Sevgili okuyucularım, ülkemizin bu iktidar ve Tayyip tarafından içine düşürüldüğü hazin ve içler acısı durumu hep birlikte izlemeyi sürdürüyoruz.
7 Haziran seçiminden bu yana 50 gün geçti.
Meclis tatil yapmayı sürdürüyor.
Hükümet kurma konusunda en ufak bir gelişme bile sağlanmadı.
Türkiye’de kan gövdeyi götürürken, belli bölgelerde özerklik ilan edilirken, her gün şehit cenazeleri kaldırılırken, dolar 2.89’a zıplamışken bundan sonra ne olacağını hiç kimse bilmiyor.
Muhalefet partilerini falan bırakın bir yana Tayyip bilmiyor, onun stajyer başbakanı Ahmet hiç bilmiyor.
Ama en önemlisi, 7 Haziran günü sandığa gidip AKP dahil şu veya bu partiye oy veren milyonlarca insanımız da bilmiyor.
Bunun adı toplumla alay etmektir, dalga geçmektir.
Sadece kendi çıkarlarını düşünenler açısından bakıldığında ülkemizin bu durumlara düşürülmesi hiç endişe yaratmıyor.
Beylerin keyfi gıcır!
İktidar koltuklarına çökmüşler, milletimizle dalga geçiyorlar.

* * *

Nereye gitsem, nerede birileriyle karşılaşsam, sorulan aynı sorudan bıkkınlık ve gına geldi:
“Ne olacak bu iş, hükümet kurulacak mı, nasıl kurulacak?..”
Bizim de bilmediğimizi söylüyorum, vallahi billahi bir kişi bile inanmıyor.
Baştan savdığımı zannediyorlar.
Gerçekten bilmiyoruz...
Biz Ankara gazetecilerinin siyasetin tam göbeğinde olduğumuzu, dünyamızın siyasetle dolu olduğunu herhalde tahmin edersiniz.
Yemin ediyorum ki bilmiyoruz.

* * *

Yandaşlar hariç Ankara bürolarımızda her partiyi izleyen siyasi muhabirlerimiz vardır. Yandaşlar genelde ellerine hükümet, MİT ve Emniyet tarafından tutuşturulan açıklamaları kullandığı için bu zahmete katlanmaz.
Muhabir arkadaşlar temelde dört partiyi izler.
AKP, CHP, MHP ve HDP...
(Parantez açıyorum: AKP yetkilileri ve milletvekilleri genelde korkar ve konuşamaz. Partileri tarafından onlara konuşma hakkı tanınmamıştır. MHP de biraz öyledir. Parantezi kapıyorum!)
Bu muhabir arkadaşlarımız deneyimli gazetecilerdir.
Sorumluluk alanlarına giren partilerde uçan kuşu bile ıskalamazlar.
Her yerden haber çıkarırlar.
Olacakları haber kaynaklarına dayandırıp yazarlar. Elde ettikleri haberler kesin değilse, en ufak bir kuşku varsa araştırmayı sürdürürler.

* * *

Şimdi her sabah ilk iş olarak onlara soruyoruz:
“Ne oluyor bu hükümet işi, senin kesimde yeni bir gelişme var mı?..”
Arkadaşlar sadece tahminlerini söyleyebiliyor.
Gazetecilerin bile çözemediği bu çok yönlü bilmeceyi halk nasıl çözecek!
Çözümün nasıl olacağını, işin sonunun nasıl geleceğini liderler bilmiyor, halk bilmiyor ama Tayyip-Ahmet ikilisi de bilmiyor!
Ya da biliyorlar ama iktidarlarının devam edebilmesi için işi sürüncemede bırakıyorlar.
Ahmet derseniz o makamda zaten göstermelik oturuyor...
Söyleyeceği her lafta, attığı ve atacağı her adımda Tayyip’in ağzının içine bakıyor.
Tek başına karar verme yetkisine ve yeteneğine sahip değil.

* * *

7 Haziran seçimleri aslında üç muhalefet partisine inanılmaz bir fırsat sunmuştu...
Ama gelin görün ki bu üç parti bir gün olsun bir araya gelmedi, gelemedi, iktidara ve Tayyip’e karşı ortak bir noktada buluşamadı.
Hangisini sayayım, işte bu yüzden Meclis Başkanlığı makamını durup dururken AKP’ye armağan ettiler.
İşte bu yüzden RTÜK Başkanlığı seçiminde (çoğunluğu oluşturdukları halde) bir türlü uzlaşamıyorlar.
Keşke bir araya gelselerdi, en azından millete moral ve güç verirlerdi.
Yazık bu ülkeye...
Tayyip-Ahmet ikilisini elbette eleştiriyoruz ama muhalefetin ne yaptığını ve yapmadığını da iyi bilmek gerek.
Türkiye bunları hak etmedi.