüksek mahkeme hakimlerinden oluşan Yüksek Seçim Kurulu nerede?

* * *

Bu süreç acımasızca çalışırken devletin TRT’si ve bütün yandaş kanallar Tayyip’in emrinde!
Maşallah, her gün konuştukça konuşuyor, particilik yaptıkça yapıyor.
O ekranda nutuk atmaya başlayınca bütün yayınlar kesiliyor.
Nerede Yüksek Seçim Kurulu, nerede?
Tık yok!..
Tık olmadığı gibi, bu konularda yapılan bütün başvuruları anında reddediyor.
Kılıfına uydurulan gerekçesi ise her zaman hazır:
“Bizim Cumhurbaşkanı’na karışma, faaliyetlerini inceleme veya durdurma yetkimiz yoktur!”

* * *

Kimse sizden bunları yapmanızı istemiyor ki kardeşim!..
Ortalıkta bir cumhurbaşkanı var. Her gün konuşuyor, milyonlarca insanımızın gözleri önünde particilik yapıyor, ille de birilerine bindiriyor, sataşıyor ve bu süreçten en büyük zararı ellerinde hiçbir kamu gücü olmayan, devlet gücü kullanması mümkün olmayan muhalefet partileri görüyor.
Bugüne kadar söylemediği, ya da söyleyemediği bir tek cümle var:
“Oylarınızı bizim AKP’ye verin!”
Yakında onu da söylerse, sakın ola ki şaşırmayın.

* * *

Tayyip, Yüksek Seçim Kurulu’nun kendisine dokunmayacağını anladı ve taktiğini ona göre belirledi.
Anayasada yer alan cumhurbaşkanının sorumsuzluğu ilkesinin arkasına sığınarak hukuk devleti ilkesini çiğnedikçe çiğniyor, mitingler düzenleyip doğrudan ve dolaylı yollarla AKP iktidarının sürmesi için oy istiyor.
Anayasa ve yasaları işte bu yolla paspas gibi çiğniyor.
Muhalefet partileri istedikleri kadar bağırıp çağırsınlar, Yüksek Seçim Kurulu’na yüzlerce somut olayla ilgili şikayet dilekçeleri versinler, değişen bir şey yok!..
Çünkü CHP, MHP, HDP ve diğer partiler tarafından verilen dilekçeler bu Kurul tarafından anında, jet hızıyla, hem de her seferinde oybirliği ile reddediliyor.
Eee, nerede kaldı seçimlerde yürürlükte olması gereken dürüstlük (!) ilkesi?

* * *

Cumhurbaşkanı seçilen Tayyip, kara kaplı kitaba baktığımız zaman eylem ve işlemleri nedeniyle gerçekten de sorumsuzdur.
Sadece vatana ihanetten yargılanabilir.
(Vatana ihanet suçunun ne olduğu da belli değildir çünkü yasalarda tanımı yoktur.)
Yani onun sorumsuzluğu sadece anayasanın kendisine verdiği görev ve yetkilerini kullanırken söz konusudur.
Cumhurbaşkanı seçilen kişinin anayasa uyarınca partisi ile ilişkisi kesilmiştir.
O makama gelen şahıs ettiği yemin gereği tarafsız olmakla ve her aşamada, seçim olsun veya olmasın tarafsız kalmakla yükümlüdür.
Bizdeki ise AKP’nin şimdiki genel başkanı olan Ahmet’ten bile daha hızlı!..
Ahmet’in zayıflığını doldurmaya çalışıyor!

* * *

Yüksek Seçim Kurulu’na hiç kimse “Bu tutumu nedeniyle Tayyip’e ceza vermelisin” gibi uçuk kaçık taleplerle başvuruda bulunmuyor.
Sayın, muhterem ve mutlaka tarafsız (!) Kurul üyesi hakimlere yapılan çağrı şudur:
“Bir duyuru, bir bildiri yayınlayın ve Tayyip’in bu yaptıklarının kabul edilemez olduğunu, seçimlerin dürüstlüğü ilkesine ters düştüğünü kamuoyuna açıklayın.”
Anayasamızı hazırlayanlar günün birinde böyle birinin cumhurbaşkanı seçilip açıkça particilik yapacağını hiç akla getirmemiş, hesaba katmamış.
Bu yüzden de, o makamda oturacak olan böyle bir şahıs için yaptırım koymaya gerek duymamış.
Ancak Türkiye Cumhuriyeti, bir muz cumhuriyeti değildir.
Tayyip dahil hiç kimseye anayasa ve yasaları görmezden gelme ve çiğneme hakkı verilmemiştir.

* * *

Seçime bir ay kaldı... Bu bir ay içerisinde Tayyip yine bildiği gibi davranacak, toplumu gerecek ve particilik yapmayı sürdürecektir.
Eyyy Yüksek Seçim Kurulu, bu tiyatro zat-ı alilerinizin gözleri önünde oynanıyor.
Bunlar normal mi?..
Hukuk devleti bu mudur?..
Nasıl görmezden geliyorsunuz?..
Şimdi lütfen “Falanca yasanın filanca maddesi uyarınca” gibi yanıtlar üretmeye çalışmayın.
Sadece bir durum tespiti yapıp namusu şerefi üzerine tarafsız (!) Tayyip’in seçimde taraf olduğunu, anayasayı çiğnediğini, bunun hukuk devleti ve seçimlerin dürüstlüğü ilkesine aykırı olduğunu kamuoyuna bir duyuru ile açıklayıp tarihe not düşmeniz yeterlidir.
Sizden beklenen budur...
Yapmayacağınızdan, yapamayacağınızdan da adım gibi eminim!
Kusura bakmayın ama biz size nasıl güveneceğiz?