Siyasal yönetim biçim ve rejimleri ne olursa olsun güçlü ve düzeyli bir kamuoyu ve adil bir yargı sistemi karşısında hiçbir keyfi ya da faşizan icraat neşvünema bulamaz.
Dünyanın her yerinde kamuoyu doğruyu, iyiyi mükafatlandırır, kötüleri cezalandırır. Bizim kamuoyu ise kötüleri mükafatlandırıyor.
Din-iman pompalayarak geldi, İslam’ın men ettiği ne varsa yaptılar. Türk kamuoyunun kimyasını bozdu, ülkeyi Ortaçağ karanlığına gömdüler.
Atatürk’ün başta laiklik, tüm çağdaş devrim ve kazanımlarını bir bir yok etti. Devleti imamlaştırdı, imam-molla eğitimle tekbir getirerek bomba atıp, insanları katleden IŞİD kafalı bir nesil ürettiler.
Ankara’da IŞİD’in katlettiği 103, Paris’te katledilen 132 kişi için Konya ve Başakşehir’deki milli maçlarda yapılan saygı duruşunu tekbir sesleriyle ıslıklayıp, yuh çeken insanlık dışı yaratıklar imal ettiler.
Tüm bunlar Türk halkını galeyana getirmedi, ulusal bir tepkiyle karşılamadı.
Eşine rastlanmayan 17-25 Aralık devlet soygununda suçüstü yakalandılar. “Maun ve Isra sureleri” devlet malı, yetim hakkı yiyen yöneticileri ülkeleriyle birlikte helak (yok) ederiz diyor. Hırsızlıklar, yolsuzluklar yüzünden ülkemizin helak olması yüzde 99 Müslüman halkımızın umurunda olmadı.
“Tanr’ının tüm özelliklerini üstünde taşıyor” diye “Tanrı’ya şirk koşulması” Müslüman halkımızca lanetlenmedi.
İç ve dış odaklı şer bir kumpasla ordumuzun kolunu, kanadını kırdı, ulusal güvencemiz ve bekamızı tehlikeye soktular.
Şike davasında haksız bir şekilde hapse atılan Aziz Yıldırım için on binlerce halk sokağa dökülürken hain ve hayasızca, “kahraman komutanların” hapse atılmasına karşı, “yüz kişi bile bir araya gelip”, ordumuza bu rezillikleri reva görenlere karşı takbih ve lanetler yağdırılmadı.
Güneydoğu oyları uğruna tam 3 yıl “PKK’ya dokunmayın” emri verildi, bu süre içinde PKK Türkiye’yi mayın ve silah deposu haline getirdi. Bölgede bekledikleri oylar çıkmayınca Güneydoğu kan gölü haline getirildi. Türkiye’de kimse “şehitlerin, bölgenin kana bulanmasının müsebbibi” sizlersiniz demedi, aksine tek başına iktidar yaptılar.
17-25 soruşturmasından kurtulmak için başkanlık sisteminden medet umdular. Bu uğurda hukuk devleti, anayasal organlar katledildi. Hırsızları yakalayanlar hapsedildi. Türkiye’de kimsenin mal ve can güvenliği kalmadı. Tüm bunlar yüzde 49,5 Türk halkına vız gelip, tırıs gitti.
Türkiye’de en az yüzde 80 halkın Atatürk sevgisiyle meşbu olduğu biliniyordu. Atatürk anıtlarına çelenk koymayı yasakladılar.
Sanılırdı ki yer yerinden oynayacak, aksine Türkiye’de yaprak kımıldamadı.

BİR SUSSALAR BUNLAR BAŞIMIZA GELMEYECEKTİ


Bir akıl tutulması bölge liderliği hayaliyle başta IŞİD, dünyanın en azılı terör örgütlerine her türlü yardım yapıldı. Güney sınırlarımız IŞİD’e katılacak on binlerce terörist için yolgeçen hanı haline getirildi. IŞİD komutanlarını Türkiye’de tedavi ettirip, tatil yaptırdılar. Başta Amerika tüm dünya bu tehlikeyi gördü, Esad’ı bırakıp, IŞİD’le savaşmaya başladı. Türkiye ise Esed Esed diye diye Ortadoğu batağına gömüldü.
Hava sınırımızı ihlal gerekçesiyle IŞİD’i bombalamaya gittiği söylenen bir Rus uçağı düşürüldü. Oysa yıllardır Ege hava sahamızı ihlal eden Yunan jetleri düşürülmüyor, ihlal sahasına Türk F-16’ları gönderilip gerekli ikazlar yapılarak ihlaller defediliyordu. Rusya’ya bu yapılmıyor. Putin gibi bir fenomenle çatışmanın neye mal olacağı düşünülmüyor.
Bir yanda “düşürülen uçağın Rus uçağı olduğunu bilmiyorduk”, diğer yanda “bugün aynı şeyi yapsalar yine uçaklarını düşürürüz” gibi Türk halkına yönelik hamaset nutukları çekiliyor. Sonunda olay “keskin sirke küpüne zarar verir” hale getiriliyor.
Türkiye, stratejik, ekonomik, şeytan üçgeni kıskacına alınınca ölen pilotu merasim kıtası ve devlet töreniyle teslim ederek dolaylı bir af dilemeye kalktılar. Adama sorarlar; o halde neden bunu yaptınız?
Öğrenci derneklerindeki bir hitapla “IŞİD’den petrol alındığını ispat edersen ben, yoksa sen istifa et” söylemi dünya diplomasi mahfillerinde istihza ile karşılanıyor.
Sırf halka “helal olsun Rusya’ya bile kafa tutuyor” dedirmek için yapılan bu hatalar yalnız kendilerini değil, 78 milyonluk ülkeyi felakete sürüklüyor.
Afyonlanmış, gözü hiçbir şey görmez olan yüzde 49,5 halk kendi etti, kendi buluyor. Olan yüzde 50,5 halka oluyor.