Şaka değil...
11 Eylül’den bu yana,
Türk ekonomisinin yelkenini şişiren küresel rüzgâr, son birkaç ayda kesildi.
Üstelik devamı var.
Doğu’dan Batı’ya...
Kuzey’den Güney’e...
Sıklet merkezinde Türkiye olan, kusursuz fırtına kopmak üzere.

* * * * * *
Karayel, kuzey batıdan eser.
İsviçre Merkez Bankası,  Euro’yu gözden çıkardı.
Euro’ya destek alımını kesince, Avrupa ortak parası dip yaptı, İsviçre Frankı ise fırladı gitti.
Avusturya ve Polonya gibi ülkelerde, uzun vadeli konut kredilerini, İsviçre Frankı ile borçlanarak açan bankaların başı derde girdi.
Döviz piyasasında oynayan büyük şirketlerden bir tanesi battı.
Bir diğeri Türkiye’nin milli gelirinin dörtte biri kadar borca girdi.
Bu tür küresel ve uzun vadeli kritik sonuçlar, karayelin artçısı olacak.
Peki, Türkiye’de kısa vadede, örneğin yarın ne yaşanır?
Diye sual ederseniz, çapraz kura bakın derim.
Euro dolar karşısında son 11 yılın en düşük değerini gördü.
Tahminler 1 USD= 1 Euro yönünde.
Hatta dolar belki daha da değer kazanır.
Parite Türkiye için neden önemli?
Çünkü Türkiye’nin ihracatının yarısı Euro ile...
Euro değer kaybettikçe ihracat ucuzluyor.
Sanayicinin, tüccarın kârı azalıyor. Buna karşılık ithalatımız dolarla...
Mesela petrol ve gazı dolarla alıyoruz.
Euro düşerken, dolar tırmanışa geçti.
Biz enerji faturamız azalacak diye sevinirken, dolar nedeniyle hevesimiz kursağımızda kalabilir.

* * * * *

Poyraz, kuzey doğudan eser.
Rus pazarı, 2017’ye kadar resmen tatil.
Rusya ile bavul ticareti, ihracat ve turizm...
Üç kalemde 8-10 milyar dolar eksik gelir bekleniyor.
Türkiye’nin petrol ihraç eden ülkelere, toplam ihracatı 30 milyar doları buluyor.
Yani toplam ihracatın yaklaşık beşte biri.
Bakalım lodos ve keşişleme nasıl esecek.
Petrol zengini Körfez ve Mağrip ülkeleri, gelirlerindeki düşüşün ne kadarını Türkiye ile olan ticarete yansıtacak?

* * * * * *
Analizin bu kısmı fırtınaya dair...
Gelelim tekne ile kaptanına.
Geçenlerde Beştepe’de bağımsızlığını ilan etti.
Merkez Bankası’na faiz indirimi talimatı verdi.
Sebebini uzakta aramaya hacet yok.
Önümüz seçim, büyüme yerlerde sürünüyor.
2009 küresel krizi örneğinde olduğu gibi, AKP oyları anketlerde eriyor.
Beştepe, kendi geleceğinin de oylanacağı seçime, ekonomik durgunluk ve artan işsizlikle girmek istemiyor.
Faiz indirimi ile ekonomik canlanma hedefliyor, siyasi sonuçları bir yana, iktisaden mümkün mü?
Gelin tartışalım...

* * * * * *
Diyelim otonom Merkez Bankası, yarınki kritik faiz kararı toplantısında, bağımsız Cumhurbaşkanı’nı dinledi.
Faizlerde az veya çok indirime gitti.
Gençlerin moda deyimiyle, an itibarı ile kim kazanır?
Elinde daha yüksek faizli devlet iç borç senedi, yani devlet tahvili ve hazine bonosu tutanlar, öyle değil mi?
Çünkü faiz indirimi bu kağıtların fiyatını artırır.
Geçenlerde yazdım, kamu iç borç stokunun yarısı, yabancı yatırımcıların, fonların elinde.
Demek ki faiz indirimi ile, ilk anda yabancı tasarrufçu kazanacak.
Bunu aklımızda tutalım, devam edelim.
Diyelim ki, yabancılar tahvil ve bonoyu sattılar.
Sonra, a) düşük faizi beğenmedikleri için,
b) seçim sonucunu bekleme kararından dolayı,
c) başka ülkelerdeki zararlarını kapatma amacıyla,
Türk Lirası’ndan çıkıp dövize döndüler.
Dövize talep kuru yükseltecek, doğal olarak.
(Ki ihracatçı ilk anda sevinecek) ama varsayalım ki, kur artışı sürdü.
O zaman ihracatçının kur maliyeti yükselecek.
İthal enflasyon ekonomiyi zorlayacak.
Faiz yeniden artacak, belki de bugünden daha yüksek düzeye gelecek.
O yüzden Merkez Bankası,  yarın faize dokunmazsa ya da 0.25 puan indirirse, fazla şaşırmayın.

* * * * * *
Gelin anlaşalım.
AKP’nin ekonomi ezberi bozuldu.
AKP iktidarının devamını, bu ekonomi artık taşımaz.
Ekonomiye yeni rota, yeni kaptan lazım!