Sevgili okuyucularım, hemen hepimiz Türkiye’de yaşıyoruz... Ve sabah gazeteleri açtığımızda, ekranda haber izlediğimizde, karşımıza sürekli olarak iç karartan konular çıkıyor.
Yurtdışında yaşayan vatandaşlarımızın durumu da öyle...
Türkiye’yi izliyorlar, ne olduğunu anlamak istiyorlar ama her şey karanlık...
Dolayısıyla hepimizin canı sıkılıyor.

* * *

Dünkü ülke gündemini kısaca özetliyorum:
- Hükümet Musul’a gönderdiği askerleri geri çekme kararı aldı.
- Ege’de Rus savaş gemisi Türk balıkçı gemisine ateş açtı.
- Cizre ve Silopi’de üç bine yakın öğretmen bir bahane bulunup tahliye edildi, Nusaybin dahil sokağa çıkma yasağı ilan edildi.
- İzmir’de Şifa hastaneleri ile Başkent Üniversitesi Hastanesi kapatıldı.

* * *

Şu ülke gündemine bakar mısınız, bir tek olumlu konu yok.
Hükümet, ülkemize hiçbir tehdit olmadığı halde Irak’a yeni askeri birlikler gönderince Irak sert çıktı, egemenliğinin ve toprak bütünlüğünün ihlal edildiğini savunup konuyu Birleşmiş Milletler örgütüne götürdü.
Ve anlaşıldı ki, oradan Türkiye ile ilgili olumsuz karar çıkacaktır...
Ve oradan karar gelmeden önce yeni gönderilen askeri birliklerimizi geri çekmeye, Kürdistan bölgesine (Aşiret reisi Barzani’nin yanına) göndermeye karar verdi.
Anladık, cihan devletiyiz (!) ama...
Türkiye gibi bir ülkenin böylesine durumlara düşürülmesi hepimiz için utanç verici ve yüz karasıdır.
Buna tükürdüğünü yalamak denir...
Bütün sınır komşusu ülkelerimizle (İran, Irak ve Suriye) ilişkilerimizin hangi boyuta geldiğini anlatmaya artık hiç gerek yok.
Irak’ın karşısında bile pes ettiğimizi bilmek yeterli.

* * *

Ege’de Rus savaş gemisi, kendisine 500 metre yaklaştığı iddia edilen Türk balıkçı gemisine göstermelik ateş etti.
Varsayalım ateş edince batırmıştı.
O takdirde ne yapacaktık, Rusya’ya savaş mı ilan edecektik?
Bence şu Rus uçağını boş yere düşürdüler ve giderek bu olayın altında ezilmeye başladılar.
Ayı ile yatağa, kedi ile çuvala girerseniz eliniz mahkûmdur, büyük hasar görürsünüz.
Rus uçağı bizim sınırı 17 saniye boyunca geçmişti. Bir zararı olmadı, bombalama gibi bir eylemde bulunmadı. Zaten bizim aymazlar da olay sonrasında “Aaaa, Rus uçağı olduğunu bilsek vallahi farklı davranırdık” gibi laflar ettiler.

* * *

Yakın gelecekte Rusya ciddi bir misilleme girişiminde bulunduğu takdirde ne olacak, ne
yapacağız?
Yine bükemediğin eli öp mü diyeceğiz, tükürdüğümüzü mü yalayacağız?
Ya da savaş mı ilan edeceğiz?
İşte size karşımızdaki iki ayrı güncel ve baş ağrıtıcı olay:
Musul (Irak) ve Rusya...
Başka bir bağımsız ülkenin topraklarına durup dururken asker sokuyorsun, askeri birliklerini gönderiyorsun...
Ve Irak devleti gürültü koparınca askerini geri çekmek, yeni müttefikin olan Kürdistan’a göndermek zorunda kalıyorsun!

* * *

Rus uçağını düşürüyorsun, sonra Putin’e neredeyse yalvar yakar olup Paris’te Tayyip için randevu istiyorsun...
Putin seni günlerce bekletip reddediyor.
Bu durumlara düşen bir ülkenin yurtdışında saygınlığı kalır mı?
Nitekim kalmadı.
Böyle bir “Cihan devleti (!)” olabilir mi?

* * *

İşte size bir güncel olay daha!.. Şırnak’ın Silopi ve Cizre ilçelerinde görev yapan üç bine yakın öğretmene bir anda mesaj geliyor:
“Hizmet için eğitime tabi tutulacaksınız, ilçenizden çok acele ayrılın.”
Binlerce öğretmen ne olduğunu anlamadan ve korkarak, ellerinde acele toparlanmış bavulları ile iki ilçeden adeta kaçıyor. Fakat onları götürecek araç yok! Herkes başının çaresine bakıyor.
Hastanelerde görevli doktorların çoğu zaten önceden kaçmış durumda.
Bu işlerden anlayanlar, emir gelir gelmez durum tesbiti yapıyor:
“İlçemizde sokağa çıkma yasağı ilan edilecek, operasyon başlatılacak.”
Nitekim dün aynen böyle oldu. Silopi ve Cizre’de ve ek olarak Mardin’in Nusaybin İlçesi’nde sokağa çıkma yasağı uygulaması başladı. Diyarbakır’ın merkez Sur
İlçesi’nde yasak ve çatışmalar zaten sürüyor.
Kaç gün sürer bilinmez!
Vatanın bir bölümü elden gitmiş, ya da gitmek üzere...
Ve hükümet sadece işine yarayacak yeni bir anayasa peşinde.
Böyle hükümet, böyle devlet yönetimi olur mu?

* * *

Sevgili okuyucularım, dünkü ülke gündeminin çok önemli bir maddesi daha vardı.
Devlet İzmir’de Başkent Üniversitesi Hastanesi ile cemaatçilere ait olduğu söylenen Şifa Hastanesi’ni kapatmış.
Şifa’nın kime ait, nasıl bir yer olduğunu bilemem... Ama Başkent’i iyi bilirim. Ülkemizin en seçkin sağlık kurumlarından biridir.
Bu ülkeyi yönetenler bir yanda her gün nutuk atıp sağlık hizmetlerinin yetersizliğinden, yenilerinin kurulması gerektiğinden söz eder.
Hastaneler böyle ucuz, sudan ve keyfi gerekçelerle kapatılır mı?
Eğer o kurumlarda suç işleyen, ya da yanlış iş yapan birileri varsa sorumluları çeker alır, götürüp yargıya teslim edersin.
Ama olayımızda öyle değil...
Her ikisinin de kapatılma gerekçesi aynı:
AKP iktidarına yakın olmamaları.

* * *

Ne günlere kaldık, hükümet siyasi hesaplaşmayı artık hastalar, hastaneler ve hekimler üzerinden yapmaktan bile utanmıyor.
Rusya ilişkilerinden Musul’a, Güneydoğu’da sokağa çıkılamayan ilçelerimizden İzmir’de kapatılan hastanelere... İşte size yeni Türkiye!
Yazıklar olsun, yazıklar olsun.