Çok sevdiğim bir milletvekili avukat dostum vardı. Yıllar önce vefat etti. Kendisi dürüst, idealist, hoş sohbet bir insandı.
Eşi de devlette çalışıyordu. Bir gün beni bir kaç müşterek dostla birlikte evlerine yemeğe davet ettiler. Sohbet arasında dostumun eşi kocasının çapkınlığından şikayet edince,
“Sen onun, bunun lafıyla kocana haksızlık ediyorsun. O böyle şeyler yapmaz” diye gülerek takılmamı aynen şöyle yanıtladı;
“Bak Kemal Abi, sen onu bilmezsin. Bir gün evden işe gidiyorum diye çıksam, birkaç saat sonra unuttuğum bir şeyi almak için eve dönsem, yatak odamda bunu bir kadınla yakalasam, ne yapar biliyor musun? Dönüp bana hanımcığım bu kadını benim koynuma kim koydu” der.
Dostumun eşi espri yapmıştı. Ama 17 Aralık devlet soyguncuları aynı şeyi ciddi olarak yaptı; suçüstü yakalanınca sıkılmadan halkı keriz yerine koyarak “ayakkabı kutuları, hamam keselerindeki milyonlarca doları yatak odamıza kimler koydu” dediler.
Sonra uyduruk bir takipsizlik kararı alınca “bize ait değil, kimler koydu” dedikleri paraları, faiziyle birlikte geri aldılar. Olan rüşvetçileri yakalayan polis ve savcılara oldu.
Ergenekon ve Balyoz davalarında da aynı şeyler yapılmış, sonra faturasını cemaate kestirmişlerdi. Şimdi cemaatçi polis ve savcılar yok edildi ama insanlar yine aynı yöntemlerle tutuklandığına göre “demek ki sahte belgeler, sanal suçlamalar gibi hinliklerin mucidi cemaat değil, AKP imiş.”
Tüm maddi, manevi değerleri yerle yeksan ettiler.
- Bakara-makara dedi, Tanrı’nın ayetiyle gırgır geçtiler.
- Sakal makal dedi, sakalı şerifle alay ettiler.
- İki ayyaş dedi, Atatürk ve İnönü’yü aşağıladılar.
Her şeyleri yalan-dolan üzerine kurgulanıyor. Mitomani hastalığı, her türlü hile ve desise genlerine işlemiş.
10 yıl önce “İstanbul’da 3. Köprü bir cinayettir”, “12 yıl önce başkanlık sistemi Türkiye için felaket olur” diyor. Şimdi “Başkanlık olmazsa felaket olur” diye fetva veriyor.
Camide gençler içki içtiler, 80 kişi türbanlı bir kadına tacizde bulundu gibi sayısız bühtanlarda bulundular. Artık arada sırada doğru bir laf etse de kimse inanmıyor.
Sanki PKK terörü bunları ırgalıyormuş gibi terör ve molotof kokteyline karşı getirilen iç güvenlik paketi halkın güvenliği için değil “17-25 Aralık asrın soyguncularını kollama ve koruma yasasıdır.” Bir kişi uğruna ülkeyi ateşe atıyorlar.
Genelkurmay Başkanı “yahu sorun molotof değil, onun yasalarda yeterince cezası var. Biz bu yasalarla 2001’de terörü sıfırladık. Sorun PKK’ya karşı ordunun elinin, kolunun bağlanmış olmasıdır” diyecek görev bilincinde olmuyor.

GÜNEYDOĞU’DA T.C. “OUT”, PKK DEVLETİ “IN”

Melanetlerine mani olur diye tek korktukları Atatürk ruhu ve ilkeleri oluyor. Bu nedenle başta laiklik, tüm Atatürk devrim ve kazanımlarını bir bir yok ediyor. Atatürk anıtlarına çelenk koymayı yasaklıyor, her 10 Kasım’da Anıtkabir’e gitmeyi zül addediyor.
Atatürk “yurtta barış, dünyada barış” diyor. Bunlar “yurtta cihat, dünyada cihatla” Türkiye ve Ortadoğu’yu kana buluyor.
Atatürk, “rüşvet ve hırsızlıklar ölümcül bir ur gibidir” diyor. Bunlar “babalar-oğullar prodüksiyonlarıyla” rüşvet ve hırsızlıklarda dünya rekorları kırıyor.
Atatürk “Misakımilli namusumuzdur” diyor.
Bunlar, İmralı canisiyle “takas”, “oy karşılığı” ülkeyi satıyorlar.
Bu rezilliklerin yüzde biri başka bir ülkede yaşansa halk bunları meşe sopasıyla kovardı. Bizde ise “Türkiye seninle gurur duyuyor” diye baş tacı ediyor. “Tanrı’nın tüm vasıflarını üstünde taşıyorsun” diye Tanrı’ya saygısızlık pahasına onu kutsallaştırma zilletine düşüyor.
Artık her şeyi paralele yüklemek, Atatürk’e saldırmak da fayda vermiyor.

ARJANTİN DEVLETİ’NİN RESMİ PULU

Dünyaya damgasını vurmuş tüm liderler, düşünürler Atatürk’ü asrın en büyük deha lideri olarak tanımlıyor. UNESCO Atatürk’ün 100. Doğum gününü Atatürk yılı ilan ediyor. Birçok ülkede heykelleri dikiliyor, bulvarlara Atatürk ismi veriliyor. Şimdi de Arjantin “2015 yılını Atatürk yılı olarak belirliyor”.
Atatürk anısına resmi pullar bastırılıyor. Binlerce çocuğa Atatürk ismi veriliyor. Bunlar ise tesislerden Atatürk isimlerini kaldırıp, kendileri ya da eşlerinin ismini veriyor.
Bu yazı “Atatürk’e tüm bu melanetleri reva gören”, “Atatürk’ün Laik Cumhuriyeti boğmak isteyenlere karşı aldığı önlemlere diktatörlük diyen” Atatürk ve Kemalizm düşmanı “din simsarları, çakma bilim adamları, aydın kimlikli hokkabaz liboş yazar-çizer bedhahlara ithaf olunur.”