Sevgili okuyucularım “HDP Kucağa Düşünce” başlıklı dünkü yazımda sizleri yanılttığım için özür diliyorum.
“Bir tiyatro oynanıyor. İzlemeye hazır olun, hem gülersiniz hem de ağlarsınız” demiştim.
Oysa oynanan tiyatro değil, ortaoyunu imiş.
Tuğrul Türkeş takviyeli HDP-AKP koalisyonu!..
Önce hiç anlamadığım bir olaya kısaca değineyim.
Davutoğlu Ahmet önceki gün MHP genel başkan yardımcısı Ahmet Kenan Tanrıkulu’na da bakanlık teklif etti.
Tanrıkulu “Bu ne cürettir” diyerek teklifi reddetti ve hemen ardından “Bu cüretkar teklif nedeniyle Genel Başkan Yardımcılığı görevimden istifa ediyorum” dedi ve etti.
Böyle bir mantık olabilir mi, niye istifa etti?.. Ne ilgisi var?
Kendimden örnek vereyim. Bana bir gazete transfer teklif ediyor. Kabul etmiyorum ama “Bu nedenle SÖZCÜ’deki görevimden istifa ettim” diyorum.
Bu nasıl mantıktır!
Tanrıkulu’nun istifası HDP-Tuğrul Türkeş olayının gölgesinde kaldı ve gargaraya geldi.
O işin içinde başka bir iş var.
Tahminime göre onu da Bahçeli istifaya zorladı.

* * *

Babasının oğlu Tuğrul Türkeş yıllardır siyasetin içinde, milletvekili olarak görev yapıyor ve soyadı avantajıyla yaşıyor.
Bugüne kadar herhangi bir konuda ciddi bir çıkışına, ağırlığı olan bir demecine, şu veya bu konuda net tavır koymasına ne yazık ki tanık olmadık.
Fevkalade “Renkli” bir özel yaşamı vardı
Ağzında purosuyla dolanır, tatlı hayat yaşardı.
AKP kesimiyle arası çok iyi idi... Hatta bir süre önce bir söylenti yayılmış, MHP milletvekili olarak Tayyip’le baş başa ikili bir görüşme yaptığı iddia edilmişti.

* * *

Stajyer başbakan Ahmet önceki gün yazdığı çağrı mektuplarıyla çeşitli hedeflere atış yaptı. Bu atışlarda özellikle bazı milletvekillerinin aile kimliği ve soyadlarına yönelmişti.
Örneğin Atatürk ve İnönü’den “İki ayyaş” diye söz edenlerin hükümetinde İsmet Paşa’nın torunu Gülsün Bilgehan’ın ne işi olabilirdi! Ama teklif gitti!
İlhan Kesici Demirel Ailesi’nin damadı.
Tuğrul Türkeş, başbuğ Türkeş’in oğlu.
Şimdi son olarak Necmettin Erbakan’ın oğlu Fatih Erbakan’a da aynı öneriyi götürüp hükümete alacağı söyleniyor.
Önemli olan kişilikler değil aile bağları ve soyadları!
Bu ne ciddiyetsizliktir, böyle hükümet mi kurulur?

* * *

Davutoğlu Ahmet, Tuğrul Türkeş konusunda hedefi tam 12’den vurmayı başardı.
Belli ki onun MHP’de huzursuzluğunu, Bahçeli ile arasının iyi olmadığını biliyordu.
Çok büyük olasılıkla kendisiyle önceden görüşüldü ve bu konuda onayı alındı.
Kendisine yeni kurulacak hükümette istediği bir bakanlık, hatta başbakan yardımcılığı vaat edildi.
Başbakan yardımcısı olduğu takdirde Milli Güvenlik Kurulu toplantılarına bile katılacağı özellikle vurgulandı...
Ve Tuğrul, davet aldığı kamuoyuna açıklandıktan hemen sonra “Kabul” dedi!
İşin üzerine balıklama atladı.
Yani bu teklif kendisine sonuç önceden bilinerek yapıldı.
Göreceksiniz, iş bu kadarla da kalmayacak.
Tuğrul 1 Kasım seçiminde istediği herhangi bir ilde liste başı yapılıp yeni Meclis’te AKP milletvekili olarak boy gösterecek.
Bu il inadına Bahçeli’nin seçim bölgesi Osmaniye bile olabilir.
Ne güzel bir siyasi pazarlık!

* * *

Beğenelim veya beğenmeyelim, sevelim veya sevmeyelim, rahmetli Alpaslan Türkeş önemli adamdı.
Soyadları sayesinde siyasete ittirilen iki oğlu ise ne yazık ki öyle çıkmadı.
Kutalmış Türkeş geçen dönem AKP milletvekili oldu, varlığı ile yokluğu birdi. Aynı Meclis’te Kutalmış AKP, Tuğrul ise MHP milletvekili idi. Onun da varlığı ile yokluğu hiç fark etmedi.
Baba bir anne ayrı, ama birbirlerinden hiç hoşlanmayan iki kardeşin kader çizgisi Meclis çatısı altında, ama iki ayrı partide kesişmişti.
Kutalmış gitti, şimdi sıra MHP’de dikiş tutturamayan Tuğrul’da...
Hem durup dururken bakan olacak, hem de milletvekili...
Arkasında Tayyipgiller desteği olduğu sürece artık sırtı yere gelmeyecek!
AKP kendisini seçim kampanyası boyunca MHP ve ülkücülere karşı kullanacak, kürsülere çıkaracak:
“İşte görüyorsunuz, Başbuğ Türkeş’in oğlu da bizimle ve oyunuzu istiyor!..”
Merhum babasının ruhu incinecek mi, bilemem.

* * *

Bütün bunlar olurken madalyonun öbür tarafını ıskalamak yanlış olur.
Şu olanlar sonrasında Bahçeli’nin çok kızdığını ve sinir sisteminin iyice bozulduğunu duyuyorum.
Düşünün ki, Tuğrul’un istifası veya partiden zorunlu ihraç edilmesi sonrasında Meclis’te kelle sayısı açısından HDP’nin bile gerisine düşecek ve dördüncü parti olacak.
Artık çok geç ama Devlet Bahçeli son seçim sonrasında yaptıklarını ve yanlışlarını bir kez daha iyice düşünmelidir.
Her yolu tıkadı, her oluşuma karşı çıktı...
Meclis Başkanlığı makamını AKP’ye elleri ve partisiyle sundu...
AKP Meclis’te çoğunluğu yitirmişti, bu altın fırsatı değerlendiremedi.
Eğer düşünme fırsatı olursa “Eden bulur, kendim ettim kendim buldum” demeli!