Sevgili okuyucularım, bugün CHP’de ön seçim günü. Yüzlerce aday adayı, milletvekili sıralaması için kendilerine listede iyi bir yer kapmak için yarışacak.
Propaganda mekanizması günlerdir çalışıyor. Gazete ve internet sitelerine, hatta televizyon kanallarına tanıtım ilanları veriliyor, adaylar kendilerini tanıtmak için çaba harcıyor.
Bazıları gazete bürolarına da gelip bizlerle konuşuyor, konuşma isteğinde bulunuyor. İçlerinde hiç tanımadıklarım var, çok sevdiğim ve güvendiğim, listelerde çok iyi bir sırada yer bulmasını dilediğim insanlar var.
Ancak bugüne kadar yazılarımda hiçbir aday adayının ismine yer vermedim, tanıtımını yapmadım, ayrıcalık sağlamadım, oy kullanacak partilileri etkilemeye çalışmadım.
Mutlaka bilirsiniz, hangi partide nolursa olsun Türkiye’de herkesin amacı bir kez olsun milletvekili seçilmektir...
Adam bir gün olsun parti örgütlerinde çalışmamış, seçmenle ilişki kurmamış, en ufak bir zahmete katlanmamış, elini taşın altına sokmamıştır ama bütün amacı AKP’de olduğu gibi Meclis’e paraşütle inip ailesinin ve kendisinin geleceğini kurtarmaktır.
Çünkü milletvekili maaşı yüksektir. Üstelik milletvekili seçilene ballı bir emekli maaşı bağlanır.
Kendisinin ve aile bireylerini bütün sağlık harcamaları -ölünceye kadar- devlet tarafından ödenir. Daha nice olanaklar vardır ama bu kadarı yeter!
Dolayısıyla milletin vekili olabilmek kıyak bir iştir. Bu iş, işte o yüzden böylesine büyük rağbet görür.

Ve gelelim Kılıçdaroğlu’na...

Kılıçdaroğlu ilginç bir siyasetçi... Çok eleştiri alır, çok övgü de alır. Bazı partililer kendisine bozuktur, bazıları değildir.
Kabul edelim ki parti politikaları açısından önemli hataları, eksik ve yanlışları olmuştur. Bazı yanlış kimseleri hiç umulmayan yerlere getirmiş, aday göstermiş, ağzından anlamsız sözler çıkmıştır.
Üstelik Tayyip iktidarına karşı belli konularda yetersiz kalmıştır.
Ben bazıları art niyetli olan o eleştirilerin bir bölümüne hak veririm...
Ama bir şeyi de iyi bilirim ki Kılıçdaroğlu namuslu adamdır. Kendisinin ve ailesinin ismi bugüne kadar hiçbir pisliğe bulaşmamıştır.
Üstelik demokrat, fikir ve ifade özgürlüğünden yana olan bir siyasetçidir. Bu özelliği nedeniyle karşılaştığımız tablo ilginçtir:
“Vur Kılıçdaroğlu’na, nasıl olsa mahkemeye vermez, cart curt etmez!”

* * *

Kılıçdaroğlu bugün İzmir’de partisinin ön seçim yarışına giriyor.
İsteseydi kendisini kontenjandan ilk sıra aday gösterip Meclis’e hiçbir zahmete katlanmadan girmesi çok kolaydı. Ancak bunu değil demokratik yolu tercih etti.
Şimdi bu çağrım, İzmir’de oy kullanacak partililere olacaktır:
Bazılarınızın amacı veya dileği Kılıçdaroğlu ismine bugün çizik atıp kendisini ilk sıradan değil de daha alt sıralardan listeye sokmak ve bu şekilde yaralayıp yıpratmak olabilir.
Bunu düşünenler varsa şunu iyi bilmelidir:
Böyle bir durum CHP’ye büyük zarar, AKP’ye güç verir.
Kılıçdaroğlu’nu bu ortamda “Topal ördek” durumuna düşürmek sadece ve sadece Tayyip iktidarının ekmeğine yağ sürmek olur.
Kaldı ki bazı partililerin bunu yapması, bu ülkedeki milyonlarca Atatürkçü, laik, Tayyipgiller iktidarına ve diktatörlük rejimine karşı çıkan, bütün hakları elinden alınan, sokaklarda vurulan, öldürülen insanımıza yapılacak en büyük ihanettir.
Tayyipgiller iktidarı bunu seçim öncesinde dibine kadar kullanır, genel başkanla birlikte CHP’yi de alay konusu yapar.

* * *

Kılıçdaroğlu’na vurmak, onu eleştirmek ve yaralamak kolaydır.
Ama şimdi, hele seçim öncesinde sahip çıkma zamanıdır.
Ötesini seçim sonrasına bırakalım.
Umduğu sonucu alamazsa zaten hesabını vermek zorunda kalacaktır.
Hak hukuk tanımayan, Türkiye Cumhuriyeti ve 77 milyon insanımızı yok sayarak kedinin fareyle oynadığı gibi oynamaya kalkışan bir diktatörlük düzeninin karşısına seçimde bir “Topal ördek” çıkarmak, bugün İzmir’de oy kullanacak CHP’li üyelere asla yakışmaz.
Bunları Kılıçdaroğlu’nun yalakası (!) olduğum, ya da kendisini her konuda desteklediğim için değil, milyonlarca Atatürkçü, laik ve yurtsever insanımızla birlikte Türkiye Cumhuriyeti’ne duyduğum saygı nedeniyle, aklımın ve mantığımın süzgecinden geçirerek yazdığımı bilmenizi isterim.