Atatürk, asırlar boyu ezilmiş, kendi kaderine terk edilmiş, Türk halkına Türklük bilinci aşılıyor, vatan-millet, bağımsızlık, özgürlük duygularını ateşleyerek, 7 düvele karşı mucize zaferleriyle yeni bir vatan yaratıyor.
Başta laiklik, Cumhuriyet ve diğer tüm çağını aşan devrimleriyle halkın, bilgi, kültür düzeyini yücelterek engin sağduyulu, özgürlük ve bağımsızlık inançlı bir millet yaratıyor.
2002’den sonra sistematik olarak tüm bu duyguları yok ediliyor, Türk yok, Türkiyelilik var diyor, “Ne Mutlu Türküm Diyene” ve Türklük andını yasaklıyorlar.
Cehalete mahkum ettikleri halk artık çağdaş uygarlık dünyası yerine Ortadoğu’nun bedevi dünyası ve ortaçağın karanlık dehlizlerinde yaşamayı yeğliyor.
Atatürk’ün asrın yıldız ülkesi Türkiye, artık dünyadaki güven ve saygınlığını, geleneksel hars ve hasletlerini kaybetmiş, adeta dünyadan dışlanmış bir konuma getiriliyor.
Devletin imamlaşması, eğitimin mollalaşması, demokrasinin ve hukuk devletinin yok edilmesi, Türk halkını ırgalamıyor.
Atatürk dönemindeki halk sanki tebahhur etmiş, yerine vatan, millet, özgürlük, çağdaş uygarlık niteliklerini kaybetmiş, devleti soyan, ülkeyi talan edenleri baş tacı eden yeni bir halk ülkeyi işgal etmiş.
Anadolu kadınının kendine özgü saf, temiz, asil yapısı gitmiş, (en ilkel toplumlarda bile tanık olunmayan) “kıçının kılı olurum” diyen bir hilkat garibesi kadın tipi üretilmiş.
Astronomik bir vurgunla aldığı ihaleyi kutlamak için milletin a...sına koyduk diyen ihale virüsleri imal etmişler.
Jet sosyeteyi bile promosyon açılışı yapan bir mağazayı talan edecek kadar sefil ve düzeysiz bir hale getirmişler.
Tüm bunlar 2002’den sonra ilkel, bedevi kültüre dönüşümün tezahürleri oluyor.
Atatürk döneminde devlet katmanlarında bir tek rüşvet ve hırsızlığa tanık olunmuyor. Bunların döneminde hırsızlıklarda dünya rekorları kırılıyor.
Atatürk, eğitim, kültür devrimleriyle Türkiye’yi çağdaş uygarlık düzeyine taşıyor.
Bunlar, ortaçağ karanlığına gömüyor.
Atatürk, “kültürden yoksun bir milletin hayat damarları kesilmiş demektir” diyor.
Bunlar, “ihaleler, Zarrab’lar” olmazsa hortumlarımız kesilmiş demektir diyor.
Atatürk, “bağımsızlık ve özgürlük benim karakterimdir” diyor.
Bunlar, yalan-dolan ve “kandırıldık” demek bizim karakterimizdir diyor.
Atatürk, “hayatta en hakiki mürşit (yol gösteren) ilimdir” diyor.
Bunlar, en hakiki mürşit “cinci hocadır” (17. Yüzyılda Osmanlı sarayının ünlü üfürükçü hocası) diyor.
Atatürk, “yurtta barış, cihanda barış”,
Bunlar, “yurtta cihat, dünyada cihat” diyor.
Atatürk, “köylü milletin efendisidir”,
Bunlar, “köylü milletin hizmetkârıdır” diyor.
Atatürk, “emperyalistlerin oyununa gelmeyin” diyor,
Bunlar, en büyük emperyalist projesi büyük Kürdistan “BOP” a eş başkanı oluyorlar.

ŞİMDİ ESAD ÜSTE ÇIKIYOR


Ergenekon Davası’nda PKK’lı teröristleri gizli tanık yaptırarak, orduyu çökertmek için her türlü melaneti yaptılar. Barış süreci hokkabazlığıyla valilere “PKK’ya dokunulmayacak” emri verip, ülkenin mayın ve silah deposu haline getirilmesine neden oldular. Oslo’da PKK terör örgütüne verilen tavizleri örtbas ettiler. IŞİD’e gönderilen tırlar dolusu silahları yakalayan jandarma ve savcıları hapse attırdılar.
IŞİD, Ankara’dan sonra şimdi de Paris katliamıyla dünyayı şoka sokuyor.
Şimdi Esad, başta Türkiye olmak üzere Suriye’nin toprak bütünlüğüne yönelik IŞİD ve diğer muhalif terör örgütlerine silah ve yardım yapan tüm ülkelerin Lahey uluslararası mahkemede hesap vermeleri talebinde bulunmaya hak kazanıyor.
Esad’ın muhalif güç ve terör örgütlerine karşı verdiği savaşta yaşın yanında kurunun da telef olduğu bir gerçektir.
Ancak emperyalist güçlerin,“kendi çıkarları gereği” Irak gibi Suriye’nin de toprak bütünlüğünü yok etme hinliği ve Türkiye’yi tetikçi olarak kullandıkları da bir gerçektir.
Daha düne kadar terör örgütü ve İmralı’yı muhatap alarak pazarlık yapanlar, IŞİD liderlerini Türkiye’de tedavi ettirip, karargah kurdurtanlar şimdi paçaları sıkışınca terör insanlık suçudur, lanetliyoruz diyorlar. %49,5 halk da bunu yutuyor.
Şimdi Davutoğlu, acilen zararın neresinden dönülse kârdır deyip, Esad’a dostluk elini uzatmalı, Suriye ve batılı güçlerle birlikte bölgedeki PYD, IŞİD, El Nusra, kim varsa kökünü kazımalıdırlar. Bu dünyanın yararına ve Türkiye’nin stratejik, ekonomik çıkarları gereğidir.
Davutoğlu bunu yaparken önce Türkiye’de milli inanç bütünlüğü, yargı, adalet reformu sağlaması, bunun için Cumhurbaşkanı VESAYETİNDEN kurtulup, aşağıdaki Fatih Sultan Mehmet VASİYETİNİ gerçekleştirmesi gerekiyor.
Aklı öldürürsen, ahlak da ölür.
Akıl ve ahlak öldüğünde millet bölünür.
Kadıyı (hakimi) satın aldığın gün adalet ölür.
Adaleti öldürdüğün gün devlet de ölür.