Benim neslim, yani 1930’lu yıllarda doğup, devlet liselerinde ve üniversitelerde okuyanların çoğunluğu, dinin, Türkiye’nin gelişmesine ve iktisaden kalkınmasına engel olduğuna inanır. Aşağıdaki satırları böyle yetişmiş bir insanın kaleme aldığını göz önüne alarak okuyun.

İSLAMCI OLMASIN DA İSTERSE DİKTATÖR OLSUN

Milyonlarca insanın hayatını alt üst eden, bir ülkenin neredeyse çökmesine sebep olan Suriye İç Savaşı’nı kışkırtan ve Türkiye’yi de bu şer’e alet eden Amerika, U dönüşü yaparak “Esat’tan medet umar” oldu. Bu değişim, CIA başkanı tarafından resmen açıklandı. U-dönüşü sadece Suriye’de Esat’a karşı sergilenen tutumda ortaya çıkmadı. Mısır’da darbe yaparak İslamcıları deviren General Sisi de Batı’da itibar sahibi oldu. İşin ilginç yanı Sisi, sadece Batı’nın değil, Arap âleminin de indinde saygın bir devlet adamı muamelesi görüyor.

İSLAMCILIK VE MÜSLÜMANLIK

İslamcılık, bir ideolojidir. İslamcılık, bir ülkenin iktisadi, sosyal, siyasi, idari ve hukuki kurumlarının tasarım ve inşasında, referansın Şeriat (Kuran, hadis, sünnet ve içtihat) olduğunu kabul etmektir. Müslümanlık ise bir kültürdür. O ülkede yaşayan insanların bir kısmının özgür iradeleriyle ve İslam’ı kendi yorumladıkları şekilde yaşama tarzlarıdır. Bu yaşam tarzının, ülkede geçerli olan hukuk sistemiyle de çelişik olmaması gerekir. Nitekim T.C., ahalisinin çoğu değişik biçimlerde Müslüman olan ama iktisadi, sosyal, siyasi, idari ve hukuki kurumları “bilimin rehberliğinde” tasarlanmış ve inşa edilmiş laik bir devlettir. Tam böyle olamasa da en azından niyet budur.

BATI İLE TÜRKİYE ARASINDAKİ ORTAK PAYDA LAİKLİKTİR

Kısaca Batı denilen ama içinde Japonya’nın, Güney Kore’nin, Çin’in ve hatta bir bakıma Hindistan’ın da bulunduğu “uluslararası toplumun” ortak paydası Hıristiyanlık değil ‘laiklik’tir. Batı değerler sisteminde, siyasi iktidarların seçimle iş başına gelmesi kuraldır. Ama ön şart “laik” olmaktır. Laik olmayan İslamcıların siyaset sahnesini işgal ettiği ülkelerdeki siyasi liderlerin, seçimle iş başına gelip gelmemesi ikinci derecede önemlidir. Batı’nın darbeci ama İslamcı olmayan Sisi’yi veya Suriye’de diktatör Esat’ı desteklemesi bu kıstasa göre “çifte standart” değildir. Çünkü Batı’nın öncelikli standardı laikliktir.

SON SÖZ: ALLAH MÜSLÜMANLARI, İSLAMCILARIN ŞERRİNDEN KORUSUN