Başlıkta CHP Sözcüsü Haluk Koç’tan ilham aldım.
Haluk Koç, Hakan Fidan’ın Saray’a rağmen istifasını, bu ismin AKP’den adaylığına Başbakan’ın açık desteğini, Osmanlı’da Topkapı’dan kız kaçırmaya benzetti.
Ne kadar doğru söyledi.
Aklına, ağzına sağlık.
Nitekim istifanın üstünden 2 hafta geçmeden, Saray’dan kimin, hangi nedenle kaçtığı anlaşıldı.
Dahası aynı oyunda ikinci perde açıldı, Süleyman Şah da türbesinden kaçırıldı.

* * *
Tarihçilere göre rivayet muhtelif, ama Süleyman Şah yaklaşık bin yıldır, Suriye coğrafyasında yatıyor.
100 yıl kadar önce, Suriye’yi terk ettiğimizden,
Süleyman Şah Türbesi, “yurtdışındaki tek vatan toprağı” sayılıyor, Türk bayrağının dalgalandığı karakolda, sembolik sayıda Mehmetçik nöbet tutuyor.

* * *
Sınırımızdan serbestçe geçen İŞİD, yine Türkiye’den temin ettiği silahları, Süleyman Şah Türbesi’ne çevirdiğinde, Kurban Bayramı kutlanıyordu.
Genelkurmay Başkanı Necdet Özel, türbeyi koruyan askerlerine özel, yürek hoplatan, göz yaşartan bayram mesajı yayınladı, hatırlayalım:
“Unutmayınız ki, sizler orada yalnız değilsiniz.
Arkanızda yüce Türk milletinin, 76 milyon yurttaşımızın olduğunu unutmayınız.
Gözümüz, kulağımız ve gönlümüz hep sizlerle beraberdir.
Sizden gelecek tek bir haberle, Silahlı Kuvvetleri’mizin anında yanınızda olacağının güvenini içinizde hissedin.
Hepinizin gözlerinden öpüyorum.”

* * *
Bu mesajın tarihi 3 Ekim 2014.
Üstünden daha 6 ay geçmedi.
Özel’in beklediği özel haber geldi.
Türk Silahlı Kuvvetleri sınırı geçti.
Kamuoyu nefesini tuttu ne umdu?
Haftalardır, “İŞİD’in kuşatmasında”, “Askere kumanya bile verilemiyor” denilen türbenin koruma altına alınmasını, İŞİD’e en azından gözdağı verilmesini...
Öyle değil mi?
Sadece ben ve bizler değil, damadın amiral kayığı gazete de aynı heyecanı duydu, başlık attı.
Erken baskılarında haberi, “Başarılı operasyon, türbedeki askerler koruma altında” diye verdi.

* * *
Ama sonra Başbakan çıktı, işin aslını astarını anlattı.
TSK, Şah’ın naaşını, emanetleri, nöbetçi askerlerini aldı, oradan çekildi.
Binayı da patlayıcı ile imha etti.
Sonra bizim sınıra 200 metre uzaklıkta, Eşme köyünde yeni karakol kuruldu, bayrak çekildi, türbe buraya taşındı.
Eh, Musul’da silah atmadan, kadın, çoluk, çocuk, 46 Türk vatandaşını, 101 gün İŞİD’e rehin bırakan, AKP hükümetinin elinden ancak bu kadarı gelir.
Üstelik unutmayın, operasyonda kazaya kurban gittiği söylenen bir şehidimiz de var.
İŞİD’i sual ederseniz, burnu bile kanamadı.

* * *
Saray politikaları çürüyor, göçüyor, teker teker çöküyor. Anlaşılan o ki, Hakan Fidan enkazdan kurtulmak istiyor.
Suriye politikası ne halde?
Türk askeri geriye
doğru ilerliyor.
Çözüm süreci hangi aşamada?
“Güzel günler yakın, barış ufukta” diyen taraflar, bir haftadır Meclis’te birbirlerinin kafasını gözünü yarıyor.
Siyasi otorite iflas etmişken, Hakan Fidan durur mu oralarda?

* * *
Ey AKP hükümeti...
İŞİD’e yolladığın silahlar yakalanacak, topçu atışı dahil verdiğin destek anlaşılacak, şirretçe “Vatana ihanet” narası atıp, üstünü örtmeye çalışacaksın.
Dışişleri Bakanlığı’ndaki, gizli toplantı ses kaydı, nasıl olduysa sızacak, Süleyman Şah Türbesi ile ilgili saçma sapan planlar duyulacak.
Vatan, millet, Sakarya edebiyatı ile seçim malzemesi olarak kullanacaksın.
Daha dün, Harran’da tarla takas eder gibi, türbeyi taşıyacaksın, utanacağına övüneceksin.
Bari deniz gören yere taşısaydın, bir dahaki boşaltmaya kadar geçen sürede, arsası değer kazanırdı hiç değilse!

* * *
Hesap birikiyor.
Korku dağları bekliyor.
Saray’dan belki ilk kaçış, ama kesinlikle sonuncu değil.
Bekleyelim, görelim, hatta biraz gülelim.
Saray’da akşam
pazarı var.