Sevgili okuyucularım, yarın 7 Ağustos... 7 Haziran seçiminden bu yana koskoca iki ay geçmiş olacak.
6 Haziran günü Türkiye’nin belli başlı gündemi şöyleydi:
- Yolsuzluklar. Dört bakan tarafından alınan ve hepsi kitabına uydurularak sümen altı edilen rüşvetler...
- Devlet soyuluyor, yandaş işadamları şu veya bu biçimde malı götürüyordu. Yolsuzlukların üzerine gitmek mümkün değildi.
- Yargı iktidar tarafından A’dan Z’ye teslim alınmış, bağımsızlığını yitirmişti.
- Tayyipgiller iktidarının din tüccarlığı. Laik Cumhuriyet rejimi bilerek ve isteyerek yok edilmek isteniyordu.
- Başkanlık hülyaları. Parlamenter rejim sona erecek ve bütün yetkiler anayasayı değiştirip Tayyip’e verilecekti. Tam bir diktatörlük rejimi kurulacaktı.
- Tayyip Cumhurbaşkanı kimliği ile meydanlara inmiş, açıkça particilik yapıyor ve AKP için 400 milletvekili istiyordu.
- Tayyip o makama seçildiğinde namusu ve şerefi üzerine ettiği yemini çiğnemiş, tarafsızlığını tümüyle yitirmişti.
Ülke gündemi büyük ölçüde böyleydi.
Ama dikkat ediniz, 7 Haziran günü Türkiye gündeminde terör ve şehit cenazeleri yoktu.

* * *

Muhalefet partileri de doğal olarak boş durmuyor, Tayyipgiller iktidarını en ağır bir biçimde eleştiriyorlardı.
Eleştirenlerin başında MHP ve Devlet Bahçeli geliyordu.
Bu düzenin ve yolsuzlukların hesabı derhal sorulacaktı!
PKK’nın güdümündeki HDP isimli partinin aklı fikri ise yine Kürtçülükte ve bölücülükte idi ama bunu açıktan yapmaları elbette ki söz konusu değildi.
Bu parti “Demokratik (!)” görünmek zorundaydı!
En büyük sorunları ise yüzde 10 barajını aşmaktı...Zira seçime ilk kez parti olarak giriyorlardı.
Aştıkları takdirde Meclis’te temsil edilecekler, aşmadıkları takdirde Doğu ve Güneydoğu’da protesto gösterileri yaygınlaşacak, terör yine hortlayacaktı.

* * *

AKP iktidarına şu veya bu nedenle karşı olan milyonlarca insanımız seçim sandığına büyük umutlarla gitti.
Hatta AKP Meclis’te çoğunluğunu yitirsin diye gidip HDP’ye bile oy verdi... Çünkü AKP özellikle Doğu ve Güneydoğu’da yenilgiye uğradığı takdirde, Meclis’teki kelle çoğunluğunu elinden kaçıracaktı... Ve kaçırdı!
Çok sayıda vatandaşımız da, seçim öncesinde sert çıkışlarını ve eleştirilerini ısrarla sürdüren, hesap soracağını iddia eden MHP’ye oy vermeyi yeğledi...
Gerçekten de, Bahçeli verdiği sözlerde durduğu takdirde AKP’yi hallaç pamuğu gibi atacak ve mahvedecekti!

* * *

Bizler seçim sandığına böyle gittik... Umutluyduk zira bunca pislikten sonra iktidardan mutlaka hesap sorulacaktı...
Öbür yanda umutsuzduk zira AKP bu seçimi de kazandığı takdirde yeni seçime kadar her şey bitecek, tünelin sonundaki ışık bile sönmüş olacaktı.
7 Haziran gecesi açıklanan sonuçlar fena değildi.
AKP Meclis’teki çoğunluğunu 2002 yılından beri ilk kez yitirmiş, burnu ilk kez sürtülmüştü.
Saray ve parti büyük bir sessizliğe büründü.

* * *

Fakat sonuçlar belli olduktan sonra ilk su koyuveren MHP ve Bahçeli oldu. Hükümete girmeyecekleri açıklandı.
Olsun varsın, dışarıda kalsalar bile iktidara yaylım ateş açıp yıpratma sürecini aynen seçim öncesinde olduğu gibi devam ettirirlerdi!
Biz öyle zannediyormuşuz!
Huylu huyundan vazgeçmez, bunlar AKP’ye yine kurtarıcı melek oldular, Tayyipgiller iktidarına o mübarek ellerini uzatıp çukurdan çıkarmayı başardılar!

* * *

Sevgili okuyucularım, seçimden bu yana iki ay geçti. Şimdi size soruyorum:
Bu iki ay içerisinde Türkiye’de değişen herhangi bir şey oldu mu?
Değişen tek şey, terör yine azdı.
Haaa, bir de Meclis Başkanı değişti, yine MHP’nin desteği ile o makam AKP’ye armağan edildi.
Başka değişen bir şey yok.
Hükümet aynı. Hükümet üyelerinin yarıya yakını milletvekili bile değil.
Kelle sayısı olarak bakıldığında, arkasında Meclis çoğunluğu olmayan hükümet sanki yeni seçim kazanmış gibi atamalar yapıyor, en önemli kararları alıyor.
Koalisyon görüşmeleri sürerken her kafadan bir ses çıkıyor.
Ne olacağı, erken seçime gidilip gidilmeyeceği bile belli değil.
Meclis derseniz, tatilde! Çalıştırmak için kimse bir şey yapmıyor.
Çok yoruldular, tatili hak ettiler herhalde!

* * *

Bütün bunları ikinci ay nedeniyle kayda geçiriyorum ve milyonlarca seçmen adına ortaya soruyorum:
O halde bu seçim niçin yapıldı kardeşim?
Biz niye kuyruklara girip oylarımızı kullandık?
AKP’ye verenler dahil oylarımız ne işe yaradı, ne kazandık?
Şu anda bir arpa boyu yol almış değiliz.
Sonuç sıfıra sıfır, elde var sıfır.
Üstelik terör yine hortladı. Yaraya göstermelik merhem olsun diye Kuzey Irak’ı bombalıyormuşuz.
Ekonomi durdu, kriz kapıda.
Geçici, düşük, son kullanma tarihini doldurmuş, yarıya yakını milletvekili bile olmayan bir hükümetle yönetilen ülkenin sonu işte budur.
Türkiye’nin tek kazancı, Tayyip’in şimdi geçici olarak susmak zorunda kalması oldu.
İyi de, Tayyip’in susması karşılığında bu kadar çileyi sırtlamak ve Türkiye Cumhuriyeti’ni bu durumlara düşürmek bize yakıştı mı!
Son olarak:
Birileri hepimizi, milyonlarca seçmeni eşek yerine koymuş oldu da, acaba kim koydu!