Sevgili okuyucularım, iki gün sonra seçim var. Sandıktan bir takım sonuçlar çıkacak. Şimdi herkes ne olacağını bekliyor.
Ne olacağı elbette önemli ama, en az onun kadar önemli bir konu daha var.
Sonuç ne olursa olsun Türkiye’de kargaşa, kavga, kin, nefret, baskı ve zulüm ortamı sürecek.
Barış gelmeyecek... Çünkü Tayyipgillerin bütün amacı Türkiye’yi gerip insanları bu yolla ezmek.
Başımızda, gıdasını kitleleri birbirine düşürmekten, birbirine düşman etmekten, toplumu ayırıp bölmekten alan faşist özentili, diktatörlük heveslisi bir iktidar var.
Varsayalım AKP 550 milletvekilliği kazandı. Zannetmeyin ki barış ortamı gelecek.
Varsayalım AKP tek başına iktidarı yitirdi. Kargaşa ve hukuksuzluk aynen sürüp gidecek.
Bu tabloya şimdiden hazır olun ve direnin.

* * *

PKK terörünü yıllarca besleyen, her türlü ödünü veren, palazlanmasına katkı sağlayan bir iktidarın ülkemizi ne duruma düşürdüğünü dehşetle, hayret ve ibretle izlemeyi sürdürüyoruz. Bunların döneminde yaşanan olaylara kısaca bir göz atalım:
-Habur’da terörist kafileleri üniformalarıyla birlikte yurda giriş yaptı. Silopi’de kurulan seyyar çadır mahkemesi bunları serbest bıraktı.
-Oslo’da devletle PKK arasında yapılan pazarlıkta Hakan Fidan da yer almıştı. MİT Müsteşar Yardımcısı Afet Güneş, PKK temsilcilerine aynen şöyle dedi: “Metropolleri (Büyük kentleri) patlayıcılarla doldurduğunuzu biliyoruz.”
-Adına Barzani denilen ve Türkiye’nin en büyük düşmanı olan sahtekâr, Tayyip’in Diyarbakır mitingine katılıp kürsüden nutuk attı.
-Valilere emir verildi: “Yetki sizdedir, askere ve polise PKK’ya karşı operasyon izni vermeyin...” Asker kışlasına, polis karakoluna kapandı, PKK palazlandı.
-Adına “Çözüm süreci” denilen bir nesne icat edildi! Sen bana dokunmazsan ben sana hiç dokunmam dümeni piyasaya sürüldü!
-PKK’yı ikna etmek amacıyla bir kepazelik daha bulundu ve yandaşlardan oluşan “Akil insanlar çadır kumpanyası” kuruldu.
-İmralı’da Apo krallar gibi yaşatılıyordu. AKP’den aday adayı olan MİT Müsteşarı bile gidip kendisiyle bire bir pazarlık masasına oturdu.
-Doğu ve Güneydoğu’nun çeşitli yerlerinde “PKK şehitlikleri” kuruldu, bazılarına teröristlerin heykelleri dikildi, Tayyipgiller iktidarı devletin gözleri önünde gerçekleşen bu rezilliği seyretmekle yetindi. (Ayrıntılı bilgi için İbrahim Ural’ın “Bir Emniyet Müdürünün Kaleminden Çözüm Süreci” isimli kitabını okuyunuz.)

* * *

-7 Haziran seçiminde HDP yüzde 10 barajını aşıp AKP’yi mahvetti. Burnu sürtülen AKP bu sonuçla Meclis’teki çoğunluğunu yitirdi. Bunun üzerine operasyonlar yeniden başlatıldı...
-Çok yerde sokağa çıkma yasakları ilan edildi, karayolları ulaşıma kapatıldı ama herhangi bir yararı olmadı!
-Doğu ve Güneydoğu’da artık devletin sözü geçmiyordu. Devlet yetkileri terör örgütüne devredilmişti. Her terör olayı sonrasında Ankara’da acil terör zirveleri (!) toplanıp çözüm aranıyordu.
-Sürekli açıklamalar yapılıyordu: “PKK havadan ve karadan vurulmuş, şu kadar terörist etkisiz hale getirilmiştir.”
-Uçaklarımız artık kendi topraklarımızı bombalıyordu.
-Her gün şehit cenazeleri kaldırıldı. Asker ve polislerimiz şehit edilirken, Türkiye’yi yöneten aymazlar nutuk atmakla yetiniyordu: “Terörün beli kırılacaktır!”
-Adına çözüm süreci denilen nesneyi icat edenler ise her gün hiç utanmadan şehit cenazelerinde boy gösteriyordu.
-Türkiye’yi sıfır terörle devralanlar şaşırmıştı.
-Rakamları iyice karıştırdık!.. Sadece 7 Haziran’dan bu yana kaldırılan şehit cenazelerinin sayısını bugün hiç birimiz ne yazık ki bilmiyoruz.

* * *

1 Kasım seçimine giderken, asla unutulmaması gereken Türkiye gerçekleri işte bunlardır.
Başımızda teröre ödün veren, üstelik terörü yeniden hortlatan bir iktidar var.
Şimdi bunlar olanları unutmuş, bize ders vermeye kalkışıyor:
“En büyük belamız PKK ve IŞİD’dir!..”
İyi de Suriye’de Esad’ı devirme hayalleriyle yola çıkan bu aymazlar, bu iki örgüte de yardım göndermedi mi?
IŞİD Musul Başkonsolosluğumuzu basıp Başkonsolos ve 28 özel harekat polisini esir almıştı. Onlar bırakılsın diye IŞİD’e silah, cephane, bomba gönderilmedi mi?
MİT tarafından gönderilen silah, cephane ve gıda yüklü TIR’lar Adana’da yakalanmadı mı? Bunları açığa çıkaran hakim, savcı ve polisler derhal görevden alınmadı mı?
Suriye ile olan 900 kilometrelik sınırımızın pek çok yerinde bu iki örgütle “Komşu” olmamızı bu Tayyipgiller sağlamadı mı?

* * *

Şimdi seçim öncesinde bu gerçekler yeniden gündeme getirilmesin diye, yeni bir “Terör örgütü (!)” yarattılar:
FETÖ-Fethullahçı terör örgütü!
İlk hedef şimdilik onlar.
İkinci hedef ise yüzde 10 barajını geçip 7 Haziran’da AKP’yi tek başına iktidardan eden HDP.
Bu parti seçim öncesinde AKP’nin belki sekizinci sıradaki boy hedefi idi. Ne zaman ki barajı geçti, bir numaraya yükseldi!

* * *

Bu iktidar toplumu gerdi, böldü, kitleleri birbirine düşman etti. Amacı zaten bu idi çünkü tutunacak başka dalı yoktu. Gıdasını bu gerilimden alıyordu.
Yanılmayı çok isterim ama pazar günü sandıktan hangi sonuç çıkarsa çıksın, ne olursa olsun, ülkemize barış gelmeyeceğini iyi biliniz.
Baskı ve zulümle barış olmaz. Diktatörlük ve polis devleti bir yere kadar devam eder. Sonsuza kadar sürdürmek mümkün değildir.
Kavga dövüş, kin ve nefret ortamı seçimden sonra da aynen devam edecek, sonrasında bakalım neler olacak!
Onu da bu iklimi yaratanlar düşünsün.