Sevgili okuyucularım, toplum olarak balık hafızalıyız!.. Geçmişte yaşananları hemen ve en kısa zamanda unutuyoruz.
Olay sonrasında hep birlikte bağırıp çağırıyoruz, haklı olarak büyük tantana yapıyoruz ama sonrası gelmiyor.
Terör olayları ve katliamlar birbirini izliyor, sonrasında hep birlikte derin bir sessizliğe gömülüyoruz.
Son olarak Suruç olayını yaşadık. Böyle bir olayın onda biri bile herhangi bir Batı ülkesinde olduğunda kıyametler kopuyor, milyonlarca kişi sokaklara dökülüp protesto gösterileri düzenliyor, teröre karşı tavır koyuyor.
Bizde ise tık yok!
Evet, kimsenin kuşkusu olmasın ki Suruç’u da birkaç gün sonra unutacağız ve IŞİD’ in yaptıkları yine yanına kâr kalacak.

* * *

Adına IŞİD denilen İslamcı terör örgütünün en son büyük olayını 2014 yılının Haziran ayında yaşamıştık. Kısa bir anımsatma yapayım.
Örgüt militanları Irak’ta Musul kentini ele geçirdikten sonra Başkonsolosluk binamızı kuşatıp içeri girmişlerdi.
İlk iş olarak bayrağımızı indirdiler.
İçeride Başkonsolos dahil toplam 49 kişi vardı.
Bunların 31’i binayı korumakla görevli olan özel harekatçı polislerdi.
Ankara’dan kriptoyla gelen emir doğrultusunda hepsi, bir tek kurşun bile atamadan teslim olmak zorunda kaldı.
Kapının önünde duran zırhlı araçlar dahil her şey IŞİD’in eline geçti.

* * *

Teröristler esir aldıkları iki bebek 49 kişiyi bilinmeyen bir yere götürdü. Kendilerinden haber almak mümkün değildi...
Başbakan Tayyip ve Dışişleri Bakanı Ahmet, Ankara’da çaresizce bekliyordu.
İşte bu aşamada hem başka ülkeler, hem de bizim MİT tarafından pazarlık masaları kuruldu!
Örgütün rehineleri serbest bırakmak için neler istediği, bizim ise neler verdiğimiz bugüne kadar hep meçhul kaldı.
Esir alma eylemi üç aya yakın sürdü.
Hükümet, rehinelerin nerede olduğunu bile bilmiyordu.
Ancak yapılan pazarlıklar günün birinde sonuç verdi ve rehineler -özel harekatçı polisler dahil- IŞİD tarafından Türk makamlarına sağ salim teslim edildi.
Silahlar ve zırhlı araçlar verilmedi.

* * *

Musul baskını, IŞİD açısından Türkiye ile ilişkiler konusunda büyük bir dönüm noktası oldu.
Söz konusu terör örgütü Irak ve Suriye’de gelişmesini sürdürüyor, bir sürü yerleşim birimini ele geçiriyordu ama her zaman Türkiye’nin desteğine muhtaçtı.
Örgüte silah, cephane, bomba, gıda, ilaç, her şey lâzımdı. Oysa Türkiye sınırlarını açmadan, gerekli desteği vermeden bunları elde etmesi asla mümkün değildi.
IŞİD’le yapılan pazarlıkların ne olduğunu Başkonsolosluk işgali sırasında kimse bilmiyordu. Olay bir süre sonra aydınlanmaya başladı.
AKP iktidarı Irak ve Suriye sınırımızı büyük ölçüde ele geçiren iki terör örgütünü, PKK ile IŞID’i birbirine kırdırma siyaseti izliyordu!
İti ite kırdırmak!

* * *

Geçen yılın sonlarında Adana’da MİT TIR’ları olayı yaşandı. Silah ve mühimmat yüklü TIR’lar Suriye’de IŞİD’e gidiyordu.
Bunlar yakalandı, hükümet doğal olarak inkar etti...
Operasyonu düzenleyen savcılar ve polisler tutuklanıp içeri tıkıldı.
Türkiye böyle bir olaya ilk kez tanık oluyordu.
Özellikle Suriye sınırımız IŞİD’li terörist kafilelerine açıldı. Bunlar istedikleri gibi girip çıkıyor, Esad’a veya PKK’ya karşı vuruşup geliyor, gece Türkiye’de istirahat ediyor, sonra tekrar aşağı iniyor.
Siz bakmayın alındığı iddia edilen o göstermelik önlemlere!.. Sınırımız dibine kadar açık...
Çünkü Başkonsolosluk işgali sonrasında bu konuda pazarlık yapılmış ve rehineler bu anlaşma sayesinde sağ salim teslim edilmişti.
IŞİD Sünni bir terör örgütü. Kendisinden yana olmayan herkesin kafasını kesiyor.
Bizi yönetenlerle mezhepsel yakınlığı var.

* * *

Şimdi bir yanımızda PKK, öbür yanımızda IŞİD...
Kırk katır mı, kırk satır mı!.. Seç seç al!
Bir yanda Güneydoğu’da verdiğimiz şehitler, öbür yanda Musul olayı, Reyhanlı bombaları, Suruç bombaları vesaire...
İti ite kırdırıyoruz ya!..
Ama her terör olayı sonrasında çok iyi nutuklar atıyoruz!
“Devletimiz güçlüdür! Failler mutlaka bulunacak ve hesap sorulacaktır...”
Ölen ölmüş kardeşim, hesap sorsan kaç yazar, sormasan kaç yazar!
Bizim Davutoğlu Ahmet vallahi çok güzel ve kesin konuştu:
“Bunların hesabını, yapanlardan soracağız inşallah.”
İnşallah kardeşim, inşallah maşallah mutlaka sor!

* * *

Şimdi burada önemli bir soru sormak gerekiyor. Yanıt beklemeyin çünkü veremezler!
“Siz bugüne kadar Tayyip veya Ahmet’in ağzından IŞİD’i isim vererek kınayan herhangi bir söz duydunuz mu?”
Öyle genel ifadeleri kastetmiyorum... Açıkça,örgütün ismini vererek...
Belki kınadılar ama biz unuttuk!..
Ne de olsa bizler de toplum gibi balık hafızalıyız, her şeyi çabuk unuturuz! Bir kez daha
kınasalar!
Evet!.. Reyhanlı geçti unuttuk, Musul geçti onu da unuttuk.
Terörü kınama yürüyüşlerinden falan hiç söz etmeyin, bizim o taraklarda bezimiz yok.
İnşallah maşallah Suruç’u da birkaç gün sonra unutacağız, yapanın yanına yine kâr kalacak.
Sen hükümet olarak Ortadoğu bataklığına böyle balıklama ve sorumsuzca dalarsan, Esad’ı devirmek uğruna ülkeni böyle rezil edersen, olacağı işte budur.