Sevgili okuyucularım, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en ilginç, ama en kötü günlerini yaşıyoruz.
Çevrenize bakın, bir tek olumlu gelişme, olumlu haber yok.
Komşularımızla papaz oldular.
Sonra durup dururken Rusya ile papaz olmayı başardılar!
Güneydoğu’da resmen savaş var. Sokağa çıkma yasakları, kentlerde dolanan tanklar, her gün kaldırılan şehit cenazeleri, öldürüldüğü açıklanan PKK’lıların sayısı.
Toplum artık bunaldı.
Gazeteleri okuyorsunuz, özellikle yandaşlarda her gün aynı şey!.. Palavradan başarı öyküleri!..
Kötü haberleri gizleme ve saklama çabası...
Televizyonu açıyorsunuz, kan gövdeyi götürüyor.
Karşınızda her gün, her fırsattan yararlanan Tayyip-Ahmet ikilisi.
Propaganda mekanizması kendileri açısından inanılmaz bir biçimde çalıştırılıyor.

* * *

Muhtar toplantılarından tutun sahte açılış törenlerine kadar hep onlar karşımızda...
Büyük tantanalarla duyurular yapılıyor:
“Sayın başbakanımız yarın 175 dev tesisin açılışını gerçekleştirecektir!”
Hangi tesislermiş, neredeymiş, yapımları ne zaman başlanmış ve ne zaman bitirilmiş?
Soruyorsunuz, hiçbir makamdan yanıt gelmiyor çünkü öyle bir şey yok.
Dev tesisler yalanıyla nutuk atma ve beyin yıkama fırsatı!

* * *

Güneydoğu’yu yangın yerine çeviren HDP’nin eş başkanı Selahattin Demirtaş Rusya’ya gitti ve Dışişleri Bakanı Lavrov tarafından kabul edildi...
O kabulde Lavrov aslında Türkiye’ye mesaj veriyordu:
“Bundan sonra dikkatli olun, aksi takdirde PKK ve Kürtlere açıktan destek vermeye başlarız.”

* * *

Demirtaş Moskova’da konuştu:
“Türkiye’nin Rus uçağını düşürmesi yanlıştır.”
Davutoğlu yanıt verdi:
“Bu sözler tam bir rezalet ve ihanettir.”
Demirtaş bu sözlere şöyle yanıt verdi:
“Rus uçağının düşürülmesinin Türkiye’ye bir tane faydasını söylesinler, ben özür dileyeceğim.”

* * *

Sevgili okuyucularım, PKK, HDP gibi Kürtçü ve bölücü örgütlere ve partilere karşı tavrımın ne olduğunu herhalde bilirsiniz.
Bundan sonrasını Demirtaş’a destek vermek için değil, ama şu son cümlesinin doğru olduğunu vurgulamak için yazıyorum.
Rus uçağını düşürdük, eyvallah!..
Peki sonrasında biz bu işin herhangi bir yararını gördük mü?
Şaşkınlık daha ilk günden başlamıştı. Bizimkiler açıklama yaptı:
“Sınırımızı 17 saniye süresince ihlal eden uçağın Rus uçağı olduğunu bilmiyorduk. Bilseydik farklı davranırdık!”
Yani düşürmezdik, ya da göz yumardık anlamında.

* * *

Evet, tarafsız bir gözle teraziye vuralım, biz bu uçak düşürme işinden neler kazandık, neler kaybettik?
Benim görebildiğim kadarıyla kazandığımız herhangi bir şey yok.
Kaybettiklerimiz ise sayılmayacak kadar çok.
Büyük ekonomik zararlara uğradık, dünyadaki saygınlığımız en alt düzeye indi.
O uluslararası saygınlık ki, bir kez elden çıkınca bir daha kolay kazanılmaz.

* * *

Önceki gün işin bir başka ilginç boyutuna da tanık olduk. Hani bizim “Türki Cumhuriyetler” deyip de kendimize “Dost (!)” bildiğimiz Kırgızistan, Kazakistan, Tacikistan, Türkmenistan gibi ülkeler var ya...
Onların tamamı Rusya’nın etkisi altındadır.
Nitekim Kırgızistan Cumhurbaşkanı Almazbek Atambayev şöyle dedi:
“Uçağın düşürülmesi trajik bir hata idi. Türk Cumhurbaşkanı’nın bundan pişmanlık duyduğunu biliyorum. Jeti vuranlar aynı zamanda ikili ilişkileri vurduklarını anlamadı. Türkiye iyi düşünmeli ve doğru karar almalı.”
Bunlar diplomasi alanında söylenecek en keskin ve sert sözlerdir.
Kırgızistan Cumhurbaşkanı bu sözleriyle bence bir tek şeyi kastediyor:
Türkiye Rusya’dan özür dilemelidir.

* * *

Atambayev’in ilginç bir cümlesi daha var:
“Türk Cumhurbaşkanı’nın bundan pişmanlık duyduğunu biliyorum.”
Nasıl ve nereden biliyor, böyle bir durum gerçekten var mı? Kırgız Cumhurbaşkanı bunu neye dayanarak söylüyor? Doğru mu söylüyor, palavra mı atıyor?
Eğer Kırgız doğru söylüyorsa, demek ki bizimkiler iç siyasette her gün uçağı vurmakla doğru iş yaptıklarını savunurken, bizi kandırıyorlar.

* * *

Rus uçağını düşürdük, aradan haftalar geçti, taşlar bir miktar yerine oturdu... Şimdi aynı soruyu bir kez daha sorma zamanıdır:
Peki arkadaş biz bu işten ne kazandık?
Kayıplarımız nelerdir, eğer varsa kazancımız ne olmuştur?
Ben size söyleyeyim, hükümet şimdi bin pişman ama geri adım atamıyor. Rusya’nın ağır baskısı altında maddi ve manevi olarak ezilmiş durumda.
Eğer bizim aklımızın ermediği bir veya birçok kazanç elde ettiysek, bir zahmet bunu açıklasınlar, hep birlikte alkışlayalım!