Sevgili okuyucularım, perşembe akşamı yabancı televizyon kanallarında bir açılış töreni yer aldı.
Canlı yayında törenleri ben de izledim.
Mısır Devlet Başkanı Sisi, yeni yaptırdığı ikinci Süveyş Kanalı’nı açıyordu.
Eski kanal Fransız mühendisleri tarafından yapılmış ve 1869 yılında açılmıştı.
Şimdi onun yanında, paralel olarak ikinci Süveyş Kanalı devreye giriyordu.
(Size törende gördüğüm ilginç bir olayı da anlatayım. Sisi kürsüde konuşurken bir sinek kendisine musallat oldu. Sisi eliyle kovalıyor, sinek anında yeniden gelip yüzüne gözüne konuyordu. Bu manzara tören boyunca sürdü!)

* * *

Tayyip’in kavgalı olduğu, o beğenmedikleri ve diplomatik ilişkilerimizin kesik olduğu Mısır var ya!..
İkinci kanalı sadece bir yılda açmayı başarmış ve bu iş için 9 milyar dolar para harcamış.
İnşaatta 55 bin işçi çalışmış,
Bu yatırımdan yılda 13 milyar dolar para kazanacaklar.
Törende Fransa, Yunanistan, Katar, Ürdün dahil çok sayıda devlet ve hükümet başkanı yer almıştı.
Kavgalı olduğumuz için bizden kimse yoktu.
Niçin kavgalıyız?..
Çünkü Mısır, Tayyipgillerin destek verdiği Müslüman Kardeşler isimli İslamcı terör örgütüne karşı yoğun mücadele verdi ve yok etme aşamasına getirdi. Bizimkiler ise bunu hazmedemedi...
Dünyanın ve Ortadoğu’nun en önemli ülkelerinden biriyle ilişkimizi işte bu yüzden sıfırladık.

* * *

Özellikle 7 Haziran seçimlerini anımsayın. Tayyip seçim öncesinde haftalar boyunca bütün Türkiye’yi cumhurbaşkanı sıfatıyla gezdi ve gittiği her yerde toplu açılış törenleri (!) düzenleyip nutuk attı.
Peki ama hangi tesisleri açıyordu?
İçlerinde bir tane bile önemli proje yoktu.
Baraj, liman, fabrika, otoyol, tarım projesi, her şey sıfırdı!
Ya neler vardı açılışı (!) yapılanlar arasında?
Çoğu belediyeler tarafından yaptırılan parklar, kaldırımlar, küçük lojmanlar, kanalizasyon borusu döşemeleri...
Bu gibi oyuncakları göstermelik açmak bir cumhurbaşkanına yakışmazdı...
Ve burada defalarca yazdık, uyardık ama sonuç değişmedi...
Çünkü önemli olan beyefendinin parti propagandası yapması amacıyla düzenlenen törenler ve bunların televizyonlarda canlı yayınlanması idi...
Tayyip doğrudan seçim turlarına çıkıp partisine destek isteyemiyor, toplu açılış adı verilen farklı bir yol deniyordu.

* * *

Kendisine ısrarla ve defalarca sorduk:
“Arkadaş, bu törenlerde gerçekten hizmete giren bir tek önemli proje var mı? Varsa açıkla da herkes bilsin ve gerekirse sana alkış tutsun!..”
Bir tane bile yoktu.
Üstelik o törenlere konu edilen projelerin çoğu ya henüz bitmemiş, ya da açılışları yıllar önce yapılmıştı!

* * *

İşin daha da acı bir yönü var:
13 yıldan beri iktidarda olan bir partinin bu süre içerisinde başlatıp hizmete aldığı kaç büyük tesis ve büyük proje var?
Bu yılların dökümünü yapsak belki birkaç tane buluruz...
Ama yeter mi?
Elbette ki yetmez.
AKP iktidarı ve Tayipgiller geçmişin mirasına kondular.
Bugün hizmette olan bütün büyük tesislere bakın, pek çoğunun bunlar iktidar olmadan önce yapılıp hizmete alındığını göreceksiniz. Barajlar, GAP, limanlar, dev fabrikalar, petrokimya tesisleri ve her şey...
Bu iktidar varlığını, yapılmış tesisleri yerli ve yabancı eşe dosta ve yandaşlara satarak sürdürdü. Elde ne varsa satıldı.

* * *

Beğenmedikleri, aşağıladıkları, mezhepçilik hırsı nedeniyle diplomatik ilişkiyi bile kestikleri o Mısır, bir yıl içerisinde 9 milyar dolar harcayıp ikinci Süveyş kanalını açtı.
Dünya ticaretinin yaklaşık yüzde 10’u bu deniz yolundan geçiyor...
Ve Mısır bu yolla milyarlarca dolar para kazanacak.
Toplu olsun veya olmasın, ben “Açılış töreni” diye işte buna derim...
Herhalde bütün dünya aynı şeyi düşünüyor ki, düzenlenen törende çok sayıda devlet ve hükümet başkanı yer almıştı.
Şimdi terazinin bir kefesine Tayyip’in toplu açılış (!) törenlerini, hizmete alınan kanalizasyon, park bahçe, alt geçit üst geçit falan gibi ufak tefek işleri koyun...
Öbür kefesine ise yapımı bir yılda bitirilen ikinci Süveyş Kanalı’nı yerleştirin...
Eğer kasım ayında yeni bir seçim yapılacaksa, Tayyip’in toplu açılış (!) törenlerine kendinizi şimdiden hazırlamaya başlayın.

Savunma!


Sevgili okuyucularım, Türkiye’de “Adaletin” nasıl yürütüldüğünün somut örneklerinden biri dün ortaya çıktı.
İstanbul’da bir kartopu cinayeti işleniyor. Bir gazeteci ile vitrinine kartopu attığı gerekçesiyle bir esnaf arasında kavga çıkıyor ve gazeteci bıçaklanarak öldürülüyor.
İlk duruşma perşembe günü yapıldı. Cinayeti işlediği iddia edilen şahsın abisi tarafından Tayyip’e gönderilen ve kardeşini savunan bir mektup dava dosyasına girdi.
Mektubu mahkemeye gönderen Adalet Bakanlığı’nın ta kendisi. Özetliyorum:

* * *

“Selamün aleyküm sayın cumhurbaşkanım. Bizler sizi seven ve gönül veren kişileriz...
Vefat eden kişi AKP’ye karşıdır ve Gezi olaylarının öncülerindendir. Olay tamamen kazadır. Ben cinayet olayı zanlısının abisiyim.
Halveti Uşaki Kasımpaşa’daki Seyit Hasan Hüsamettin Uşaki hazretlerine bağlıyım. Şeyhim Eyüp Fatih, Şaban Nurullah hazretleridir.
Sizlere duacıyız. Bu olayda yanımızda olmanızı temenni ederiz.
Rabbime emanet olun. Allah yardımcınız olsun. Selamün Aleyküm.”

* * *

Adalet Bakanlığı kendisine ulaşan bu dilekçeyi mahkemeye gönderiyor ve dava dosyasına ekleniyor.
Sanık yakını tam da damardan girmiş!
Kasımpaşa, türbeler, şeyhler, AKP’ye yandaş olmak, öldürülen kişinin AKP karşıtı ve Gezi olaylarında yer almış olduğu iddiası, Tayyip’in yanlarında olması dileği...
Her vatandaş dilekçe verme ve istediğini yazma hakkına sahiptir de, Adalet Bakanlığı böyle bir dilekçeyi hangi nedenle ciddiye alıp mahkemeye gönderir, orası meçhul!
Mahkemeyi bu yolla baskı altına almak için mi?
Mahkeme bunu dikkate alır mı!