Sevgili okuyucularım 1 Kasım seçiminin hemen ardından, oy oranını yüzde 49’a yükselten AKP’den birbiri ardına açıklamalar yapılmıştı:
“Artık şehit cenazesi gelmeyecek!..”
Nah gelmeyecek!
Her gün geliyor, düzenlenen cenaze törenlerine Ankara’da protokol, başka yerlerde ise bölge halkı katılıyor.
Protokol törenleri ayrı bir alem!..
Cumhurbaşkanı, Başbakan, bakanlar, muhalefet partilerinin genel başkanları hep aynı yerde, en ön safta namaza duruyor.
Şehit yakınları ya arkalarda, ya da cami avlusunun yan tarafında kendilerine ayrılan bölümde...
Sonra sıra onlara başsağlığı dilemeye geliyor... Ağır abiler başsağlığı diliyor.
Yeni moda oldu, bazı ağır abiler şimdi eşlerini de getiriyor.
Onlar ağlar gibi görünürken filme alınıyor, fotoğrafları çekiliyor...
Ve bir süre sonra her şey bitiyor.
Şehit yakınları kaderleriyle baş başa kalıyor.

* * *

Ülkemizin başında ciddi bir terör belası var. Hükümet bu konuda ne yapacağını, nasıl çözeceğini bilemiyor.
Hükümet aciz.
Yıllar boyunca Güneydoğu’da askeri kışlasına, polisi karakollara hapseden, valilere “Sakın ola ki operasyon düzenlemeyin” emrini veren bu iktidardı.
Adına açılım süreci denilen rezil nesneyi icat edip piyasaya süren yine onlardı.
Balyoz ve Ergenekon davalarını icat edip Güneydoğu’da yıllarca teröre karşı kelle koltukta mücadele veren TSK mensuplarını hangi güç etkisiz duruma getirmiş, hapishanelere hangi güç tıkmıştı?

* * *

İmralı’da Apo’nun yüksek huzurunda (!) yapılan kabulleri kim ayarlamıştı?
Ne işi vardı MİT Müsteşarı’nın ve devletin bir sürü üst düzey yetkilisinin orada?..
“Aman sayın Apo ocağına düştük, örgüte bir haber gönder de terörü bitirsin artık!.. Terör biterse sana özel af çıkarırız, rahata erdiririz!”
Apo ile resmen pazarlık yapmışlardı ve halen de yapıyorlar ama sonuç değişmiyor.

* * *

Evet, seçimi kazandıkları andan itibaren “Artık şehit cenazesi gelmeyecek” edebiyatına sarıldılar.
Bildiğim kadarıyla 1 Kasım’dan bu yana tam 15 şehit cenazesi kaldırıldı.
Asker ve polis...
Bakınız, iktidar şimdi bu konuda ağzını bile açamıyor.
Onların görevi “Operasyonlar sürdürülmektedir, kanları yerde kalmayacak” demekten ve Ankara’daki cenaze törenlerinde boy göstermekten ibaret.

* * *

TSK ise her gün açıklamalar yapıyor, kaç teröristin etkisiz duruma getirildiğini bildiriyor.
Son bir ay içerisinde öldürülenlerin sayısı yüzlerce!..
Peki bunlar Türkiye’ye uzaydan mı geliyor?
Bu açıklamalara göre uçaklarımız Kuzey Irak başta olmak üzere kendi topraklarımızı da bombalıyor, hepsini öldürüyor.
İyi de, PKK terörü niçin bitmek bilmiyor!

* * *

Şimdi iş kırsal kesimi aştı, özellikle Güneydoğu’da kentlere indi.
Çeşitli zamanlarda pek çok yerleşim biriminde sokağa çıkma yasağı uygulanıyor. Kentlerde arama yapılıyor, çatışmalar çıkıyor, insanlar ölüyor.
Devlet, karayollarını kapatıyor.
Silvan’daki sokağa çıkma yasağı tam 10 günden bu yana sürüyor. İnsanlar evlerine kapanmış, aç susuz bekliyor.
Oralarda savaş var... Şehir merkezlerinde tanklar geziyor, üzerlerinde uçaklar ve helikopterler uçuyor.
Tayyipgiller iktidarı terörle mücadele ediyor, başarılı sonuçlar alıyor!

Diyanet’ten tık yok


Sevgili okuyucularım, Diyanet’in devlet memuru olan imamı Elvan Bal isimli şahsın Facebook sayfasında yer alan inanılmaz hakaret ve küfürleri dün size iletmiştim.
Atatürk’e saldırıyor, beni “Orospu çocuğu” olmakla suçluyordu.
Avukatım Serhan Özdemir dün savcılığa suç duyurusunda bulundu, gerekli yasal işlemler başlatılmış oldu. İşin o boyutunu yargı çözecektir.
Bu şahıs devlet memuru, maaşını devletten alıyor. Ankara’da SGK Camii’nin imamı.

* * *

Dün bu yazıyı bitirene kadar Diyanet’ten bir açıklama bekledim. Öyle ya, bir açıklama gönderirsin, “İmam hakkında soruşturma ve yasal işlem başlatılmıştır” dersin.
Ya da “İmamımızın ellerine sağlık. Çok iyi etmiş, Atatürk’e de, sana da az bile yazmış. Devlet memuru imam dediğin işte böyle olmalı” diyebilirsin!

* * *

CHP Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan dün konuyu Meclis gündemine taşıdı. Ahmet Davutoğlu tarafından yazılı olarak cevaplanmasını istediği soru önergesi özetle şöyle:
“Elvan Bal denilen şahıs Atatürk’e ağır hakaretlerde bulunmuş, Emin Çölaşan için de mesnetsiz ifadeler kullanmıştır. Sitesinde ağza alınmayacak küfürler içeren paylaşımlar yazmaktan -kimi arkasına almışsa- çekinmemiştir.
Devlet memuru olan bir din adamının bu şekilde ifadelerde bulunması kabul edilemez bir tutumdur.
Elvan Bal denilen devlet memuru gücünü kimden almaktadır? Hakkında soruşturma başlatmayı düşünüyor musunuz?..”
Bu konunun takipçisi olacağım...
Taaa ki Diyanet Başkanı Mehmet Görmez’den adam gibi bir yanıt gelene kadar.